Bölüm 10 / II

144 25 0
                                    

Onur Can Özcan - Yalnızlığın Ezgisi


Yorumlarınızı eksik etmeyiniz.

İyi okumalar ♡



Hayat ne kadar kötü olursa olsun dayanabilecek bir sırt, başınızı koyacağınız bir omuz, arkanızı güvenle döneceğiniz kişinin varlığı yetiyordu size. Onlarla beraber olduktan sonra mutlu olmanın çokta önemi kalmıyor varlıkları sizi mutlu etmeye yetiyordu.

Halam benim için tam olarak böyleydi.

"Hayırsız?" Gülümsedim ve hayatımdaki en önemli kişinin verdiği sevgiye sığındım.

"Daha dün konuştuk hala." Sitemli çıksa da sesim, yanaklarım yana kıvrılmış gülümsediğimi o da biliyordu.

"Öyle mi olmuş?" dedi coşkulu bir sesle. "Neyse n'apıyorsunuz bakayım?"

"Akşam Sema'nın arkadaşları gelecek." dedim iş önlüğümü çıkarırken. "Onun için alışverişe çıkacağız şimdi."

Dün Sema ile konuşmuştuk. Onu kırmak isteyeceğim son şey bile değildi. Onlar benim ailemdi. Arkadaşlarının artık eve gelmesine hiçbir sorun çıkarmayacaktım. Onların benim için yaptıklarının yanında yanı sıra bende onlar adına ufak fedakarlıklar yapabilirdim.

"Aferin kızım insanların arasına karışma zamanın gelmişti zaten." Bazen böyle konuşması beni sinirlendirmekten çok kırıyordu. Yabaniymişim gibi konuşmaları tuhaf hissetmeme sebebiyet verdiği gibi daha çok kabuğuma çekilmeme neden oluyordu.

"Ben zaten insanların içerisindeyim ya hala." dedim boğuk sesle.

"Ne demek istediğimi anlıyorsun. Allah'ın izni ile okul sonrası hayırlı biriyle yollarını da birleştirdin mi ben daha ne isterim ki?"

Güldüm, ne olursa olsun onunla konuşma zamanlarımı seviyordum. Hayallere dalmış sesini yine gülerek karşıladım. "Sen bana bulursun diye düşünmüştüm ama o görevi de mi bana bıraktın?"

Arkadan çatal bıçak sesi geliyordu. "Yok." dedi uzatırcasına. "O kadar da geri kafalı değilim. Haa sen dersen ki ben bulamadım, o zaman ben bulurum eli yüzü düzgün helal süt emmiş birini."

Ağzımı açıp bir şeyler söyleyeceğim sırada yıkılmıştı belki de dünya başıma.

"Anneee." Selim bağırışı kulaklarımı doldurduktan bir kaç saniye sonra devam etti. "Açıktık biz ne yiyeceğiz?"

"Şimdi hazırlıyorum sof-" Halam duraksadıktan saniyenin onda biri kadar sürede daha gür sesle konuştu. "Gözünün oraya ne oldu senin?"

"Yeni mi oldu sanıyorsun?" Selim'i sert sesi sinirli tınıyla ulaştı telefon eşiğinden kulağıma. "Tabi asıl çocuğunla ilgilenmekten fark edemedin sen."

Kaskatı kesildim. Sol kolum özensizce gövdemden aşağı düşerken telefonu tutan sağ elim zorlandı. Aptal bir insan değildim, imalarındaki bütün oklarının hedefi olduğumu farkında bunun üzüntüsü ile dumur olmuş durumdaydım.

"Ne diyorsun Selim sen?" Halamın kızgın ve kısık sesi sanırım telefonun ahizesini kapatmasına rağmen duymama engel olmamıştı. Önemli değildi onun canı sağ olsundu.

Aslında çok önceleri çocuklar tarafından dışlanıyordum. İnsanoğlu alışıyordu sanırım. Bende alışmıştım.

Yani sanırsam.

ZİFİR YANGINI - BİTİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin