chapter 10: just hold on

1.1K 109 49
                                    

between the breathes that pass slowly
I feel like you will be there

Bir çığlık eşliğinde yatak odamın duvarlarını sallandıracak şiddette kapının çarpma sesi ve ardından duyulan hızlı adımlar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir çığlık eşliğinde yatak odamın duvarlarını sallandıracak şiddette kapının çarpma sesi ve ardından duyulan hızlı adımlar.
Tekrardan o, her gün lanet okuduğum Min Yoongi denen adamın gür sesinden kopan küfür ve hakaretler. Jennie'nin gittikçe şiddetlenen ağlama sesleri ve gelmemesini umduğum o tokat sesi.
Bu sefer tek değildi. Bu sefer bir kaç kere işittiğim, o bir daha asla duymamayı umduğum. O avuç içinin, dokunmaya kıyamadığım yanaklarla buluştuğunda çıkan yankı.

Bir elimi sinirden yumruk yapmış diğer elimi de saçlarımın içine daldırdım.
Yatak odalarımızın pencerelerinin karşı karşıya olması benim için hep olumsuzluklara yol açmıştı. Aradaki küçük mesafe hiç affetmiyordu.
Pencereden onlara bakmamayı tercih ediyordum çünkü gürültüsüne katlanamadığım gibi görüntüsüne karşın kendimi asla tutamazdım.  Öfkeme hakim olamadığım için yastığımı boğduktan sonra başımı içine gömüp sessiz çığlıklar attım.

Susunlar istiyordum, bir daha bu sesleri duymak istemiyordum. Başımdaki ağrı yetmiyormuş gibi buna şahit olduğum her an, her gün, kalbim param parça oluyordu.

Oraya gitmek istiyordum. O adamı ellerimle boğmak istiyordum ama bu Jennie'yle yüz yüze gelmemi sağlayacağı için bunu yapamıyordum.

Geçen sene ekim ayında onu polise ihbar etmiştim. Seslerinden dolayı değil, Jennie'ye şiddet gösterdiği için. Fakat Jennie şikayetçi olmamayı üstelik hala ona kanıp onunla yaşamaya devam etmişti. Bu zaten sol yanıma yeterince ağırlık veriyorken bir de oraya gidip ona ağız burun daldığımda Jennie'nin onun adını haykırışına katlanamazdım.

Yapabildiğim tek şeyi yaptım. Odamdaki ışığı söndürüp camı tamamen açtıktan sonra yere çöktüm. Jennie'nin ağlama sesleri dinmiyordu. Yoongi çoktan odadan kapıyı sertçe çarpıp çıkmıştı.

Sesli bir şekilde, Jennie'ye yazdığım şarkıyı mırıldanmaya başladım.
(medya)

"hayatımı tekrardan aydınlatan gün ışığısın
çocukluk hayallerimin tekrardan ruh almış halisin
bunun nasıl bir duygu olduğunu bilmiyorum
buranın da bir rüya olup olmadığını anlayamıyorum"

Hıçkırıkları durmadığında  daha sesli söylemeye başladım. Sonunda sustuğunda ise beni dinlediğinin fark etmiştim. Muhtemelen cama yaklaşıp elinin tersiyle göz yaşlarını silmekle meşguldü.

"euphoria
şimdi ellerimi tut
mutluluğumun nedenisin
euphoria
şimdi kapıyı kapat
seninleyken utopiadayım"

Ona bunları hak etmediğini ve Yoongi'den, benden bile çok daha iyilerine layık olduğunu söylemek istiyordum. Yoongi'nin ona verdiği fiziksel ve manevi yaralarının onu asla tanımlamadığını söylemek istiyordum. Ona güçlü olduğunu ve Yoongi'den kurtulabileceğini göstermek istiyordum. Ona soluklanıp dinlenebileceği bir ev, mutluluk kaynağı, güç olmak istiyordum. Onu ne kadar sevdiğimi ona sadece söylemek değil hissettirmek istiyordum. Ama bunların hiç birini yapamayacak kadar acizdim. Yüzüne dahi bakamayacak kadar güçsüzdüm.

"sende dolaşıp duruyor muydun?
yok olmuş bir rüyanın peşinde
bu tipik 'kader' tanımından çok farklı bir şey
kederli gözlerin benimkilerle aynı yere bakıyor
lütfen rüyalarımda kalır mısın?"

Elimden gelen tek şey buydu işte. Penceresine katran karası gecelerde, sevgiye muhtaç olduğu zamanlarda ona yazdığım şarkıları söylemek, bastıramadığım duygularımı şarkı sözü ve tuttuğum küçük deftere sığdırmaya çalışmak. Bu bile, bazen yetiyordu bana. Kokusunun ve teninin sıcaklığının hayali gecelerimi süslese dahi, bu bile yetiyordu bazen solumdaki çöküklüğü hafifletmeye.

"bu çöl çatlasa dahi
dünya savrulup durasa dahi
tuttuğun bu eli bırakma
lütfen bu rüyadan uyanma"

Gözlerimi kapatarak söylesem dahi bu gece onun gözlerine bakmak istedim. Gözlerimi bana tasarlanmış bir cennete açtım. Ay ışığı çizilmiş yüz hatlarını ve derin gözlerini aydınlatıyor, yanağındaki muhtemelen mosmor yaraları gizliyordu. Çöktüğüm yerden oldukça başımı uzatıp onu daha yakından görmek istedim.

Küçük bir hataydı belki, ama belki de tanrının bana tanıdığı bir şanstı. İleride bir şimşeğin çakmasıyla bir saniyelik etrafımız aydınlanmıştı. Dolu gözleri benim öfkeli ve aşk dolu gözlerimle buluşmuştu.

Bir saniyeydi, sadece.
Ama ben o bir saniyeye asırları doldurabilirdim.

Anında yere çöküp şarkı söylemeyi bıraktım. Jennie'nin yüzüne bakmamam için bir neden daha bulmuştum oysa, belki buna sevinmeliydim.

Riske girmeyip dizlerimin üzerinde çalışma odama kadar emekledim. Mavi defterimi çıkarıp bugünün tarihini attım. Bu gece oldukça dolacaktı belliydi. O bir saniyelik kahve okyanuslara dalmam beni oldukça meşgul edecekti bu gece.

Sabaha karşı son satırımı yazdıktan sonra altına bir not daha düştüm:
son 45 gün

blue ✧ jenkook   ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin