Merhaba arkadaşlar. Bu bölüm bir hafta sonrasından itibaren olanları anlatacak. Nasılsınız bu arada? Ben çok iyiyim vallahi. Güzel haftalar dileyerek sizi bölümle baş başa bırakıyorum. Lütfen düşüncelerinizi yorumlarınızla taçlandırın.
İyi okumalar.
Şarkı: Ezhel - Felaket
Medya: Derin
Eylem'le adamların konuşmasından bir hafta geçmiş, kendimi yeni bir ev ararken sokaklarda bulmuştum. Çalıştığım barda işler iyi gitse de, kendime yeni bir yerde çalışma imkanı bulabilmeyi planlıyordum.
Birkaç oyunculuk teklifi almış, onları değerlendirmek üzere dosyaları dolabımın üstüne atmıştım. Kafam şu aralar çok dolu olduğundan kendime zar zor vakit ayırabiliyordum.
Bir hafta öncesinde Okyanus beni bir kafeye götürmüş, numaralarımı almıştık. Şu son birkaç gündür devamlı mesajlaşıyor, telefonlaşıyorduk.
Adamlar Eylem'den - yoksa Alya mı demeliyim? - beş milyon dolar istemişler, o da şu aralar nasıl parayı denkleştireceğini düşünüyordu.
Aramıza giren buzlar kalbimi taşa dönüştürürken yutkunup az önce çıktığım emlakçının elime tutuşturduğu kağıda gözlerimi kısarak baktım. Birkaç ev adresi yazsa da, bu mahallelerin hiçbirini bilmiyordum.
Telefonum çaldığında yerimde sıçrayıp içimi kaplayan heyecanımla elimi cebime attım. Okyanus'un ismini gördüğümde yüzümün ısınıp da dudaklarımdaki minik tebessümün büyümesine engel olamadım.
"Alo?" derken sesim mutsuzluğumu örtecek kadar neşeli çıkmıştı. Sabahın sekiz buçuğu olmasına rağmen yüksek konuşmuş olmam işe giden birkaç kişinin bana kötü kötü bakmasına neden olmuştu.
"Günaydın. Ne yapıyorsun?"
"İyiyim, teşekkür ederim. Dışarıdayım. Ev bakıyorum ama, emlakçının verdiği adresleri bilmiyorum. Sen ne yapıyorsun?"
"Yeni uyandım. Kahvaltı hazırlıyordum. Neredeysen gelip alayım seni. Kahvaltıdan sonra beraber gideriz adreslere." Bir süre düşünüp kararımı bildirmek üzere ağzımı açtığımda devam etti "İstemiyorsan sorun yok."
Bu kadar düşünceli ve kibar oluşu yüreğimin kuş olup uçmasına sebep olurken gülümsedim. Sonrasında bir kıkırtı kaçtı dudaklarımdan. Birkaç dakika sonra o da telefonun diğer ucunda bana eşlik ettiğinde elimle yüzümü serinlettim.
"Atakan mahallesindeyim. Fırının önünde bekleyeceğim. Bir şey istiyor musun?"
"Sıcak poğaça iyi olur," dediğinde başımı sallayıp "Tamam o zaman. Görüşürüz," dedim. O da iyi günler diledikten sonra telefonu kapatıp yüzümdeki aptal sırıtışla cebime sıkıştırdım.
Arkamda emlakçının yanındaki fırına ilerleyip içeri girdim. Kalabalık olduğundan biraz beklemem gerekiyordu. Nihayet sıra bana geldiğinde iki sadece poğaça alıp parasını ödedim. Korna sesi duyduğumda camdan bakıp Okyanus'un arabanın içinden bana el salladığını gördükten sonra koştur koştur yanına gittim.
"Selam," derken camı indirmiş o tatlı gamzelerini belli ederek gülümsüyordu. Ben de gülümseyip arabanın etrafından dolanırken "Merhaba," dedim heyecanla atan kalbimi durdurmak ister gibi.
Bindiğimde onun gibi kemerimi takıp koltuğa iyice yerleştim. Kapıyı kapattığımda kilitleyip kontaktaki anahtarı çevirdi. Yola koyulduğumuzda radyoyu açtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhu Yaralı Kız (Tamamlandı.)
Novela Juvenil"Geçmişinle yüzleşemezsen geleceği harcarsın." Onun hikâyesi annesinin katili olarak suçlanmasıyla başladı. Gözlerini açar açmaz zanlı ilan edilen bu bebek, büyüdükçe ona uzatılan her ele içindeki kalbi kırık çocuğun karanlık yüzüyle karşılık verdi...