35.Bölüm

1.7K 123 152
                                    

Yeni bölümün gelmesi için Oy sınırı +60, yorum sınırı +100'dür. Sınır tamamlandığı an 36.Bölüm gelecektir!

Lütfen OY VERMEYİ ve YORUM YAPMAYI unutmayın bu benim için ve yazma tutkum için oldukça önemli. HAYALET OKUYUCU OLMAYIN LÜTFEN! Sizler için çok fazla emek veriyorum sizin yapmanız gerekenler ise saniyelerinizi bile almayacak şeyler.

Arkadaşlarınızla paylaşarak ailemizin büyümesinde yardımcı olabilirsiniz. O yüzden oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Sizleri çok çok çok seviyorum bir tanelerim! Lütfen bölümü hazmederek, yavaşça okuyun.

Satır arası yorumlarınız beni çok mutlu ediyor o yüzden bol bol yorum yapmayı unutmayın.

Şuna değinmek istiyorum bir de.

Bahsettiğim kurgunun 1.Bölümünü yayınlayayım mı?

Keyifli okumalar dilerim...

BÖLÜM 35: |KARANLIĞIN NEFESİ|

“Nasıl yani ölüme götürdüm? Bir yolu yok mu?” diye şaşkınlıkla konuşan Austin’in aslında içten içe bu durama nötr baktığını biliyordum. Sanki hem onun ölmesini ve hayatımızdan çıkmasını istiyor, bir yandan da o kalbinin merhametli olan yanı en azından böyle ölmemesi gerektiği tarafını savunuyordu. Bunu biliyordum.

“Sen bu ormanın ruhu değil misin? Ormanındaki varlıklara Andrew’e zarar vermemeleri için komut verebilirsin.” Dediğimde Bendis bana doğru dönerek, “O iş öyle kolay değil tatlım.”

“Çıkıp arayalım o zaman ne bekliyoruz,” demiştim öfkeyle. Bendis, “Ben olmadan ayağınızı toprağa bile basamazsınız.” Diye üsten bir bakış attığında kendimi üstüne atmamak için zor tutmuştum. “O zaman sende bizimle geliyorsun Bendis.” Diye tane tane konuştum.

Bunun üzerinde Bendis bir kahkaha patlattığında ona boş bir ifadeyle bakmıştım.

“Bunu karşılıksız yapacağımı düşünmedin herhalde.” Diyerek tekrardan güldüğünde Anna ortaya atılarak, “Madem kendine bu kadar güveniyorsun bize Andrew’in buradan nasıl ayrılabildiğini de açıklarsın.” Dediğinde Bendis’in yüzündeki gülümsemenin soluşunu gördüğümde sırıtmadan edememiştim.

Bendis sert bir tonda, “Bilmiyorum,” dediğinde gülmemi ağzımdan kaçırmadan edememiş ve, “Bilmiyorsun öyle mi?” demiş ve ardından, “Dalga mı geçiyorsun sen bizimle?” diyerek ona doğru yürümüştüm.

Bendis sırtını dikleştirerek,” Bana bak seni şeytan soylu! Bana biraz daha emir vermeye ve bu ses tonuyla konuşmaya devam ederek saygısızlık yaparsan, seni şimdi burada öldürürüm!” diye tehdit ettiğinde Esila’nın büründüğü o sakin tavrı anında kaybolmuş ve beni koruduğunu belli etmek adına önüme geçerek, “İstersen bir dene.” Dediğinde ses tonunda barındırdığı tehlike eminim ki Bendis’i bir kez daha düşünmeye itmişti.

Bendis sertçe yutkunarak bize baktığında bu kadar çabuk etkileneceğini düşünmemiştim ama saniyeler sonra beni yine şaşırtmadı ve sağ elini havaya kaldırarak Esila’ya doğru doğrulttu ve sesli bir şekilde, “Bexraks!” diye bağırmıştı.

Bendis’in avuçlarından çıkan siyah bir ışık süzmesi Esila’ya doğru ilerlediğinde biz daha ne olduğunu anlamdan Esila’da, “Letyum!” diye bağırmış ve Bendis’ten çıkan siyah ışık Esila ile önümüzde beliren beyaz bir duvara çarpıp yok olmuştu.

Nefesimi tutmuş bu anı izlerken ne yapacağımı bilememiştim. Bendis küstah bir şekilde Esila’ya bakarken, “Konsey büyüleri demek, şaşırdım doğrusu.” demişti.  Esila’da ona aynı şekilde gülümsediğinde bakışları bana dönmüştü.

Vampir OkuluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin