~Draco~
Kendini ne sanmıştı o? İyilik perisi mi? Yardımına ihtiyacım yoktu. Acımasına hele hiç. Acınacak birisi olmak istemiyorum. Başta onun yanına gelmek hataydı. Neremle düşünmüştüm ki? Ne istiyordum?
Zaten dört gün önce bana saldırmıştı. Aşağılık bulanık! Ondan nefret etmiyorum,nedense edemiyorum. Ama hareketleri beni delirtiyor. Hikayesi çok tuhaf ve anlamsızdı. Ben de bakanın yerinde olsaydım suçundan kaçmak için hikaye uydurduğunu sanırdım. Dediğim gibi baştan onun yanına gelmek hataydı. Ama anlıyorum ki kim olursa olsun,birisinin yanında olmak istiyordum. Bir bulanık olsa bile.
Ancak görevimi unutmamam gerekiyordu. Kendimi Karanlık Lord'a ve diğer Ölüm Yiyenlere kanıtlamak için bana görev verilmişti. Peki bunu ben istedim mi? Başından beri Ölüm Yiyen olmayı istedim mi? Bu görevi yerine getirmek ayrı, Ölüm Yiyene dönüşmek ayrı bir taş oldular ruhuma.
Lanet olası tatil bitiyordu. Bulanıklar lanet okula dönecek. Artık her şeyden bıkmıştım. Okuldan, insanlardan, Ölüm Yiyenlerden,kendimden...
Hatta bazen ailemden de bıkıyordum. Onların benden beklentilerinden, babamın annemden zayıf olmasından, hatta bazen annemin bana karşı ilgisinden. Bu ilgi bana sanki acıyormuş gibi geliyordu. Öyle olmadığını biliyordum ama düşünmeden edemiyordum. Anneme her şeyden,herkesten çok değer veriyordum. Onun için her şeyi yaparım ve bunun sonucunda kim acı çekecek olursa umurumda olmaz.
Yine her zamanki yerimi almıştım. Dışarıda olan soğuğun içeri girmesine izin vermiş,cam kenarında oturmuş yine lanet düşüncelere dalmıştım. Ailem, okul, Ölüm Yiyenler, görevim ve hatta o, Granger aklımı dağıtıyorlardı. Aklım en son ne zaman yerindeydi onu bile hatırlamıyordum.
İlk defa gerçekten içimi dökmek istemiştim. Ama korkmuştum. Güvenmemiştim, güvenememiştim. Gerçekten açılmaktan korkmuştum. Kendi kabuğumdan çıkmaktan korkmuştum. Anlamazsa, yargılarsa diye korkmuştum. Sadece bir an beni anlar sanmıştım. Umut verir sanmıştım. Ama korkmuştum. Elini elime değdirdiği zaman güvensizlik daha çok çöktü üstüme. Ne ona,ne de kendime güvenemedim. Tenime değdiği o eli, vücuduma soğuk hava dalgası göndermişti. Dakar bir o kadar sıcak ve tanıdık bir dalgaydı. Ama engel olmalıydım. Bu yanlıştı. İkimiz için de. O yüzden gitmiştim. Halbuki ona kızmamıştım. İçimdeki savaş dışarı çıkmasın diye uğraşıyordum. Kimsenin zarar görmesini istemiyordum. Ama olmalıydı. Zarar olmadan gelecekte huzur olmazdı.
Artık dayanamıyordum. Kim olursa olsun birisine açılmak istiyordum. İçimi dökmek, kurtulmak istiyordum. Fakat ardından ne gelecekti? Felaket? Yıkım? Ölüm? Evet içimde bulunan, yaşayan sır bundan ibaretti. Herkes için bu dünyanın sonuydu. Bu dünyada konuşmam yasaktı. Bu dünyada birisine güvenmem yasaktı. Bı dünyada birisini sevmem yasaktı. Bu yüzden herkes benden uzak durmalıydı. Herkes. Ama nereye kadar?Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unutma Beni/Dramione
Novela JuvenilBir haksızlıktan dolayı bir süre sonra Hogwartz'a geri dönen Hermonie'nin burdaki hayatı nasıl geçecek? Acaba Draco onun acılarının sebebi mi olacak, yoksa yeni bir günün, küçük bir umut ışığı mı olacak?