İyi okumalar 🖤
Can't get you out of my head~ Annenmaykantereit
💦 💦 💦
Elimdeki kahve bardağını devinim ile çevirdim. Sınavım bitmiş Sema'yı beklerken arkadaşları ile kafetaryanın girişinde göründüler. Beraber eve geçecek onu yolcu edecektim. Her ne kadar onunla gelmemi söylesede bunu istemeyerek reddetmiştim. Halamı görmek kucağında bana karşı sevgisinden vuku bulmayı isterdim. Ama yapmamalıydım.
"Selam." Burak, Sinan, Melis, Elif ve Sema tek tek bana selam verip masaya yerleştiklerinde başımı sallayarak karşılık verdim.
Sema önümdeki kahve bardağını gösterip, "İnci bir kahve de ben içeyim eve öyle geçelim mi?" diye sorduğunda "Olur." diye yanıtladım onu.
Masaya döndü. "Kahve isteyen?" Herkes kafasıyla onayladığında kahveleri almak üzere ayrıldı aramızdan. Bitkin görünen suratlarda gezdirdim maviliklerimi.
"Bu nasıl bir şey biliyor musun?" Burak neredeyse mızmızlanarak kurduğu sorusunu ortaya atmıştı. Elimdeki bardaktan bir yudum daha alırken mekik dokudu bakışlarım aralarında.
"Nasıl?" diye sordu Elif. Aslında öylesine ayıp olmasın diye sormuş gibi bir hali vardı. Sanırım hiçbirinin sınavı istenilen gibi olmamıştı.
"Hani bir dolu kabak çekirdeği yersin de en sonuncusu acı çıkar ve bütün ağzının tadı bozulur, aynen böyle."
"Biliyor musun, bence ailen seni yaparken malzemeden çalmışlar. " diye söylendi Sinan. Sınavının verdiği agresifliği üzerine zırh gibi geçirmiş durumdaydı. Sanki üzerinden silkelemesi gereken bir toz yığınıydı ve bunun için Burak'ı hedef almıştı.
"Bende aynı şeyi Sinan için düşünüyorum."
Sinan Melis'e baktı. Sinirinin bir nebze olsun uçuştuğunu hissetmiştim o an. "Bana bulaşmadan duramaz mısın sen?"
Melis masaya meylederek dudaklarını araladığında "Neden beynini kullanmayı denemiyorsun?" dedi Burak onların arasına girerek. "Gayette kopya verebilirdin bana."
"O sadece süs niyetine kullanıyor." diye atıldı Melis. Sinan'a laf sıçratma girişimlerini asla kaçırmıyordu.
Sinan yüzünü ekşiterek göz çevresindeki birkaç çizginin gün yüzüne çıkmasına neden oldu. "Nesin sen, ilkokul çocuğu falan mı?"
"Hah." diye bir ses duyuldu Melis'ten. "Konuştu profesör."
"Bir susun artık." Sema tepsiyi masaya yerleştirdiğinde bıkkınlıkla nefes verdi. "Birde sizin kavganızı çekemeyeceğim."
Herkes bir azar yemeyi bekliyormuş gibi suskunluğa gömüldüğünde kahvelerini alarak önlerine döndüler. Sanırım sınavda istenilen durumda oturulmamış ve bu onların aleyhine işlemişti. Elif saçlarındaki tokayı bileğine doladı. "Diğerleri nerede?" diye sordu saçlarını gelişi güzel bir topuz yaparak.
"Onların tuzu kuru tabi." diye mırıldandı Sinan sert sesle.
"Ömer ve Deniz yarın için sınava hazırlanmaya gittiler ama Kerem'i bilmiyorum." dediğinde Elif.
"Bize kopya vermek zorunda değillerdi zaten." diyerek düzeltti Melis sarı saçlarını kulak arkasına sıkıştırdığında. Sema'nın anlattığı kadarıyla Ömer, Deniz ve Kerem'in dersleri ortalamanın üzerinde bir başarıya sahipti ve bugün olan sınavda birbirlerine yardım etmek için bir oturma düzeni oturtacaklardı. Sanırım bu plan başarılı olamamıştı.
"Evet değillerdi." dedi Elif derin bir nefes vererek. "Zaten kimse onları suçlamıyor."
