Merhabalarr
Bölüme başlamadan önce bir şey söylemek istiyorum
Burada enn az 50 kişi var, anlaması zor değil. Oyu da geçtim, yorum yapan sadece 1-2 kişi... yorum istiyorum sizlerden 🥺 nasıl gittiğimizi bilelim istiyorumaYRICAA 4K OLMAK ÜZEREYİZ, BÜYÜYORUZZ UWU 💕✨
İyi okumalar ♡
╹'Daiki Cafe'nin karşısındaki ev'
'1'de burada ol'Saat öğleyi geçeli çok olmuştu aslında, güneş batmıştı ama ben mesajını yeni görüyordum. Muhtemelen beni hâlâ bekliyordu ama o an gidebilmeme imkan yoktu. Borçlandığım kişilere uğramayı yeni bitirmiştim. Hepsi hallolmuştu. Gerçi bir anda tüm borçlarımı kapatınca biri daha fazlasını istemeye kalkışmıştı ama...neyse. Konuşulan fiyat son fiyattı, fazlasını ödememiştim, ödemeyecektim.
Her yere arabayla gitmeme rağmen ayaklarıma kara sular inmişti. Çok yorgundum. Hoseok'u özlediğimi bile söyleyebilirdim. Üstelik daha eve uğrayamamıştım. Artık eve gitmek, paltomla gizlediğim kanlı gömleğimi çıkartmak istiyordum. Ellerimi yıkamak, üstümdeki günahı temizlemek istiyordum.
Bu durumda nasıl Soyeon'la buluşabilirdim ki zaten? İmkanı yoktu. Yeterince zor bir gündü zaten, onunla konuşmaya gücüm yoktu.
Kafamı direksiyondan kaldırdım. Ön camdan çiselemeye başlayan yağmuru birkaç dakika izledim. Arabayı park ettiğimde hava aydınlıktı. Artık ne kadar dalıp gittiysem kafamı direksiyondan kaldırdığımda akşam olmuş, hava zifiri karanlığa bulanmıştı.
Çok yorgundum, uzun bir uykuya ihtiyacım vardı aslında ama bir o kadar da gitmek istemiyordum o eve. Hâlâ idrak etmekte zorlandığım şeylerin Hoseok'un yüzünden başıma geldiğini bile bile suratına bakmak...Bir yanım diyordu ki "Kapıyı ardından çarp çık, defol git buralardan. Uzaklara, çok uzaklara...Kimse bulamasın seni.". Diğer yanımsa ne ailemi ne de Hoseok'u bırakmak istiyordu. Her şeye rağmen kalmak, her şeye katlanmak...Kalmayı tercih ediyordum. Alt üst olan hayatımın altının üstünden daha iyi olduğunu görebilmek için katlanıyordum. Belki de o günler çok da uzak değildi.Gülümsedim. Arabadan inip kilitledikten sonra acele etmeden sokağın başına yürümeye başladım. Bu fikir yorgunluğumu alıp götürmüştü sanki. Hafiflemiştim. Adımlarım daha keyifliydi, eve gitmek yine işkence gibiydi gözümde ama katlanabilirdim. Üstesinden geleceğimden emindim. Onu affedebilirdim.
Eve bir an önce gitmek için hızlanan adımlarımı köşeyi döner dönmez yavaşlatmak zorunda kaldım çünkü tedirgin edici bir manzarayla karşılaşmıştım. Siyah bir -anladığım kadarıyla- Mercedes Uber, aşağıda bekleyen iki-üç iri yarı adam. Bir an hepsinin bakışları beni bulunca rahatsızlık duydum, kaçmak istedim ancak borçlarımı henüz halletmişken benim için gelmiş olabileceklerini düşünmek istemedim. Artık benim için gelmelerini gerektirecek bir sebep yoktu. Bu yüzden birkaç adımımı apartmana doğru attım. Fakat gerilemek zorunda kaldım çünkü tahminimin aksine, benim için gelmişlerdi. Sebebini bilmiyordum, hepsi üzerime hareketlenmişti.
Kaçmaya çalıştım, bana hareketlendiklerinden emin olduktan sonra koşmak için gücümü topladım. Bir işe yaramadı tabii, az önce döndüğüm köşeden birkaç adam daha çıktı. Gittikçe daralan bir çemberin ortasına alınmıştım, sıkışmıştım. Yine de pes etmeyip hızla sıvışmaya kalkışsam da bir kol çabucak boğazıma dolanıp çığlık atmama fırsat bırakmadan ağzımı bir bezle kapattı. Zihnim çırpınışlarımın da etkisiyle hızla kararıyordu. Bana ne yapacaklarını bilmediğimden korkuyor, bayılmamak için direniyordum ama bir faydası dokunmuyordu.
Karanlık beni en derinlerine kadar çekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OMERTA ╹ vmin
FanfictionBu deli dünyada tek başınasın, herkese ve her şeye rağmen hayattasın. •Mafia!Park Jimin