Ne tuhaftı! bir kaşık suda doğacağı insan için şimdi kahvaltı hazırlıyordu.Hayat işte kim derdi ki Canar ile artık anlaşa bileceklerini ama öyle olmuştu.Yaptıkları antlaşmaya göre öyle davranması gerekiyordu.Babası Namık Bey, Caner'i kahvaltıya davet etmişti.Sude mutfaktan masaya peynir zaytin vb.getirip masaya koyup bir yandan da yaptıkları barış anlaşmasını düşünüyordu.Acaba doğru mu yapmıştı ona güvenmekle bilmiyordu ama zaman gösterecekti.Çalan kapıyı Serkan açtı "Ooo Caner abi hoşgeldin buyur" deyip içeri davet etmişti.Tipik Serkan işte hangi insanı sevmesi gerektigini bilmiyordu.
Herkes masada yerini aldı.Caner, Sude ile göz göze dahi gelmedi kahvaltı boyunca oysa en ufak bir boşlukta kendisini bir köşeye kıstırıp onu ne kadar sevdiğinden bahsederdi.Bu tavırları hiç normal gelmiyordu Sude bu durumu fırtına öncesi sessizlik olarak yorumluyordu.
Kahvaltıdan sonra Namık Bey, Serkan ve Caner birlikte çıktılar.Afife Hanım masayı toplamakla meşgulken Osman Dede tekli sallanan koltuğunda yerini çoktan almıştı.Sude ayakkabılarını alıp çıktı.
Gelende yaşadığı pazartesi sendromunu bugün yaşamıyordu.Mehmet'i özlemişti anlaşılan biran evvel dükkanda olmak istiyordu.
Dükkanın önüne geldiğinde dükkanın çoktan açılmış olduğunu dışarıya konması gereken malzemelerin dışarıya çıkarılmış olduğunu gördü.Sude "Geç kaldım gördün mu Ayla abla benden önce gelmiş anlaşılan" dedi
Dükkana girdiğinde kimse yoktu.Çantasını ve şalını masanın arkasında ki dolaba koydu.Ve "Ayla abla arka bahçede misin?" diye seslendi.
Bir süre sonra Mehmet içerden çıktı.
"Benim Sude ablam gelmedi."
"Hayırdır bugün işe gitmiyormusun?"
"Gidiyorum seradan mal geldi seni arayıp rahatsız etmek istemedim.Papatya kalmamıştı onları içeri koydum sen şu vazolara yerleştirirsin."
"Teşekkür ederim ya keşke arasaydın tek başına zorlanmışsındır."
"Aa...yok sorun değil neyse ben çıkıyorum görüşürüz sana kolay gelsin "
" Sağol sana da ."
Ah canım ya beni yormak istememiş deyip içerden bir kasa papatyayı dükkandaki vazolara yerleştirmeye koyuldu.Bu esnada dükkana uzun boylu esmer aynalı gözlükleri olan o plaza patronu görünümlü adamlara benzeyen biri girdi.
"Kolay gelsin hanım efendi ."
"Teşekkür ederim buyrun ."
"Bir demet papatya istiyorum."
"Tabi hemen hazırlıyorum."
Sude bir demet papatyayı hazırlamaya koyuldu.Adam ise etrafına bakıp
"Çok şirin bir işletmemiz var."
"Teşekkür ederiz..."
"Yeni mi açtınız bir iki yıl öncesinde yoktu sanki."
"Yani sayılır tam olarak ne zaman açıldı bilmiyorum bende çalışanım."
"Ayla Hanım başka biri yani ."
"Evet ."
Sude çiçeği hazırlayıp adama uzattı.Adam "Pardon bir tane de kırmızı gül ortasına ekler misiniz?"
"Tabi...Buyrun "
Adam parayı uzatıp "Üstü kalsın" deyip çıkmıştı.Sude bu esrarengiz adamı merak etmeye başlamıştı.Adamın peşinden dışarı çıkıp dışardaki çiçeklerle ilgileniyormuş gibi yapıyordu.Öte yandan adamı izliyordu.Ceketinin önündeki düğmeyi açıp lüks bir arabaya binip çiçekleri yan koltuğa koydu Sude'ye bakarak sağ eliyle selamlayıp gitmişti.Kimdi açıkçası merak ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adı Konmamış Aşk(Tamamlandı)
أدب نسائيAdı konmamış bir aşk hikayesi rastlantılar mı yoksa kader mi? Yıllar sonra yine iki insanı bir araya getiren platonik aşktan gerçek aşka uzanan sıcak bir hikaye .Beğenmeyi unutma 🤗