Şarkı: Mor Ve Ötesi - Cambaz
Güneş ışığı gözlerime aydınlığını yansıtırken kirpiklerimi aralayıp dibimde endişeyle oturan Eylem'e baktım.
"Neredeyim?" derken doğrulmaya çalışıyordum. Başımın ağrısına bedenim eklenirken bağırıp geri yattım. Elimle kafamı ovalarken Eylem elime vurarak alnıma masaj yapmaya başladı.
"Sen dinlen. Ben yaparım," dediğimde içimde uyanan bütün sevgiye rağmen buruk bir tebessüm gönderdim.
"Hastanedeyiz. Kafanı vurdun. Daha doğrusu Şimay seni duvara çarptı." Öfkeli sesi beni de gererken "Ne?" diyip kıpırdanmaya başladım. Onun ellerini tüm gücümle ittirip kalktığımda kolumdaki serumu fark edip bir çırpıda çıkardım.
Olanlar bir bi gözümün önüne gelirken "Onu öldüreceğim," diye bağırdım. Öfkem kolumdaki acıdan, bedenimdeki ağrıdan, başımdaki çekilmez migrenden daha güçlüyken odaya giren hemşire yanıma koşup beni zorla sedyeye oturtturdu.
"Ne yapıyorsunuz siz? Delirdiniz mi? Bu serumum hâli ne? Uslu durun bakayım," diyerek beni azarladığında bir an "Delirdim," demek istedim. Kabullenmek ve yaramazlık yapmaya devam edeceğimi haykırmak istedim. Çocukça olduğunu bilsem de, hastaneden kaçıp gitmek, kendimi karanlık bir yere kilitleyip içimde atan çığlıklarla baş başa olmak istedim.
Tüm bu istediklerimin yerine tek yaptığım dudaklarımı büzmek, dolan gözlerimle "Afedersiniz," demek olmuştu. Hangi ara bu kadar duygusal olduğumu, insanlara gerçek Derin'i ne zaman göstermeye başladığımı bilmiyordum.
Birileri ya da bir şeyler feci şekilde aklımı kurcalıyordu. Kalbim sanki hayat bulmuş gulyabani misali kan içmekten insan sevmeye geçiş yapıyordu.
Ve ben, tanıyamadığım benliğime kavuşacağım, kavuştuğum her saniye biraz daha kanatlanıyordum.
Hemşire kanı temizleyip bant yapıştırdıktan sonra yeniden serum taktığında uzanmıştım. Odadan çıkan hemşirenin sinirli bakışlarına maruz kalmayı bırakışım dudaklarımdan bir "Oh," kelimesinin dökülmesine sebep oldu.
"Bir daha salak gibi davranma. Serum bitmeden çıkmayacağız. Ben erkeklere haber vereyim." Eylem bana kötü kötü bakıp çıktığında erkeklerin kim olabileceğini düşünmeye başladım. Saniyeler sonra Okyanus'la Bora'yı kapıda gördüğümde tahminim doğrulanmıştı.
"Bizi korkuttun Derin sultan." Bora çocuk gibi kıkırdadığında Okyanus da ona katıldı. Gülerken kapattığı yeşil gözlerini görememek beni üzse de kendimi toparlayıp "İyiyim," diye gülümsedim.
"Emin misin?" Okyanus yanıma gelip kalçamın yanına oturduğunda biraz yana kayıp "Doğrulmama yardım eder misin? Oturmak istiyorum," dedim. Kollarımdan tutarak bir çocuğu kaldırır gibi belimi doğrulttuğunda bu kadar yakın olduğumuzdan dolayı oflayıp sırtımı dikleştirdiği yastığa yasladım.
Bana gülümsediğinde utangaç bir tebessümle karşılık verip saçıma dokundum. Kıkırdaması kahkahaya dönüştüğünde oynadığımı yeni fark ettiğim parmağıma dolanmış saça bakıp ağzımı ve gözlerimi kocaman açtım.
Omuzuna yumruğumu geçirdiğimde "Acımadı ki," diyerek daha çok güldüğünde kendimi tutamayıp ben de kahkahaya boğuldum. Bora ayak ucuma otururken gülümsemesini bastırmaya çalışıyordu. Nihayet o da gülmeye başladığında odaya giren hemşire çok yorulmamamı söyleyip onları odadan kovduğunda ağrıyan karnımı tutup el salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhu Yaralı Kız (Tamamlandı.)
Ficção Adolescente"Geçmişinle yüzleşemezsen geleceği harcarsın." Onun hikâyesi annesinin katili olarak suçlanmasıyla başladı. Gözlerini açar açmaz zanlı ilan edilen bu bebek, büyüdükçe ona uzatılan her ele içindeki kalbi kırık çocuğun karanlık yüzüyle karşılık verdi...