Yeni bölümün gelmesi için Oy sınırı +100, yorum sınırı +60'dır. Sınır tamamlandığı an 29.Bölüm gelecektir!
Sizi güzel bir bölüm bekliyor.
Keyifli okumalar!
Sabah uyandığımda öğrendiğim o gerçekler, bir giysi gibi derin bir bilinmezlikle üzerime oturtulmuş gibiydi. Hayatımı ne kadar daha savaş, kavga ve soru işaretleriyle geçeceğini bilmeden yaşamak, beni çok fazla yormaya başlamıştı.
Ölüm meleğinin bana verdiği o gücü daha tam anlamıyla kaldıramamamıştım ve birden daha üstün bir ırk olan siyah meleğe dönüşmek bana ne gibi bir eksi getirecek bilemiyordum. Bunu bilememek de beni adım adım dehşete sürüklüyor gibiydi. Zihnimin içinde dönüp duran bu karmaşık düşünceleri zihnimden kovalamaya çalıştım çünkü daha fazla bu durumu düşünüp sorgularsam iş benim için daha kötü yerlere gidebilirdi.
Düşünceler bir karabulut gibi zihnimde darmadağan olurken Austin ile buluşacağım için giyeceğim kıyafetleri hazırlamış ve Anna'ya haber vermeyi de unutmayarak Austin ile buluşacağım sahile doğru yürümeye başlamıştım. Kısa bir on dakikalık yürüyüş mesafesinin tamamlayarak altın sarısı kumların üzerinde, denize yakın bir yere eğilerek oturdum.
Kısa bir zaman sonra sağ omzumda sert bir baskı hissedince refleks olarak aniden omzumda ki ağırlığı sertçe kavrayarak öne doğru çektim. Bir beden önüme doğru kumraların üzerine yumuşakça devrilirken bunun Austin olduğunu anlamam saniyelerimi almıştı.
"Ah, Austin! Ben gerçekten çok özür dilerim. Bir anlık dalgınlıkla-" diyerek onu kaldırmaya çalıştığımda Austin sözümü keserek," Tamam, sorun değil. Ben biraz sessiz yaklaşmış olabilirim. Hem zaten çok dalgın ve düşünceli görünüyordun. Beni hissedip, duyacağını sanmıştım." diyerek üzerindeki kumları elinin tersiyle temizleyip yanıma yerleşti. Birkaç dakika ikimizde sessiz kaldık.
Bir iki kez konuşmak için dudaklarını aralamış fakat sonra vazgeçip konuşmayı başlatan taraf olmaktan geri çekilmişti.
Konuyu uzatmak taraftarı olmadan direkt olayların en başından anlatmaya başlamak için derin bir nefes aldım.
" Beni kaçıran adam, işte o adam. Yani Andrew. O, melezleri öldürmek için kurulmuş olan topluluğun lideri. Yani kısacası beni kaçırdığı zaman ilk başta ki amacı beni öldürmekti. Fakat bir şekilde elinden kaçtım. Beni öldürmek için eline bir çok fırsat geçti fakat beni öldürmek gibi bir hamlede bulunmadı. Beni neden öldürmedi işte orasını bende bilmiyorum fakat bir kaç tahminim de yok değil."
Austin yüzünü benim olduğum tarafa çevirmeden denizi izlemeye devam ederek konuşmak için dudaklarını araladı, " Peki bu bağ olayı da tam olarak ne?" diye sordu.
"Aslında bunu sana Andrew dün söylemişti. İkimizde aynı türden geliyoruz ve bu türden kalan son kadın ve son erkeğiz. Sen ve ben evet bağlıydık fakat Andrew ile ilk temasımızdan sonra herşey değişti. İkinize de bağlıyım fakat o senden daha güçlü bir ırk olduğu için onunla aramızdaki bağ, seninle aramızdaki bağı etkisiz kılıyor. Hatta ben, beni öldürmemesinin sebebinin aynı tür olduğumuz için olduğunu düşünüyorum."
"Anlat. Bana kaçırılma olayından itibaren gerçekleşen bütün olayları anlat."diyerek yüzünü bana döndürdü Austin.
Austin'e kaçırdığımdan itibaren gerçekleşen bütün olayları, kitap olayını, gördüğüm o tuhaf rüyaları veya her neyse, son olarak da Esila'nın insan olmasından itibaren herşeyi olabildiğince özet geçerek anlatmış ve Austin'in yaşadığım olayları dinlerken ki yüzünün aldığı şekilleri büyük bir ciddiyetle izlemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Okulu
VampiriMelez bir kız ve dünyada ki en güçlü kişi. O bir kraliçe... O en güçlü ve en tehlikeli ırk... Dünyaya iyiliği getirecek olan bir melez ve aynı zaman da güçlerini çalmaya çalışan kötü adamlar var. Sizce hayatı nasıl olacak? Bunları ileride ki bölüml...