Muhteşem

193 5 0
                                    

Kendini bir anda çiçekçi de bulmuştu.Üzerinde ona ait olmayan uzun beyaz kadifemsi bir ipek elbise vardı.Saçları bukle bukle omuzlarımın üzerinden her iki yana dağılmış adete bir kuğu gibi zarif ve narindi kendini  daha önce hiç bu kadar iyi hissettiğini hatırlamıyordu.

Hülya dışarda bekliyor  Hülya'nın içeri girmek istemiyor gibi bir hali vardı.Eliyle ona içeri girmesi için işaret ediyordu. Kapıyı araladı içerisi hafif karanlıktı ürkek bir şekilde ilerliyordu.Etrafta keskin bir mum kokusu vardı sanki.Bir kaç adım attığında yerdeki güllerin ayaklarına değdiğini hissetti güllerin soğuk ancak kadifemsi bir yumuşaklığı vardı.O ana kadar ayaklarının  çıplak olduğunu fark etmemişti.Gözünü alan bir çok mum yanıyordu etrafta.Bir yandan olanlara anlam vermeye çalışıyordu öte yandan mumları takip ediyordu.

Karşıda bir adam beliri verdi. Arkası ona dönük bir şekilde camdan dışarı bakıyordu ."Kim var orda !" diye seslendi.Etraf karanlıktı adam hızlı adımlarla ona  doğru yöneldi."Kim var orda!"diye tekrar seslendi ama  yine yanıt vermiyordu.Bir iki adım geriye doğru uzaklaştı...

O gizemli adam neyseki Mehmet'di .Ne oluyordu burda bu mumlar da neyin nesiydi olan biteni anlamaya çalışıyordu.Hülya hangi ara Mehmet 'e onu sevdiğini söylemişti ki ...

Mehmet ona "Bende seni ilk gördüğüm andan beri seviyorum Sude." dedi Ve sıkıca ona sarıldı.O an dünya durmuştu adeta onun için .

Duyduklarına inanamıyordu. "O da beni seviyormuş.Kendimi bir kuş kadar hafif hissediyordum.Onca gündür boşuna bir kelime edebilmek için uğramışım.O da beni seviyormuş."

Mehmet ise hala ona sarılmaya devam ediyordu.O kadar sıkı sarılıyordu ki artık canı yanmaya başlamıştı.Mehmet! diye seslendi ancak daha fazla sarılmaya başlamıştı.Nefesi kesilecek gibi olmuştu. " Bırak !Mehmet bırakır mısın" dedi ama nafile o ısrarla daha fazla sarılıyordu.Hafifçe kulağına yanaştı nesefini enseninde hissediyordu. Boynuna bir buse kondurdu. Soğuk ve ıslak.Refleksle onu geriye doğru hızlı bir şekilde kendinden uzaklaştırdığın da karşısında  pis pis kahkahalar atan Caner ona bakıyordu.

Sude derin bir nefes alarak uyandı.Kan ter için de kalmışdı.Nefes almakta biran zorlandı.Caner artık Sude'yi rüyalarında da bırakmıyordu.Güzel romantik başlayan bir rüya kabusla sona etmişti. Sude hala rüyanın etkisindeydi.Biran önce kalkıp lavaboya elini yüzü yıkamaya gitti.Yüzüne defalarca su çarpıp kendine gelmeye çalıştı.Aynada kendine baktı ve boynunu Caner'in öpücüğünden arındırmak için defalarca eliyle boynunu yıkamaya başladı.Rüyası o kadar gerçekti ki sanki öptüğü yer hala ıslaktı.Havluyla kurulayıp odasına geçti.

Telefonu çalıyordu.Arayan Hülya'ydı.Soğuk ve isteksizce .

"Alo"

"Ne bu ses tonun hala uyanamadın mı?Bu gün işimiz var biliyomusun çabuk bana gel."

"Hülya bugün çiçekciye gitmesek olmaz mı?"

"Hayırdır neyin var bugün.Şuan senin heyecandan yerinde duramamam lazımdı.Sense çiçekciye gitmesek olmaz mı diyosun korkutma beni?"

Sude gördüğü rüyayı Hülya'ya anlattı.Sesin de hala korku ve endişenin izleri vardı.Bu durumda nasıl oraya gidebilirdi ki .Hülya;

"Saçmalama Sude bir rüya yüzünden planımızdan mı vazgeçelim.Hem çiçekciye gitmeyeceğiz ki ."

"Ama dün sen çiçekçi üzerinden plana devam edeceğimizi söylemiştin."

"Evet ama çiçekciye gideceğiz demedim.Hem sen onu bunu bırak hemen hazırlan saat bir de mutlaka ben de ol ."

"Hmmm tamam ."

"Sude saat önemli tamam mı tam bir de burda ol.Bir de mümkünse geçen birlikte aldığığımız mavi çiçekli elbiseni giy olur mu?"

 Adı Konmamış Aşk(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin