9.BÖLÜM: PARİS

60 51 13
                                    

Servis okula gelince büyük bir coşku ile karşılandı. Aileleri ve arkadaşları sabırsızlıkla bekliyordu.

Okulda büyük gösterişli bir tören yapıldı. Bütün takımdaki öğrenciler ödüllendirildi.

Ödül töreninden sonra herkes evine gitti. Gül çok mutlu biçimde eve geldi. Babası kızıyla gurur duyuyordu. Kızının Türkiye üçüncüsü olması onu çok mutlu etmişti.

Garnizon komutanı Mitat bey burnundan soluyordu. Hala birinciliğin kıl payı kaybedilmesini gururuna yediremiyordu.

Öğrencilere 2 hafta stadyuma gitmeyeceklerini söyledi. Özgür ve Cevat'ın hafta sonu için planları vardı. Planlarının suya düşmesinden dolayı çok üzüldüler.

Güllerin takımı ise stadyumda Erman hoca çalıştıracaktı. Daha iyi hazırlanmaları için her güne antrenman koydu. Erman hoca her gün stadyuma gelmelerini istedi.

Bu sırada pasaport işlemleri için belirlenen bir günde aileler çağırılıp başvurular yapılacaktı. Kısa sürede başvurular yapıldı. Pasaportlar çıkınca hemen vize işlemlerine başvuruldu. Bu işlerle Beden eğitimi öğretmeni İbrahim bey ilgilendi.

Antrenmanlara her gün gidiliyordu ama bir türlü Özgürlerin takımı stadyuma gelmiyordu. Gül ve Selen çok merak ediyordu. Gül içinden 'Belki bir daha hiç gelmezler' diye düşündü.

Emre gelmemelerine çok sevinmişti. Özgür'den çok rahatsız oluyordu. Selen Özgür'ün yokluğunda stadyumdaki diğer gruplarla arkadaşlık kurmaya başladı. Gül ise kabuğundan dışarı çıkmıyordu. Selamlaşma dışında kimseyle samimiyet kurmuyordu.

İki haftanın sonunda Özgürlerin takımı sahaya geldi. Özgür ve Cevat antrenmana geldiklerine çok mutlu olmuştu. Antrenman bitip hocaları stadyumdan ayrılana kadar kızların yanına gidemediler.

Hocaları gidince Özgür yılışık bir biçimde ''Merhaba kızlar, bugün birlikte bir yerlere gidelim mi? '' diye sordu.

Selen hemen ''Tabi gidelim, uzun süredir yoktunuz, özlettiniz kendinizi. '' dedi.

Gül ''Antrenmanlar çok yoğun ben gelemem. ''dedi ama bir taraftan da Derya'yı yalnız bırakmak istemiyordu.

Cevat ile Derya'da birlikte bir yerlere gitmeye karar verdi. Derya Gül'e gelmesi için ısrar etti.

'' Gül lütfen sen de gel ,bak çok eğleneceğiz.''demesi üzerine Gül

''Tamam ,yarım saat oturup çıkarım.'' Dedi.

Emre buna çok bozuldu ve stadyumda kaldı. Emre dışında herkes stadyumdan çıkıp Kızılay'a gittiler. Güzel bir kafede hep beraber oturup sohbet ettiler. Orada Özgür ve Selen'in samimiyeti Gül'ü rahatsız ettiği için hemen gitmek istedi.

Cevat ve Derya, Gül ile birlikte kalktı. Cevat arkadaşlarını dolmuşa binerek evlerine bırakıp garnizona döndü.

Gül eve gelip çok yorgun olduğunu söyleyerek odasına gitti. Üzerini değiştirip ağlamaya başladı. Neden ağladığına kendi de bir anlam veremiyordu.

Selen ile Özgür'e neden kızıyordu ki onlar ilk günden beri arkadaştı. Kimse ona ümit vermemişti. Özgür'ü aklından çıkaramayan kendisiydi. Unutması lazımdı yoksa bu düşünceler ona zarar verecekti.

Artık yalnızca antrenman yapacaktı. Hiç kimseyle bir yere gitmeyecekti. Peşlerine takılıp gidince kendini kötü hissediyordu.

