16♱ gunshot

1K 80 258
                                    

Merhabaa, HOŞ GELDİNİZ HEPİNİZ
Umarım çook iyisinizdir

Lütfen yorum yapmaktan ve oy vermekten çekinmeyin. Finali ve sonrasını sizinle görmeyi gerçekten istiyorum

Medyada da KARD gunshot promosu yapayım MELMDLAMDLD DİNLEYİN DİNLETTİRİN ÇOCUKLARIMI

İyi okumalarr

Rüya gibi hissettiriyordu. Bana dokunuşu, bakışı, beni öpüşü, ufak detaylara beni ne kadar önemsediğini saklayışı...Zaten başından beri istediğim de buydu. İlgisi, şefkati ve kendisi. İşte şimdi hepsi benimdi. İş dışındaki vaktinin hepsini bana ayırıyordu. Ne Jungkook'a ne de bir başkasına, yalnızca bana. Tam da istediğim gibi tek odağı bendim.

Son birkaç gündür en beklenmedik anda dudaklarımı öpüşünden, elimi tutuşundan ya da geceleri geç geldiğinde bile yanıma kıvrılıp sabahında yine yanımda uyanışından asla şikayetçi olmasam da kabul etmeliydim ki bunlar, karşımdakinin gerçek Park Jimin olduğundan şüphe etmeme neden olacak davranışlardı. En yakın olduğumuz zamanlarda -her ne kadar sonrasında bir patlamanın ortasında kalsak da- bile karşımdaki adam beni şaşırtmaya yetmişken şimdi o zamanlardan da romantik bir Park Jimin'le karşılaşmak...Birden ne olmuştu, ne değişmişti de duygularını bu denli bana açmaya başlamıştı bilmiyordum. Belki de gerçekten Hoseok'a döneceğimden korkuyordu.

Gitmemi istemiyordu. Hem de hiç. Ne pahasına olursa olsun. Ben de artık gitmeye pek niyetli değildim ama yine de bu fikri zihnimde tamamen öldürmüş de değildim. Gitmek, kaçmak hâlâ bir seçenekti çünkü vakit daralıyordu. Ayın yirmi dördüne dek Jimin'in son nefesini vermiş olması gerekiyordu.

Üstesinden nasıl geleceğimi bilmediğimden güzel geçen bu son birkaç günüm de zehir oluyor, bedenim Jimin'le olsa da zihnim sürekli başka bir yere gidiyordu. Vakit daraldıkça tutuşuyordum. Yeni fikirler üretmeye çalışıyordum ama Kang Daniel'in Jimin'i bile bu kadar sıkıştırdığını düşününce bana yapabileceklerini aklım dahi almıyordu. Yani kapana kısılan tek kişi Park Jimin değil, bendim de aynı zamanda.

Bu işten kaçmanın bir yolu yoktu, en azından tek başıma. Belki de birlikte kaçmalıydık, buradan birlikte uzaklaşmalıydık, emin değildim.

Bir önceki geceden beri kafamda dönüp duran tek şey işte buydu: birlikte kaçma düşüncesi. Delirecek, nihayetinde kafama sıkıp tüm sorunları bir kurşunla halledebilecek kadar yüksek bir uçurumun kenarındaydım. Jimin'i ikna edip ikimizi de buradan götüremezsem kesinlikle o uçurumdan aşağı düşecektim. Onu öldürmeye teşebbüs etmektense bu, en iyisi olurdu.

Uyanır uyanmaz yine aynı düşüncelerde öyle derine batmıştım ki içerideki banyodan gelen su sesinin kesildiğini bile Jimin'in banyodan çıkışıyla fark edebilmiştim. Kapı açıldığında irkilerek kendime gelmiş, kafamdaki düşünceleri suratımdan okumasından korkarak sahte bir gülümseme yerleştirmiştim dudaklarıma. Bu gülümsemenin ne kadar sahte olduğunu bildiğinden adım kadar emin olsam da bozuntuya vermeden yatağa oturdu, dudaklarıma uzanıp ufak bir öpücük kondurdu.

"Günaydın. Erken uyanmışsın."

"Sen daha erken uyanmışsın. Yokluğunu hissettim de uyandım."

Gülerek yanımdan kalkıp dolabının önüne geçtiğinde "Gören de bensiz uyuyamadığını sanacak Taehyung." dedi alayla. Onunla daha iyi uyuduğumu bilmiyordu.

"Sanırım bundan sonra gerçekten sensiz uyuyamayacağım. Alıştırdın."

"Her gece yanında olamayabilirim, biliyorsun. Sen yine de çok alışma."

OMERTA ╹ vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin