Az önce titreyen Maya, şimdi bütün cesaretini toplayıp gözlerini açtı ve kapının önünde beliren silüete baktı. Gördüğü yüze hayretle baktıktan sonra koşa koşa gidip dış kapıyı açtı. Savaş'ı gördüğü için çok rahatlamıştı. Kapı açılır açılmaz Savaş bir tanecik sevdiğinin yüzündeki gerginliği ve korkuyu fark etti. Bunun sebebini anlamaya çalışırken Maya ona isteyerek ya da ani bir refleksle sarıldı.
"Ne oldu canım? Korkmuş gibi görünüyorsun. İyi misin?"
Maya, çıt bile çıkarmıyordu. Sadece her geçen saniye daha çok sıkıyordu Savaş'ı.
Savaş, Maya'nın kıpkırmızı olmuş alnını öptü ve elini avucuna aldı.
" Konuş lütfen. Ne oldu?"
Maya, kekeleyerek cevap verdi.
"Eve gelirken biri beni takip ediyordu ama arkamı döndüğümde kimse yoktu."
"Ben gelirken etrafta kimseyi görmedim. Belli ki Miray olayından çok etkilendin."
Maya, hışımla elini Savaş'ın ellerinin arasından çekerek asansöre doğru hızlıca yürüdü. Savaş'ın arkadan bağırmasını umursamadan birkaç saniye kapının açılmasını bekledi. O sırada Savaş yanına geldi.
"Maya, neden bu kadar sinirlendin?"
Maya asansöre bindi. Savaş da hemen arkasındaydı.
"Aklım benimle oyun falan oynamıyor. Gerçekten de takip ediliyordum."
Maya, bağırmaya devam edecekken birden asansör sarsılıyor gibi oldu ve aniden durdu. Ne oldu dercesine Savaş'ın yüzüne bakakaldı.
"Asansör bile bağırmana dayanamadı ve bozuldu," dedi Savaş gülerek.
Maya, ona pis pis baktı.
"Ya, demek dayanamadı ha? Madem sesimden bu kadar rahatsızsın ne işin var benim yanımda? "
"Şaka yapıyordum sadece. Hâlâ korkuyor gibi görünüyorsun bu yüzden dikkatini dağıtmak istedim."
Maya, ellerini semaya kaldırdı.
-"Allah'ım sen şu yakışıklı adama akıl ver. Amin. Ya neden bu kadar rahatsın? Mahsur kaldık burada."
" Benim için sorun yok. Ne de olsa yanımda sen varsın."
" Ama benim için sorun var. Kapalı alanlarda nefes alamıyorum. "
"Endişelenecek bir şey yok. Sakin ol. Sana zarar gelmesine izin vermem."
Birden asansörün ışıkları kapandı.
"Neler oluyor, neden ışıklar kapandı?"
"Elektrik kesildi sanırım."
" İçimde kötü bir his var. Biri bize zarar verecekmiş gibi hissediyorum."
Savaş, telefonunu çıkarıp ışığını açtı.
"Birileri asansörün çalışmadığını fark edecektir."
Savaş, Elini Maya'nın saçlarına götürdü. Önüne gelen saçlarını arkaya doğru iterken dehşete kapıldı.
"Maya!"
" Efendim."
"Başın kanıyor. Dur, kıpırdama."
Maya saçlarına dokundu.
"Olamaz. Bu imkânsız."
"Kanıyor işte."
"İyi de başım kanayacak bir şey yaşamadım ki."
"Peki bu kan nereden geldi?"
"Bilmiyorum."
Savaş etrafına bakındı. Bir şeyler arıyordu sanki.
"Savaş! Buraya bak. Tavan... Tavandan kan damlıyor.
Savaş, başını hızlıca kaldırıp tavana baktı. Yırtık kabloların arasındaki bir delikten kan damlıyordu.
" Olamaz. Elektrik gelirse büyük bir elektrik akımına kapılabiliriz. Bu deliği kapatmamız lazım. Ben seni kaldırsam bandananla o deliği kapatabilir misin?"
" Evet ama bandananın orada durabileceğine emin değilim.
Savaş, Maya'yı yavaşça kaldırdı ve Maya, yüzüne gözüne damlayan kanı silip bandanayla deliği kapattı. Az sonra birkaç yerden daha kan sızmaya başladı.
"Maya, bu kan nereden sızıyor böyle? Yukarı katlardan asansör boşluğuna ulaşmak mümkün mü?"
"Evet mümkün."
"Bu, kesinlikle bir tuzak."
"Sana söylemiştim. Eve gelirken takip edildim."
"Eve gelirken hiç durdun mu? Yani bir yerde oturdun mu ya da oyalandın mı?"
"Hayır. Hemen buraya geldim."
