Yorumlarınızı eksik etmeyiniz.
İyi okumalar ♡
Teoman-Aşk Kırıntıları
♠️
Karanlık kör kuyu gibi beni içerisine çektiğinde köşede babam fersiz bakışları ile karşıladı beni. Onaylamaz ifadesi yüzünü kapladı. "Ağlama." diye fısıldadı. Çöküntüye uğrayan gözleri sıkıntı ile kapanıp açıldı. "Benden sonra asla ağlama. Güçlü dur."
Çıplak ayaklarım ona ilerlerken birkaç engele takıldı. Yanına gitmek istedim. Serzenişlerim sessizliğe gömüldü ayaklarım çamura. Bataklığa boğuldum babamdan uzaklaşırken. Silüeti yokluğa bulanırken arafta kalan çığlıkla doğruldu bedenim.
Ter içinde kalan vücudum rahatlama ihtiyacı ile çırpındı. Yeni bir şey değildi bu kabuslar lakin alışmakta mümkün değildi. Pencereye kaydı gözlerim. Hava aydınlığın köşesinden sıyrılırken derin soluklarım odamın içerisindeki tek sesti. Vücudumu dikleştirerek çıplak ayaklarımı soğuk zemine bastım.
Asla çorap ile uyuyamazdım.
Sıvazladığım yüzümde, terden yapışan saçlarım sırılsıklamdı. En iyisinin sabah koşusu olduğunu bilerek kendimi hızlı bir duşa attım. Yarım saat içerisinde ılık bir duş alarak saçlarımı kuruladım.
Kolay kolay hasta olan bir bünyem yoktu, buna müsaade edecek yaşantımda. Çok sıkı giyinmezdim bu nedenle, sevmezdim en önemlisi. Boğardı beni sıkı olan her şey.
Üzerime gri bir eşofman takımı ve montumu geçirerek apartmanın merdivenlerini koşar adım indim. Seri adımlarla iki sokağın aşağısına inip anayola geldiğimde hızlı şekilde sahile varabilmiştim. Evimizin konumu güzel bir yerdeydi. Deniz manzarası yoktu belki ama sahile ulaşımı kolaydı.
Ritmimi ayarlayarak koşmaya başladım. Devinim vardı beynimin çarklarında. Sürekli dönüp dolanan, geçmişe kelepçeleyen.
Meşguliyet onların silüetini silikleştirirken hızımı daha da arttırdım. Ta ki yelkovanın art arda hareketleri ardında ciğerlerim isyan ettiğinde kendimi boş bir banka bırakana kadar. Terlemiştim ve soluklarım hızlanmıştı.
Sık sık gelirdim sahile kendimi boşaltmaya ihtiyaç duyduğum her anda. Nefesimin düzene girmesini beklerken yanıma bıraktı bir beden kendini. Kaşlarım çatılırken soğuk bakışlarını odağıma aldım. Ömer öylece yanımda oturuyordu. Alnında biriken birkaç damla ter ile bütünleşen kumral saçları birbirine girmişti. Sanki uyuyamamış gibi göz altları mor halkalarla çukur oluşturmuştu. "Yine mi sen?"
Aşağılara bacaklarının oralara baktım. Bu sefer bahane ardına sığınacağı köpeği de yoktu. Sessizce oturdu yanıma. Cevapsız bırakarak beni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZİFİR YANGINI - BİTİŞ
RomanceHareketlerini sol tarafımdan bakmasam dahi görebiliyordum. Çatık kaşlarının ona kattığı vakur eda ile burun kemerini sıktı. "Büyük konuşuyorsun." dedi hissiz. Sonra tekrarladı. "Büyük konuşuyorsun ya, umarım Rabbim sana bu acıyı yaşatmaz." Ses tonu...