Bölüm 13 / II
Sancak - Yağmur
♠️
Ağrıyan başımın zonklayışıyla sıktım gözlerimi. Ellerim alnımı bulduğunda Samet bir fotokopiyi daha uzattı bana doğru. "Hepsi eksiksiz."
"İnciii?" Arkamı sesin geldiği yöne çevirdiğimde Samet 'in bakışları benimle aynı noktaya değdi. Burak gülerek bize doğru attı adımlarını.
Gözleri ışıl ışıl, rengarenk sesiyle sordu. "Napıyorsun?" Ardından Samet'e ufak bir baş selamı verdi.
Notları Samet' in elinden alırken ekledim. "Yarın ki sınav için not toparlıyorduk." Nezaketen ekledim. "Sen?"
"Ne olsun çoluk çocuk uğraşıyoruz işte."
Boş boş baktım suratına. Yüzünü buruşturdu. "İyi be sende şakadan hiç anlamıyorsun." Samet ve benim aramda mekik dokudu hinlikle gözleri. "Yoksa flört mü ediyorsun bunla?" Konuşma tarzı ve davranışlarıyla çok farklı bir çocuktu. Hemen samimiyet kuruyor, yakınlık oluşturuyordu.
"Sadece..." diye vurguladım. "Sınıf arkadaşımdan not alıyorum."
Biraz bozuldu. Belki de bu benim sert çıkışımdan kaynaklıydı. Surat ifadesinin saniyelik değişimiyle kaşları düz bir hal aldı. "Neyse gideyim ben." Sesi kırık çıkarken Samet şaşırmış ve kim olduğunu sorgular gibi bakıyordu. Burak giderken alelade görüşürüz dedim Samet'e.
Yönümü Burak'a çevirdim ve ardından seslendim. Onlara kötü davrandığımda neden sonrasında tuhaf bir şekilde bundan rahatsızlık duyuyordum? İçimdeki amansız bu mikro sızının sebebini bilmek dahi istemiyordum şuan. "Nereye gidiyorsun?" diye sordum. Biraz mahçupluk duyuyordum ama sesime yansıttığımdan emin değildim.
"Bizimkilerin yanına." dedi tek düze.
"Beraber gidelim mi?"
Yüzünde gözle görülür yumuşama gerçekleşti. Yumuşaması bu kadar kolaydı. "Olur tabii."
Koridoru arşınlarken muzip bir ifadenin suratını kapladığını gördüm. "O çocuk seninki mi oluyor?"
Ona attığım bakış sonrasında hayali bir fermuarı çekti dudaklarına. Ne kadar kızsam da sevimli bir yanı olduğunu asla inkar edemezdim sanırım. Attığımız bir kaç adımda bağırışları duyumsadık. Burak bana baktığında sesin tahmin ettiğim gibi Melis'e ait olduğunu anladım. Hızlı bir kaç adımla köşeyi döndüğümüzde Elif'in Melis'i sakinleştirmeye çalıştığını gördüm. Sema öylece onları izlerken Burak yanlarına gitti. "N'oluyor?"
"Beni tuvalete kilitledi." haykırdı neredeyse Melis. Gözleri dolmuş çakmak çakmak Sinan'a bakıyordu. Dokunsan ağlayacak gibi duruyordu.
"Neden?" diye sordu Elif Sinan'a dönüp.
"Canım istedi." Sinan o kadar rahat söylemişti ki kızların kötü bakışlarının odağı olmuştu. Melis üzerine atlayacak gibi duruyordu lakin Sinan'ın onu önemsediği söylenemezdi.
"Tamamen cozutmuş." Melis'in yanakları sinirden kızardığında kendini ağlamamak için kastığını farkettim. "Hayır yani bunun ilacı da yok." Kolundaki saate düşürdü bakışlarını. "Onun yüzünden geçte kaldım, gidemedim Enes'in yanına. Telefonun tuvalette çekmemesi ise cabası." Enes'in bahsettikleri sevgilisi olduğunu düşündüm. Sinan'ın ise davranışının sebebi böylelikle açığa çıkıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZİFİR YANGINI - BİTİŞ
RomanceHareketlerini sol tarafımdan bakmasam dahi görebiliyordum. Çatık kaşlarının ona kattığı vakur eda ile burun kemerini sıktı. "Büyük konuşuyorsun." dedi hissiz. Sonra tekrarladı. "Büyük konuşuyorsun ya, umarım Rabbim sana bu acıyı yaşatmaz." Ses tonu...