Im still afraid
0 gün ve 2 saat kala.
Kapının tıklamasıyla odadaki boğucu sessizlik bölünmüştü. İçeriye kızıl saçlı bir kız koşarak girmişti ve bana sıkıca sarılmasıyla onun hala kim olduğunu anlayamamıştım. Hıçkırıkları arasında ilk defa konuştuğunda onu sesinden tanımıştım.Rosé ... gerçekten beni görmeye gelmişti. Büyük ihtimalle onu haberdar eden Namjoon olmuştu fakat ona kızamayacak kadar mutlu hissediyordum. Rosé ile birlikte bende ağlamaya başlamıştım ve ne kadar süre ağlamıştık bilmiyordum.
Geriye çekildiğinde birlikte kaybolmuş tüm senelerimizi yad etmiştik. Bana güç kaynağı olmuştu. İçimde umuda dair bir kırıntı yokken şu an içim biraz olsun umut dolmuştu. Belki de bu ameliyattan sonra ona gerçekten iyi bir ağabey olabilecektim.
İşte bu yüzdendi herkesten uzak duruşum. Ne kadar insana yakın olsam o kadar zorlaşacaktı ölümle yüzleşmek ve bir o kadar da ardımda ağlayan insan bırakacaktım. İşte bu yüzdendi Mavi'm den uzak duruşum.
Bugün, onun düğün günüydü. Bin bir türlü küfürü yakıştırdığım o herifle evleneceği gündü. Ölmek için fazlasıyla mükemmel bir gün.
Son kez herkes ile vedalaştıktan sonra baş ucumda duran mavi defterin son satırını yazmıştım.
"Mavi'm ile beni ayıramamışlardı."
Cümlenin sonuna bir göz yaşımın damlamasıyla defteri hemen kapatıp sehpaya koymuştum.✧
Beyninin tabakasına yapışmış olan tümörü alma çabalarının başarısızlığı sonucu hayata gözünü sonsuza dek yummuştu.
Saat 15:01,
Jeon Jungkook'un ölüm saati.Onu mavisinden ölüm ayırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
blue ✧ jenkook ✓
Fanfiction(yetişkin içerik!) ❝Ölümün kıyısında gezerken bana ilk dalganı vuruşunla fark ettim seni. Maviydin sen. Okyanus ve gökyüzünün, hayatın rengi. Güç, sadakat, huzur ve güvenin rengi. Okyanus kadar derin ve bir o kadar da ulaşılmaz. Tutmaya çalıştığım...