12. Bölüm: Kardeş

246 29 0
                                    

Şarkı: Aslı Enver - Deli Kızım Uyan

Merhaba. Nasılsınız? Ben çok iyiyim. Bu bölüm tekrar Derin'in ağzından devam ediyoruz. Bakalım beğenecek misiniz? Düşüncelerinizi yorumla taçlandırırsanız çok mutlu olurum.

İyi okumalar.

Odada oradan oraya koşturan dana gibi dolanırken ellerimi saçlarıma daldırıp çekiştirdim. Dış kapının açılıp kapanma sesi kulağa gürültülü bir müzik gibi gelirken yutkunup bir çığlık attım.

Kendimi felaket hissederken "Off," diyerek bağırdım. Ruhum cayır cayır alev almış iken, bedenim kuru ekmeğe muhtaç kalmış, kalbim ise buz tutmuş suda kapana kısılmıştı.

"Derin konuşabilir miyiz?" Odanın ortasında durup kapıyı arkasından çarpan Eylem'e yutkunarak baktım. Boğazımdaki ağrının gitmesi için dudaklarımı yalayıp tekrar yutkunduğumda ilerleyip yatağıma oturdu.

Elini yanına vurarak "Gel de otur lütfen," dedi. Ses tonu sabırsız ve bir o kadar da gergindi. Yanına oturup ellerimi kucağımda kenetlediğimde bakışlarımı yerdeki bir noktaya diktim.

"Ben her şey için üzgünüm. Dünden beri pek iyi değilim. Bu yüzden sinirliyim. Fazla abarttım. Beni affeder misin kardeşim?"

"Artık kardeş olduğumuzdan emin değilim," dedim mırıldanmaya son verip kafamı kaldırırken. Gözlerine baktığımda kafasını aşağı yukarı salladı.

"Peki." Kalkarak odadan çıktığında ne kadar kırgın olduğumu umursamadan kapıyı kilitledim. Kendimi ebeveyn banyosuna atıp sıcak suyu ılıklaştırdıktan sonra önce kıyafetlerimi sonra da çamaşırlarımı çıkarttım.

Suyun altına girerek bedenimden damla damla akmasını seyredip gözlerimi kapattım. Kafamı kaldırdığımda su yüzümdeydi. Kendi kendime gülümseyip "Bir gün huzuru bulabilecek miyim?" diye fısıldadım duvara doğru.

Yirmi dakika sonra kurulanıp çıktım. Yere attıklarımı sepete koyup sonra yıkama kararı almıştım. Bugün sadece giyinip anı defterimi yazmak istiyordum.

Yine anlatacak çok şey, kelimelere dökecek çok sayfa vardı.

Gri çamaşırlarımı giydikten sonra gri şort ve gri atlet de üzerime geçirip masanın başına oturdum. Defteri açarak elime aldığım kalemi biraz düşündükten sonra ilk satıra değdirip mırıldandım.

"Başlıyorum sırdaşım."

Tanıdığın insanları aslında tanımıyorsan?

Tanımadığın insanları ya tanıyorsun?

Ne gariptir şu insanoğlu?

İçi dışı sorsan bir değil.

Bu dünyaya geldik hepimiz.

Kimimiz imtihan için,

Kimimiz daha yolun başında bekliyoruz.

Huzur istiyorum.

Yalanlar değil.

Mutlu olmak istiyorum.

Acıdan heykeller ve buza dönmüş ruhların kaplandığı duvarlar değil.

Ölmek istiyorum.

Annemin katili olmayı kendime yediremediğimden.

Ve yaşamak istiyorum.

Kendime olmayan saygımı var etmeye çalıştığımdan.

Derin bir nefesi göğüs kafesime hapsettikten sonra kalemi kenara bırakıp kalktım. Kendi kendime "Bugünlük bu kadar yeter," deyip yatağa ilerledim. Komodinin üst çekmecesinden bir kitap alarak yorganın altında bağdaş kurdum.

Ütülenmiş ruhum dağılmaya yüz tutmuş iken, belki okumak kırışıklıklarımı siler süpürürdü. Bunun umuduyla ilk satırı açıp okuduğumda odaya giren Şimay'la kaşlarımı kaldırdım.

"Eylem'le kavga mı ettiniz? Yüzü beş karış asık," dediğinde hesap sorar hâli midemi bulandırırken öfkeyle elimdeki kitabı komodine çarpıp ayağa fırladım.

"Kimsin ki bana hesap soruyorsun? Çık dışarı!" Bağırmamı umursamadan sandalyeyi çekip bacak bacak üstüne attığında "Seni severim bilirsin. Ama bazen her şeyin patronuymuşsun gibi davranıyorsun," dedi kollarını göğsünde bağlarken.

Ukalalığı beynime alarm verirken bedenimde ne kadar damar varsa hepsi gerildi. Ona doğru birkaç adım atıp karşısında durduğumda kendimi tutamayıp kibirli bir bakışla kendini beğenmişliğine karşılık verdim.

Başımı arkaya atıp küstah bir kahkaha savurduğumda yüzü ciddileşti. Sinirli bir hâle büründüğünde tekrar sırıtıp "Kardeşimle aramda olan mesele beni ilgilendirir. Ya kendin çıkarsın ya da saçından tuttuğum gibi kapıya koyarım," dedim.

"Yapamazsın," dese de kalkıp omuzlarımdan beni ittirdiğinde saçına yapıştım. Kolunu dirseğime geçirdiğinde iki büklüm olup acıyla inlerken Eylem koşarak odaya girdi. Bir ona bir bana bakarken gözlerindeki korkuyu gördüm.

"Buraya geliyorlar," dediğinde dikelip Şimay'la birbirimize anlamaz gözlerle bakıp aynı anda ona baktık.

"Ne?" dediğimizde kapı gürültüyle vuruldu. Bir an sonra dış kapının kırılma sesi gelirken korkuyla gözlerimi açıp yutkundum. Eylem içeri girerek kapıyı kilitleyip pencereye koştuğunda olan parmaklıklar ağzından "Lanet olsun," kelimelerinin dökülmesine sebep oldu.

Ruhu Yaralı Kız (Tamamlandı.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin