Bırakma Kendini

29 1 0
                                    


Fatih duyduklarına inanamıyordu Ayfer Hanımı kaybettik diyordu doktor ancak Fatih yine de durumunu sormaya devam ediyordu.Kabullenemiyordu.Hülya ve  Sude Fatih'e "Fatih lütfen sakin ol sakin ol..."diyip onu bir yandan teselli ediyor öte yandan gözyaşlarını tutamıyorlardı.

Ayfer Hanım daha fazla direnememiş kanına  karışan iltihap tüm vücudunu ele geçirmişti.

Namık Bey,Afife Hanım ,Ayla Hanım hepsi hastanede yoğun bakımın önünde Fatih'e  teselli veriyorlardı ancak hiçbir teselli işe yaramıyordu hiçbir teselli bir annenin acısını,boşluğunu doldurmaya yetmiyordu.Bir kolundan Hülya diğer kolundan Sude,Fatih'i sandalyeye oturttular.Namık Bey su alıp geldi.Fatih şokta gibi boş gözlerle etrafına bakıyordu.Hayatındaki tek dikili ağacı olan annesini kaybetmişti, içinde kocaman bir boşluk hissi vardı.

Hülya "Fatih...Fatih sıkma kendini."diyor ellini tutuyor ona destek oluyordu.

Ayfer Hanımın cesedini morga indirmişlerdi.Cenaze işlemleri hastane çıkışları ile Namık Bey ilgileniyordu.Sude, Mehmet'i olanlardan haberdar ve durumunu kontrol etmek için yanına gitti.Hülya ve Fatih ise morga indiler ve morg önünde bekliyorlardı.

Fatih'in kimsesi yoktu cenaze işlemleri için her şeyi Namık Bey ayarlanmıştı.Kara haber erken duyulmuş kalabalık bir gürültü hastanenin önünde toplanmıştı.Tanınmış saygın bir ailenin evladıydı ancak hiç kimse gerçek dost değildi Ayfer Hanımın cenazesi yarın öğle namazına mütakiben satın aldıkları aile mezarlığına defnedilecekti.Namık Bey de bu süreçte Fatih'in en büyük destekçisiydi.

Basın,medyadan herkes oradaydı.Ve Fatih  tüm bunlardan yorulmuştu.Bir de çıkıp bu insanlara acısını anlatacaktı.Sahte sahte başın sağ olsunlar ah ahları vah vahları dinleyecekti.Hastanenin önü muhbirlerle dolup taşmıştı haberi alan hastaneye akın etmişti.Bunca insan daha önceden nerdeydi?Onca zaman hastanede kalmışlardı ancak kimse gelmemişti.

Fatih "Dayanamıyorum bunlarla ilgilenmek istemiyorum."Fatih'in telefonları susmuyor art arda birileri arıyor başsağlığı diliyor ya da cenaze namazının ne zaman kılınacağını soruyorlardı.Fatih telefonunu Hülya'ya verdi.

"Sen konuşur musun? Benim artık kimseyi duymaya tahammülüm yok."dedi

Hülya telefonu bir anda elinde buldu gelen tüm telefonları açıp baş sağlılığı temennilerini kabul ediyordu.Fatih'in durumunun iyi olmadığını kendisinin konuşamayacağını onun yerine telefonlara baktığını söylüyordu.Basın olayların nasıl yaşandığını merak ediyor bir açıklama bekliyordu.Hülya bu duruma da el attı bir basın bülteni hazırladı ve sunması için Fatih gösterdi.Fatih onayladıktan sonra basın mensuplarına dağıtıldı.

Bu süreçte Sude'den çok Fatih'in yanında Hülya vardı.Sude arada uğruyor destek oluyordu ancak tüm ayrıntılarla Hülya ilgileniyordu.Sude  Mehmet'le ilgileniyordu.Ayla Hanım'ın bebeği hasta olduğu için hastaneye çok gelemiyor onun yerine de Sude  Mehmet'le ilgileniyordu.

Ertesi gün herkes siyah elbiselerini giyip gözlüklerini takıp cenazeye gelmişti.Basında oradaydı.Bir iki kare gözyaşı yakalamak için adeta bir birlerini eziyorlardı.Fatih Hülya'ya dönerek "Görüyorsun değil mi ne çok sevenimiz var.Hepsi kuru kalabalık hepsi bir iki göz yaşının peşinde kimse gerçek değil."

Hülya "Evet evet o zaman sen de görmek istediklerini onlara verme dimdik dur."dedi

Fatih gözlüklerin arkasından Hülya'ya baktı."Doğru söylüyorsun haklısın."dedi ve öyle de yaptı.

Cenaze namazı kılındı ve defin işlemleri bitti.
En zor şey de sevdiğin insanı soğuk toprağa bırakıp gitmekti.Ama eninde sonunda oradan ayrılacaklardı hava kararmış güneş batmış herkes birer kişişer ayrılmıştı.Artık hava iyice karamaya başlamıştı.Nerdeyse akşam ezanıda okunacaktı.Namık ve Afife Hanımlarda baya beklemiş ikindiden sonra onlar da Sude ile birlikte eve geçmişlerdi.

 Adı Konmamış Aşk(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin