~Draco~
Tanrım ne yapıyordum ben? Bir bulanığın iyiliği için? Delirdin mi sen? Kendine gel Malfoy! Diyen iç sesime engel olamadım. Onun önünde ağlamıştım. Onun önünde zayıflığımı göstermiştim. Bunu yapabilecek kadar düşmüştüm. Yok olmuştum. Parçalanmıştım. Ancak yine de kötü hissetmiyordum. Sadece lanet karanlık iç sesim bana meydan okuyordu. Onu dinlemek istemiyordum. Ama görevim... Bu lanet görevim olmasa, babam ve o Ölüm Yiyenler olmasa...
Pişman mıydım? Bilmiyorum. Onu uyarmıştım ama. Benden uzak durması gerekiyordu ama bana daha çok yakınlaşıyordu. Onun acısı ve benim acım bizim ortak savaşımız olmuştu. Bu yanlıştı. Benden korkup kaçması gerekiyordu. Nefret etmesi gerekiyordu. Okuldan kim olursa olsun herkesin benden uzak durması gerekiyordu. Görevim kim olursa olsun bir bulanığı öldürmekti. Ancak bu şekilde acımasızlığımı Karanlık Lord'a kanıtlayabilirdim. Fakat bunu istiyor muydum? Karanlık Lord'a karşı çıkabilir miydim peki? Hayır. Beni ve ailemi oracıkta öldürürdü. O yüzden bir masum bulanığı öldürmek belki de daha kolaydı. Ama değildi işte. Artık değildi. Değişiyordum. Bilmiyorum neden ama bunu hissediyordum.
Şatoya çıkınca kendi kendime yine düşüncelere dalmak istemiştim. Fakat bir gölge gördüm. Kim ait olduğunu tahmin edemediğim bir gölge. Lanet olsun! Yine oydu! Fakat iyi görünmüyordu. Geriye doğru adım attığında sendelemişti. Gücünü kaybediyordu.
Hadi Draco! Ne bekliyorsun? Bu senin belki de son şansın!
Lanet olası iç sesime kulak vermek zorundaydım. Başka seçeneyim yoktu. Yapmak istemiyordum. Ama zorundaydım. Tutunduğu çubuğu büyüyle yerinden ayırdım ve dengesini kaybedip yere düşmesi gerekiyordu. Ama yapamadım. Hızlıca yanına koştum ve tam düşüyorken onu kolundan tuttum. Çoktan bilinci kapanmıştı.
Onu kendime çekip kucağıma aldım. Hızlıca revire koştum. Şansıma bizi hiç kimse görmemişti. Yoksa rezil olurdum. Herkesin beni acımasız olarak görmedi gerekiyordu. O da buna dahil.2 gün sonra
Aptal kız! Yeme içmeden kesilmiş. Neden?! Söylesene aptal kız neden?!
Asıl sen niye şansın varken onu öldürmedin?
Birisi şu lanet iç sesimi sustursun artık dayanamıyorum. Revirden haber geldi, Hermonie gözlerini açmış. Hava karardığında yanına gittim gözleri kapalıydı. Uyurken öyle masum, öyle korunmasızdı ki Tanrım ben ne yapıyorum? diye düşünmeden edemedim. Acaba ona söylemişler miydi? Onu buraya benim getirdiğimi yani. Ne fark ederdi ki? Onu öldürmeye çalışan bendim. Az kalsın onun katili olacaktım. Ve eğer o bunu öğrenirse, korkarım onu yine de kurtarıp buraya getirdiğim için teşekkür etmez, tam aksine bana saldırmaya çalışırdı ve beni düşmanı olarak görürdü. Haksız da sayılmaz. Aslında düşmanı olarak görse daha iyi. Artık görevimi gerçekleştirmem gerekiyor. Çok uzun sürdü. Karanlık Lord'un aileme zarar vermesine izin veremem. Bu durumda aileme karşılık bir bir bulanık. Onu şimdi kaldırıp Karanlık Lord'a götürürsem beni gerçekten kabul edeceklerdi ve o zaman aileme hiç bir zarar verilmeyecekti. Babamdan nefrete ediyorum. Olanların hepsi onun yüzünden.
Fakat yine yapamadım. Lanet olsun ki yine yapamadım! O masum gözleri kapalı kıza bunu yapamadım. Hızlıca revireden ayrılıp Slytherin ortak salonuna gittim. Ve güneş doğana kadar da gözlerimi kapamadım.Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unutma Beni/Dramione
Genç KurguBir haksızlıktan dolayı bir süre sonra Hogwartz'a geri dönen Hermonie'nin burdaki hayatı nasıl geçecek? Acaba Draco onun acılarının sebebi mi olacak, yoksa yeni bir günün, küçük bir umut ışığı mı olacak?