Merhabalar...
Elimde olmayan nedenlerden dolayı arayı biraz açtım ama elimden geldiğince uzun yazıp telafi etmeye çalıştım.
Çok fazla uzatmadan bölüme geçiyorum. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. İyi okumalar:)
...&&&&&&...
BÖLÜM 16
Destan abimin vurulmasının üzerinden bir haftadan daha fazla bir zaman geçmişti. İlk iki gün doktorlar onu ilaçla uyutmuşlardı. O iki gün hepimiz için kabus gibiydi. Yanına girip çıkan her doktora her hemşireye korkuyla bakıyor ve dudaklarının arasından kötü bir sözcük çıkmasın diye dua ediyorduk. Yanına girmemize izin vermemişlerdi ama uzaktan görebilmiştik onu.
Hiç hareket etmeden öylece o yatakta yatan adam Destan abime hiç benzemiyordu. Onu hiçbir zaman bu kadar yorgun bu kadar çaresiz görmemiştim ben. O çocukluğumun en büyük kahramanı, beni hep koruyup kollayan abimdi. Sevgiyle bakan gözlerini hiç bu kadar uzun süre saklamamıştı bizden. O yakışıklı yüzü çaresiz bir bilinmeze tutsak olmamıştı şimdiye kadar.
Şimdiyse etrafındaki makinelerin bedenine uzanan parçalarına muhtaç, ölümün o soğuk ve beyaz yüzüne boyun eğmemek için savaşıyordu. En kötüsü de bir kez olsun gözünü açması için her şeyi yapmayı göze alıp hiçbir şey yapamamaktı. O orada ölümün kıyılarında savaşırken belki de on adım uzakta olup ona eline uzatamamaktı çaresizlik.
Çok şükür ki o kabus gibi geçen iki gün boyunca korktuğumuz olmamış, durumu daha kötüye gitmemişti. İkinci günün sonunda doktorlar onu uyutmak için verdikleri ilacı kesmişlerdi ve artık her şey abime bağlıydı. O kendisini ne zaman güçlü hissederse, gözlerini açmak için ne zaman hazır olursa o zaman uyanacaktı.
Bugün tam on iki gün olmuştu. Hastanenin koridorunda çaresizlik içinde beklediğimiz koskoca on iki gün. Ara ara eve gidip üzerimizi değiştiriyor, birkaç saat dinleniyor ve hastaneye geri dönüyorduk. Çağan amca gündüzleri gitmek zorunda kalsa da akşamüzeri hastaneye geliyordu. Bahar teyze de dersleri olmadığı her an yanımıza geliyordu. Öykü abla ise beni gerçekten korkutuyordu. Hepimizin onun sessizliğinden korktuğumuzu biliyordum aslında. Onu hastaneden çıkaramayacağımızı anladığımızda onun için de hastanede bir oda ayarlamıştık.
O gün, hastane bahçesinde Destan abimin telefonuna gelen mesajdan sonra Bahar teyze beni içeriye götürmüş ve gelen mesajı Çağan amcaya göstermişti. O an gözlerinde gördüğüm öfke Doruk'un mesajından daha çok korkutmuştu beni. O günden sonra Bulut neredeyse beni hiç yalnız bırakmamış her anımda yanımda olmaya özen göstermeye başlamıştı. Destan abim bize yardım edecek olan birinden söz etmişti daha önce ve o mesajdan sonra Çağan amcanın o kişiyle görüştüğünü biliyordum. Şimdilik bir ses çıkmasa da Doruk'un daha fazla sessiz kalacağını düşünmüyordum.
''Yağmur'um?'' Bulut'un sesini duyduğumda bakışlarımı ona çevirdim. Meraklı ve endişeli bakan gözleri yüzümde gezindi bir an için ve bakışları benimkileri buldu. Yavaşça gülümsedim ve başımı omzuna yasladım.
''Düşünüyordum.'' Dedim kısık çıkan sesimle. Yoğun bakımın önündeki koltuklarda oturmuştuk. Doktorlar Destan abimin yanına girmişlerdi ve on dakikadan fazla süredir içerideydiler.
''Ne düşünüyordun?'' Yumuşacık çıkan sesini duyduğumda başımı biraz kaldırdım ve yüzüne baktım.
''Destan abimi, bundan sonra olacakları, bir sürü şeyi...'' dedim ve başımı tekrar omzuna yasladım. Kollarını bana sardığında kendimi tamamlanmış hissettim. ''Doruk'un o mesajı attıktan sonra çok fazla sessiz kalacağına inanmıyorum Bulut.'' Dedim korkum dudaklarımın arasından fısıltıyla çıktığında. Beni saran kolları gergince kasıldığında başımı yavaşça kaldırdım ve gözlerine baktım. Gözlerinin mavisi öfkesiyle koyulaştı. Bakışlarımız buluştuğunda derin bir nefes aldı ve alnıma uzun bir öpücük bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHUMA DOKUN (TAMAMLANDI)
General FictionGözlerim pencereye kaydığında bakışlarım çok uzaklara daldı. Gözlerimin önüne gelen bir çift yeşil göz ruhumu ateşe attı, kalbimi tekletti. Yaşadığımız her şeyin bir nedeni vardı mutlaka ama gözlerinde gördüğüm aşk nasıl bu kadar sahte olabilirdi? R...