Sema sandalyesini geriye atarak ayağa kalktı. "Hadi İnci gidelim artık." Sesindeki bezmişlik ve bir tutam kızgınlığı duyumsadığımda sandalyemden kalktım. "Sonra görüşürüz." Sema önden ayrıldığında montumu ve çantamı elime geçirdim. Masadakilere döndüm. "Hoşçakalın." Herkesten bir ses çıkarken koşarak kuzenime yetiştim.
"İnci sen önden gidip durağın orada beni bekle olur mu?"
Nedenini sorgulayarak suratına baktım. "Sen nereye gideceksin?" Kafeden çıkmadan hemen önce montumu üzerime geçirip çantamı omzuma geçirdim.
"Ömer'e veda edip geleceğim."
Başımı hızlı bir hamleyle sallayarak onu onayladım. Kampüse giden patika yolu takip ederek gözden kayboldu. Durağa yürümek veya onu burada beklemek arasında tereddüt ettiğimde olduğum yerde kalmayı tercih ettim.
"Nasıl geçti sınavın?" Kerem'in boğuk sesiyle döndüm ardıma. Gün içerisinde onu bu kadar sık görüyor olmak mütemadiyen iyi gelmiyordu bana.
Düz düz suratına baktım. Asla vazgeçmeyecek gibiydi. Ben mesafe için geriye adımladıkça o büyük adımlar ile arayı daha çok kapatıyor gibiydi. Boğazını temizleyerek elini kaldırdı. "Pek de iyi geçmemiş anlaşılan."
"Neyse." Elini boş ver dercesine havada salladı. Ona suskunluğumu konuşturduğum her anda arayı kapatmak ister gibi kelimelerini çoğaltıyordu.
"Bu arada..." Zifiri dehlizleri ışıl ışıldı. Gözlerine çöreklenmiş muziplik ile bana baktıktan sonra fısıldar nitelikte konuştu.
"Müzmin bir bekar olduğunu öğrendim sen baya rahibe gibi takılıyormuşsun ortalarda.""İstihbaratına hayran kaldım." Küçümseyici bakışlarım irislerimi doldurdu.
Erkeksi bir kıkırtı döküldü dudaklarından. "Bence, beyaz atlı prensini bekliyorsun."
Bakışlarım kendini korudu. "Sen mi olacaksın o?" Kuru bir rüzgar gibi esti sözcükler dudaklarımın arasından. Üzerimdeki montumun fermuarını boğazıma kadar çekerek ellerimi cebime yerleştirdim.
"Neden olmasın? Saf masum kız ve yakışıklı çapkın erkek."
Gözlerimi devirdim. "Fazla klişe."
"Ama gerçek."
"Değil." Boğuk nefesim içimdeki ruhsuzluğu çiğneyerek yükseldi. "Ne ben saf masum bir kızım ne sen beyaz atlı prenssin."
"Ama, benim gözümde..." duraksadı, Dilini dudakları üzerinde gezdirdiği sırada gözlerini kısarak bana anlamsız bir bakış fırlatmayı ihmal etmedi. "Fazlasıyla masumsun."
"Dalga geçiyorsun şuan ve konu oldukça uzadı." Gözlerim Sema'nın geleceği kapı tarafını taradı. Sıkılmış ve üşümüştüm. Hasta olma ihtimalim oldukça yüksekti. Kendimi halsiz hissediyor kırgınlık vücudumda kol geziyordu.
Bakışları sertleşti ve yüzü ciddi bir hal aldı. "Tabi ki dalga geçiyorum. "
"İnci hadi gidelim." Sema geldiğinde beni bu durumdan kurtardığı için sevindim. Kerem'e hızlı bir bakış attı. "Görüşürüz Kerem."
Kerem kemikli düzgün yüz hatlarının bir bütününü oluşturan dudaklarına samimi olmayan gülümseme kondurdu. "Görüşürüz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZİFİR YANGINI - BİTİŞ
RomanceHareketlerini sol tarafımdan bakmasam dahi görebiliyordum. Çatık kaşlarının ona kattığı vakur eda ile burun kemerini sıktı. "Büyük konuşuyorsun." dedi hissiz. Sonra tekrarladı. "Büyük konuşuyorsun ya, umarım Rabbim sana bu acıyı yaşatmaz." Ses tonu...