Gül'ün günleri artık okul, stadyum ve ev arasında gidip geliyordu. Selen ve Özgür daha sık dışarı çıkıyor yada stadyumda uzun sohbetler yapıyorlardı. Gül ise hissettirmeden uzaktan izliyordu. Emre sahada tek destekçisiydi, oda olmasa yapa yalnızdı.

Bir gün okul müdürü aileleri ile birlikte takımı alışverişe götürdü. Eşofman, spor ayakkabısı, çorap ,yağmurluk , kıyafet, ayakkabı ve valiz alındı.

Fransa'ya gidiş zamanı yaklaşıyordu. Bir hafta sonra Fransa'ya gitmek için vizeleri alınmıştı. Herkes çok heyecanlıydı.

Son haftada antrenmanlar daha da ağırlaştı. Selen artık her hafta sonu Özgür ile buluşuyordu. Gül ise Emre ile eve dönüyordu.

Özgür bir hafta sonu Selen'e '' Gül neden böyle içine kapanık?'' diye sordu.

Selen sinirlenerek ''O her zaman öyle nereden bileyim.'' Dedi.

Selen bu soruya bir anlam veremedi. Özgür neden Gül'ü sormuştu, anlamadı.

''Gül en iyi Emre ve Derya ile anlaşıyor. Eküri gibiler, hiç ayrılmazlar.

''Emre ve Gül sevgili mi? ''

''Bilmiyorum ama çok iyi arkadaşlar. Neden Gül'ü sorup duruyorsun. Bize ne ondan ? '' diyerek Özgür'ü tersledi.

Ertesi gün Selen ,Gül'ün yanına gelerek Özgür'ün kendisi hakkında sorular sorduğunu söyledi.

Gül şaşırmıştı ama bir türlü Özgür'ün ne yapmaya çalıştığını anlamıyordu. Ama kafasına takmayacaktı.

İki gün sonra çantalar hazırlandı. Aileleri ile birlikte okula geldiler. Okulun servisi ile hep beraber Esenboğa hava alanına gittiler. Başlarında Erman hoca ve okul müdürü Halim bey vardı.

Hava alanında 2 saate yakın pasaportlar kontrol edildi, biletler alındı. Valizler bagaja verildi. Ankara'dan önce İstanbul'a sonra Fransa'ya aktarmalı olarak gidilecekti.

Herkes aileleri ile vedalaştı. Aileler ağladığını göstermemek için gülerek el sallıyordu ama çocukları uçağa bindiğinde gözlerindeki yaşları hiç durmamıştı.

Gül ve arkadaşları uçağa ilk defa binecekti. Rüyada gibiydiler. Bilet kontrolünden geçip uçağa bindiler.

Uçak dakikalar sonra İstanbul'a indi. İki saat beklemenin ardından Fransa'ya gidecekleri uçağa bindiler. Gül'ün bileti cam kenarına denk geldi. Gökyüzünde uçmak harika bir şeydi. Bulutlar pamuk şekeri gibiydi. Hayranlıkla gökyüzünü seyrediyordu.

Sonunda uçak inişe geçti. Uçaktan inip valizleri aldılar. Çıkışta onları bekleyen tercüman elinde ''Türkiye '' yazılı pankartla bekliyordu.

Okul müdürü yanına gidip konuşmaya başladı. Hava alanından kendilerini bekleyen otobüse binerek kalacakları otele gittiler.

Tercümanları sayesinde otele yerleştiler. Sabah tekrar geleceğini söyleyerek yanlarından ayrıldı.

Akşam yemeğini yediler, erkenden yattılar. Sabah kahvaltıdan sonra tercümanları bir otobüsle geldi. Yanında kız kardeşini de getirmişti. Gül ve arkadaşları ile tanıştırdı. Metroya kadar otobüsle gittiler. Metroya bindiler.

Birkaç durak sonra metrodan inip merdivenleri çıktıklarında karşılarında muhteşem görüntüsü ile Eyfel Kulesi duruyordu.

Hepsinin ağzı açık '' Eyfel Kulesi '' diyerek donup kaldılar.

Bölüm Sonu

Görüş ve önerilerinizi bekliyorum.

Okuyan , yorum yapan ve beğenen herkese teşekkürler.

GÜL VE ÖZGÜRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin