19♰ play with fire

1.2K 71 294
                                    

Merhabaa, gecikme ve varsa da yanlışlar için üzgünüm 🥺

Yorum yapmayı unutmayınn, iyi okumalar herkese


Gözlerimi açtım. Açabildim.

Jimin'in çarşaflardan yayılan kokusu ciğerlerimi dolduruyordu. Onu içime, en ücra köşeme dek çekiyordum. Bir önceki gece yaşananlardan sonra böyle ufak tefek şeyler bile büyük bir mucizeymiş gibi geliyordu.

Ta en başında bu günün geleceğini bildiğimden kıvranıp durmuştum. Her şeyin son bulacağını, en azından birimizin öleceğini bile bile sancılar içinde yaşamaya devam etmiştim ama beklediğim gibi olmamıştı. Yalnızca birkaç dakikalığına gerçekten öleceğimi düşündürtse de Jimin ikimizi de kurtarmıştı. Yaşıyorduk. Hâlâ birlikteydik. En önemlisi, onu asla bile isteye yaralamadığımı biliyordu. Onu, ailemle onun arasında bir tercih yapamayacak kadar çok sevdiğimi, ondan en nefret ettiğim anlarda bile onu öldürmek adına hiçbir teşebbüste bulunmadığımı...Beni affetmesine olanak sağlayacak her şeyi biliyordu.

Affedilmekten ne kadar mutlu olduğum hakkında bir fikrim yoktu. Yalnızca beni tam anlamıyla mutlu etmediğini biliyordum çünkü ne olursa olsun, bir noktada onun karşısında bulunmuş olmak yüreğimi sızlatıyordu. Vicdan azabı çekiyordum, bu zamana dek hiçbir şey bilmediğini varsaydığım için çok utanıyordum. Boğazımda yumru halinde duran tüm bu hisler göğsümün ortasındaki bir kazanda karışmış da ortaya çok daha feci bir duygu çıkmış, bu duygudan yükselen duman da yavaş yavaş içime yayılmaya başlamış gibiydi. Tüm vücudum bu tuhaf duygunun yakıcı etkisiyle yatakta büzülüyordu.

Evdeki tuhaf, kıyamet sonrası sessizlikse içimi yavaş yavaş ele geçiren bu kötü hisleri daha da harlıyordu. Yalnızdım. Ne bir ayak sesi ne de başka bir şey duyuluyordu. Koskoca evde bir başıma bırakılmıştım. Oysa gece yaşananlardan sonra yanımda onunla uyanmayı umuyordum çünkü yalnız kalmaktan korkar olmuştum. Jimin'in kanatları çevremde olmadığında çok savunmasız hissediyordum. Gelebilecek tüm saldırılara karşı açık kalıyordum.

En azından ben uyandıktan sonra gidemez miydi?

Dağınık yattığımı bildiğimden üzerimi Jimin'in örttüğü anlaşılıyordu. Örtüyü sıyırdım. Ayakta zar zor durduğumdan gece temizlenmeme yardım etmişti, giydiğim bornoz hâlâ üzerimdeydi. Bu yüzden örtüyü üzerimden attığımda içim ürperdi, üşüdüm. Yine de gece dışarıda yediğim aralık ayazı tenimden silinmediği için bu ürperti pek de umrumda olmadı. O ayazın yanında bu, hiçbir şeydi.

Gözüme komodindeki varlığını unuttuğum telefonuma ve üzerindeki mavi yapışkan kağıda ilişti. Düzgün el yazısıyla  "Halletmem gerekenler var." yazmıştı. "Birkaç saate dönerim, endişelenme. Seni seviyorum." . Bu sefer not bırakıp gitmeyi akıl edebildiğine sevinsem de o endişelenmememi söylemesine rağmen bir yanımı kurtlar yemeye başlamıştı bile. Nereye gittiğini, ne yaptığını merak ediyordum. Gece olanlardan sonra öfkesinin dinmediğini bildiğimden tek başına bir şeyler yapmaya kalkışmasından korkuyordum. Bu yüzden her şeyin yolunda olduğundan emin olmak için onu aradım. Meşgule attı ve sonrası, tahmin edilebileceği gibi. Aramalarımın hiçbiri bir daha çalmadı.

Hâlâ titreyen bacaklarımla zar zor ayağa kalktım. Evdeki sessizliğin doğru olup olmadığını, gerçekten yapayalnız olduğumu kontrol etmek için odalarda göz gezdirdim. Belki bir umut Valerie ya da Antonio dönmüştür diye açıyordum odaların kapılarını. Jungkook'un odası, Valerie'nin odası, Antonio'nun, Lorenzo'nun...Bomboştu. Mutfak, çalışma odası, toplantı odası...Korkak adımlarımın pervazından geçtiği bar dahi kimsesiz kalmıştı. Bardan bahçeye açılan sürgülü cam kapıya götürdü beni adımlarım. Kaç saattir uyuduğumu bilmiyordum ancak epey uyumuş olmalıydım ki hava kararmaya başlamıştı. Camlarda sabah yağan yağmurdan kalan su damlacıkları duruyordu. Tekrar yağmur yağacakmış gibi hava boz bulanık, sıkıntılıydı. Gözlerim gökyüzünden hâlâ orada bekleyen açık çukura değdi sonra. Havadaki sıkıntı birden içime sıçrayıp yayıldı, göğüs kafesimi iki duvar arasında sıkıştırdı. Bir önceki geceyi, ondan öncesinde başıma gelenleri düşünmek hepsini teker teker tekrar yaşıyormuşum gibi bir dehşete düşürmüştü beni.

OMERTA ╹ vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin