Şarkı: Nickelback - Savin' Me
Arabadan indiğimizde henüz akşam oluyordu. Durduğumuz kafe büyük, kahverengi, koyu mavi, beyaz ve sarının döşendiği biraz hüzünlü bir mekandı. İçeri girdiğimizde yabancı bir kadının ağlamaklı sesli müziği kulaklarımı çınlattı.
"Hep böyle dramatik mekanlarda mı takılırsın?" dediğimde ellerini ceplerinden çıkartıp "Yani," diye yanıtladı. Önden yürüyüp duvar tarafında, en arkada bir masaya geçerek oturduğunda gülümseyerek yanımıza gelen garsona baktım.
Siyah, düz saçları omuzlarında iken, siyaha yakın gözlerinin içi gülüyordu. Çenesindeki gamzesiyle birlikte yanağında yer alan çukur da bslirginleştiğinde esmer tenine sürdüğü pembe allık ile fondötenle adeta parıldıyordu.
Önümüze menüleri koyarak "Ne alırsınız efendim?" dedi kibar bir şekilde sırıtmaya devam ederken. Mutlu olan insanlar bana her zaman yapmacık gelse de, ben de sahte bir gülümseme takınıp menüyü geri uzattım.
"Sütlü kahve," dediğimde Okyanus'a tek kaşımı kaldırarak baktım.
"Acı kahve. Şekersiz," diyerek o da gözlerini gözlerimden ayırmadan menüyü uzattığında "Hemen getiriyorum," diyen kız yanımızdan ayrıldı.
"Her şey için teşekkür ederim," dedim ısınan yanaklarımla bakışlarımı kaçırırken. Altta kısaca baktığımda gözleri yüzümü inceliyordu. Çatık kaşlarıyla "Boşver," dediğinde hayretle kafamı kaldırıp "Ne?" dedim.
"Boşver. Boğulmana ve güvenliğin elinden çekmene izin veremezdim. Başkası olsa belki yapmazdı ama, teşekkür etmekten vazgeç."
Yutkunarak başımı salladığımda elini uzatıp masadaki elimi kavradı. Bu hâlimiz dışarıdan birisi görse sevgili olduğumuz anlamına gelebilirdi.
"Ne yaşadın bilmiyorum. Merak da etmiyorum. Ama olur da konuşmaya ihtiyacın olursa çekinme," dediğinde sözlerindeki samimiyet burnumun sızlamasına sebep oldu.
En son ne zaman duymuştum bu sözleri? Sanırım çocukken. Bana elini her uzatmaya kalkan insandan uzaklaştırmıştım kendimi. Annesinin katili olduğumu bilsinler istememiştim. Benden nefret etsinler, onları kırayım istememiştim.
Ama şimdi gerçek bir arkadaşa ihtiyacım vardı. Kendi arkadaşlarım bile durumumu anlayamazken, bu adamın kalbimi okuyabildiğini hissediyordum.
Yine de her şey için çok erkendi. Önceden karara varıp sonradan üzülmek istemesem de, elimi kendime çekerek "Arkadaş olmak istiyorum," dedim kararlı bir sesle.
"Olabilir," dediğinde elini kendisine çekip bakışlarını kaçırdı. Elini saçlarından geçirdiğinde utangaç halinin komik gelmesi üzerine kıkırdadım.
Bana dik dik bakarken yanaklarının kızarmasıyla "Teşekkür ederim," dedi sadece benim duyabileceğim sessiz bir fısıltıyla. Gülümsediğimde az önceki garson kız yanımıza gelip kahveleri önümüze bıraktı.
"Teşekkür ederiz," dedim samimiyetle. Sırıtmaya devam ederek "Rica ederim efendim. Afiyet olsun," diyerek bizi yalnız bıraktı.
O anda aklıma Eylem geldiğinde dudağımı ısırıp sırtımdaki çantayı çıkarttım. Yanımdaki koltuğa bırakıp ön gözünden telefonumu çıkarttığımda kahvemden bir yudum aldım. Ağzımın yanmasıyla "Ay," diyip telefonu tutan elimi salladığımda yere sırt üstü düşüp ileri fırlaması bir oldu.
"Sakin ol," diyerek kalkıp telefonumu bana getirdiğinde utangaçlığın verdiği sıkıntıyla nefesimi tutup gürültüyle bıraktım. Birkaç kişi dönüp bize bakarken telefonumu çabucak alıp son arananlara girdim. Eylem iki kez aramış, Şimay da dört kez cevapsız çağrı bırakmıştı.
Şarjımın bitmek üzere olduğunu fark ettiğimde Okyanus oturmuş kahvesini içiyordu. Telefonum arama yapamayacak kadar sıkıntıda olduğundan ona şirin olduğunu düşündüğüm çocuksu bir tebessümle baktım.
"Bir şey mi isteyeceksin," diyip çocuk gibi kıkırdadığında başımla onayladım. Telefonumu havaya kaldırıp sallarken "Arama yapmalıyım. Arkadaşlarım birkaç kez aramış. Şarjım bitmek üzere. Senden arayabilir miyim?" dedim.
"Elbette." Cebinden çıkardığı telefonu bana uzattığında minnetle bakıp "Teşekkür ederim," diye fısıldadım. Kaşlarını çattığında ekranı açıp telefonu ona doğru çevirdim. Şifreyi girdiğinde Eylem'in numarasını girip kulağıma götürdüm.
"Alo?" Saniyesinde açılan telefonla bir "Oh," çekip konuşmasına izin vermeden bugün ne olduysa anlattım. Şu anda nerede ve kimle olduğumu da söyledikten sonra "Geliyorum," diyerek telefonu yüzüme kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhu Yaralı Kız (Tamamlandı.)
Ficção Adolescente"Geçmişinle yüzleşemezsen geleceği harcarsın." Onun hikâyesi annesinin katili olarak suçlanmasıyla başladı. Gözlerini açar açmaz zanlı ilan edilen bu bebek, büyüdükçe ona uzatılan her ele içindeki kalbi kırık çocuğun karanlık yüzüyle karşılık verdi...