"O zaman bu senin için önceden hazırlanmış bir tuzak. Bu kesinlikle Miray'ın katili. Önce tuzağı hazırladı sonra da eve geleceğinden emin olmak için seni takip etti."
"Peki ya asansörün bozulması?"
"Biz asansöre biner binmez bozuldu. Bu da demek oluyor ki katil binada şu anda. Binanın başka bir girişi var mı?"
"Bodrum katında binanın arka tarafına doğru açılan bir kapı var fakat sürekli kilitli."
"Sen eve gelirken katil dışarıdaydı. Seninle birlikte eve kadar geldi ve sen ön kapıdan içeri girerken o da arka kapıdan içeri girdi."
Maya, endişeyle kafasını kaşıdı.
"Be... Beni öldürmek istiyor. Katil beni öldürmek istiyor. Beni de öldürecek."
"Sakin ol. Derin nefes al. Kimse senin bir tek saç teline bile zarar veremez."
Maya, duyduğu sesle irkildi. Sesin bir cihazla değiştirildiği çok belliydi.
"Çok duygulandırdınız beni. Ne kadar da güzel bir çift oldunuz böyle. Sizi birlikte gömmekten şeref duyacağım."
"Sen Miray'ın katili misin?"
"Evet Savaş. Ama bu gece sizin de katiliniz olacağım. Doğrusu senin buraya gelmene çok kızdım. Çünkü bu kızın bütün korkularını yalnız yaşamasını istiyordum. Böylesi daha zevkli olurdu. Ama olsun. Ne kadar çok insan o kadar çok korku ve zevk. Acı çektirmekten çok zevk alıyorum. Hahaha..."
Katil konuşmasını korkunç bir kahkahayla sonlandırmıştı. Maya buna dayanamadı.
"Senden korkmuyoruz! Elimizi kolumuzu sallayarak buradan çıkacağız. O zaman bizim kurtuluşumuz senin sonun olacak."
"Şu kısa kıza da bakın bir. Dili ne kadar da uzunmuş. Senin yardım çığlıklarını duymak bana ayrı bir mutluluk verecek."
Hararetli tartışma devam ederken tavandan sızan kan Maya ve Savaş'ın dizine kadar gelmişti.
"Neden bu kadar geri zekâlısın?"
"Bana mı dedin çaylak polis bozuntusu?"
" Şu anda bizimle konuşan senden başka geri zekâlı var mı?"
Katil sinirlendi bir anda.
"Benimle kafa mı buluyorsun?"
" Sende olmayan kafayı nasıl bulabilirim ki? "
Savaş, giderek daha çok kızdırıyordu katili. Bu da Maya'yı oldukça korkuttu. Yavaşça Savaş'a söylendi.
"Savaş, neden kızdırıyorsun onu? Bizi öldürecek."
"Hayır öldürmeyecek. Onu kızdırırsak bizi bırakacak. Çünkü her günümüzü onun korkusuyla yaşayacağımızı düşünecek."
"Emin misin?"
"Güven bana."
Katil konuşmayı yarıda kesti.
"Hey! Neden fısıl fısıl konuşuyorsunuz öyle?"
" Senin ne kadar korkak ve kafatasının ne kadar boş olduğunu konuşuyorduk. Sen de bize katılmak ister misin? Misal, ilk olarak bu beyinsizliğini neye borçlu olduğunu anlatmakla başlayabilirsin," dedi Savaş sırıtarak.
"Ben korkak değilim! Hepinizden de daha akıllıyım."
"Madem korkak değilsin, neden sesini değiştiriyorsun?"
" Güvenliğim için. Ben korkak değilim. Bunu hepinize göstereceğim."
Savaş, kahkaha attı.
" Nasıl, böyle köşe kapmaca oynayarak mı?"
"Aa! Nasıl dalga geçersin sen benimle? Sizi öldürmekten beter edeceğim."
Maya, birden öksürmeye başladı.
"Nefes alamıyorum... Savaş..."
Savaş, ona sımsıkı sarıldı.
"Şşş... Sakin ol."
Maya, kesik kesik konuşuyordu.
" Nefes... Alamıyorum."
" Nefes alıyorsun. Sadece alamadığını düşünüyorsun."
Maya, ayakta durmakta güçlük çekiyordu. Savaş, onun yüzünü ellerinin arasına aldı.
"Bana bak. Maya... Maya bana bak. Derin nefes al."
"Kan kokusu midemi bulandırıyor."
"Yemyeşil bir ormanda taze çiçek kokladığını düşünerek nefes al. Burada olduğunu düşünme."
"Yeşil... Orman... Çiçek... "
Maya, kendinden geçti.
"Maya! Hayır, kendine gelmelisin."
Savaş, onu kucağına alıp yüzünü göğsüne bastırdı ve katile bağırmaya başladı.
"Eğer ona bir şey olursa seni kendi ellerimle öldürürüm. Anlıyor musun beni? Seni öldürürüm."
"Lanet olsun, planım bu değildi. Onun acı çekmesini istiyorum. Hemen ayılt onu."
"Onu ayıltırsam egon doyacak mı?"
" Egom tok benim. Aç değilim ahmak herif. "
" Belli oluyor. Sadece egonu doyurduğun için karakterin aç kalmış."
"Hayatınız benim ellerimde. Buna rağmen bana hakaret ediyorsun. Nasıl bu kadar cesaretli olabiliyorsun aklım almıyor. "
" Senin gibileri benim gibilerini anlayamaz Bay X. "
" Bay X' de kim?"
" X kadar yalnız ve değersizsin. Seni bulup yakana yapışana kadar adın Bay X olacak. Şimdi defol."
Maya, kendine gelmeye başlıyordu.
"İyi misin Maya?"
"Evet, iyiyim merak etme."
"Nasıl hissediyorsun?"
"Sen burada olmasaydın ölecek gibi hissederdim. Ama şu anda mutluyum. "
Maya, ayakta durabilecek duruma gelince Bay X bağırmaya başladı.
"Bu kadar romantik olmak zorunda mısınız? Nefret ediyorum yakınlaşmanızdan. "
"Ya, demek öyle? " dedi Savaş, Maya'ya yaklaşarak. Bay X'in çıldıracağını bile bile Maya'ya sarılıp öptü.
" Hayır! Bırak onu. Öpemezsin Maya'yı. Dokunma ona."
-"Asıl dokunmayı birazdan göreceksin Bay X. Ahh pardon göremeyeceksin."
"Neden?"
"Çünkü şu anda bizimle olan mevcut bütün bağlantını kesiyorum."
Savaş, elindeki telefonun ışığını tavana yaklaştırıp küçük mikrofonları ve Bay X'in onları izlediği böcekleri buldu. Önce böcekleri koparıp karınlarına kadar yükselen kanın içine attı. Böceklerin kanın içinde kaybolmasıyla Bay X'in çığlık atması bir oldu.
"Hayır, olamaz! Savaş, bunun bedelini ağır ödeteceğim."
Biraz kendine gelen Maya, Savaş ile birlikte mikrofonları da söküp attı. Artık Bay X'in çığlıklarını duymuyorlardı.
"Savaş, ben çok yoruldum. Oturmak istiyorum."
"Hayır şimdi olmaz. Şu telefonu tut ve seni kucağıma almama izin ver."
" Hayır. Senin de yorulmanı istemiyorum. "
Savaş, onu dinlemeden kucağına aldı.
" Yorulmam merak etme. Saat kaç? "
" Gecenin üçü. Saatlerdir kimse fark etmedi bizi. Buradan çıkamayacağız."
"Bay X bizi bırakacak. Gördün mü sana dokununca bile çıldırıyor. Burada seninle yalnız kalmamızı istemez asla."
"Aslında seninle yalnız kalmamız iyi oldu."
"Diyorsun. "
Maya, Savaş'ı yanağından öptü.
Savaş, gözlerini kocaman açmış ona bakıyordu. Genç kız utancından kıpkırmızı kesildi. Savaş, bunu telefonun ışığının hafifçe yüzüne vurmasından görebiliyordu.
"Savaş, indir beni."
"Tamam, nasıl istersen."
Birkaç dakika sonra içeri damlayan kan boyun hizlarına kadar ulaşmıştı. Kanda yüzüyorlardı adeta.
" Maya, iyi misin?"
"İyiyim. Ama bu şekilde daha ne kadar devam edecek?"
"Biraz daha dayan. Çıkacağız buradan."
Maya'nın ağzına kan doluyordu.
"Kusmamak için zor tutuyorum kendimi."
"İlk tanıştığımız günü hatırlıyor musun? Sana küçük hanım dediğim için çok bozulmuştun."
Maya, güldü.
"Evet. Ben de sana koca adam demiştim... Yaşadığım bütün mutluluğu sana borçluyum."
"Asıl ben sana borçluyum. Her gün 'ben ne hayır işledim de Allah bu kızı karşıma çıkardı?' Diye düşünüp duruyorum. Seni seviyorum.
- Seni seviyorum.
Birkaç dakika sonra artık ikisi de nefes alamadan tepelerine kadar yükselmiş kanın dibine battılar.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Çığlık
Mystery / ThrillerSen hiç, birileri hıçkırıklarını duymasın diye kolunla ağzını kapatıp kendi çığlığında sağırlaşıp gözyaşında boğuldun mu?