24.Bölüm

4K 197 60
                                    

Sensizliğin Fırtınasına şans vermeyi unutmayın lütfen!

SF'nin okunmasına, oyuna ve yorumlarına göre 25.Bölüm atılacaktır!

Iyi okumalar :)

Hava buz gibiydi. Aslında hissetmemem gereken soğukluğu, iliklerime kadar hissederken ellerimi kollarıma sarıp ormanın ortasında yürümeye devam ettim.

Birden durdum; bir uçurumun kenarındaydım.

Üzerimde ki beyaz elbisenin etekleri uçuşurken köpek dişlerimin uzadığını hissetmemle o an sadece tek bir şeyi istedim.

Sadece kan.

Arkamdan bir ses yükseldi.

"Alexandra!"

Austin karşımdaydı. Hem de bir insan olarak. Burnuma gelen yoğun kan kokusuyla Austin'e doğru ilerlemeye başladım.

"Alexandra,"

Ona doğru, kana doğru ilerlemeye devam ettim.

"Ne yapıyorsun! Alexandra kendine gel. Benim Austin!"

Dediklerini duymadım ve hızla boynuna dişlerimi geçirdim.

Kan büyük bir hız ve sıcaklıkla dudaklarıma akarken Austin'in yalvarışlarını dinlemedim.

Kan artık ilk dişlerimi batırıp içtiğim zaman ki gibi hızla akmıyor, azalıyordu. Austin'in kalp atışlarını dinlerken artık zor duymaya başlamıştım.

"Seni seviyorum."

Artık kalp atışını duyamıyordum.

Kucağım da yığılmış Austin'i görünce duraksadım. Ben ne yapmıştım!

"Hayır, ben ne yaptım!"

Austin'i ısırarak ona zehrimden vermiştim. Fakat uyanmıyordu.

Derinlerden bir ses yükseldi, "Onu asla geri getiremezsin. O öldü."

"Ne yaptığına bak Alexandra. Bak ona, ışte sen busun. Bir canavarsın sen!"

Gözlerimden deli gibi yaşlar süzülüyordu "Hayır, ben canavar değilim!" diye bağırdım.

"Öyle mi? Hadi kaldır kafanı da bak etrafına! Bak bakalım sen neymişsin şeytan!"

Kafamı kaldırdığım da kalakaldım.

Zaman durmuştu sanki.

Atmayan kalbimin teklemesini, acısını hissettim.

"Sen bütün sevdiklerini öldürdün. Canavarsın sen!"

Ortalık kan gölüydü. Anna, Austin, annem, babam ve diğer herkes boynunda ki iki ufak diş izi ile birlikte yatıyorlardı.

Hiç kalp atışı sesi yoktu.

Sadece sevdiklerim, kendimden bile değer verdiğim insanların ölü bedenleri vardı.

Puslu gözlerimin arasından o kan gölünün ortasında, o bedenlerin içinde birini gördüm.

O bedenlerin arasın da ölü biri vardı.

Andrew.

Yatağımdan sıçrayarak kalktığımda başımda Anna korkmuş bir vaziyette dikiliyordu.

"Sonunda uyanabildin. Çok korktum Alexandra! Ne gördün de deli gibi çığlık ata ata ağladın?"

Ellerimle yüzüme düşen saçlarımı ittirdim ve rüyamı anlatmaya başladım.

Vampir OkuluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin