Merhabalar... Bölüm çok gecikti ama son bir aydır çok yoğun geçti benim için. Yoğunluğum hâlâ bitmedi ancak zaman bulmuşken yazmak ve bölümü yayımlamak istedim.
Kısa bir süre önce güvenlik sorunu nedeniyle hikayelerimi kaldırdım. Her ne kadar çok fazla okunmasa da şimdiye kadar hiçbir hikayemi, okuyan kişilere haksızlık olmaması açısından yarım bırakmadım. Bu yüzden bu hikayemi de tamamlamadan bırakmayacağım.
Bir sonraki bölümümüz final bölümü olacak. Hem Yağmur ve Bulut'a hem de catti-brie'ye veda edeceğiz. Final bölümünü çok geciktirmemeye çalışacağım ama tam bir tarih veremiyorum ne yazık ki...
Son olarak bu bölüm ve final bölümünü yayımlandıktan on gün sonra kaldıracağımı da belirtmek istiyorum.
İyi okumalar:)
...&&&&&&...
BÖLÜM 29
Günler hızla geçip giderken bebeklerim artık yedinci ayını da doldurmuştu. Onlar büyüdükçe biraz daha zorlanmaya başlasam da onların en ufak bir hareketi çektiğim tüm sıkıntıları unutturuyordu. Son birkaç gündür kendini hatırlatan sancılar çoğalmaya başlamıştı ve bu beni biraz daha telaşlandırıyordu.
Uykularım artık daha derin olmaya başladığı için bazı sabahlar Bulut'un gittiğini bile duymuyordum. Yine de uykumun arasında dudaklarıma ve karnıma konan öpücükleri hissediyordum. Bugün de o günlerden biriydi.
Yatakta sırt üstü dönüp uykulu gözlerimi odada gezdirdim. Yattığım yerde yavaşça doğrulup sırtımı yatağın başlığına yasladım ve uzanıp telefonumu aldım. Saat on bire geliyordu. Bugün Rüya ablam geleceği için öğleden sonra annemlere gidecektim ve o yüzden de kendimi hâlâ uykulu hissetsem de kalkmam gerekiyordu. Bulut da işlerini bitirince oraya gelecekti.
Rüya ablam yaklaşık iki haftadır şehir dışındaydı. Kariyeri için çok yararlı olacağını söylediği bir eğitim için gitmişti, sık sık bizi arıyordu ve her konuştuğumuzda heyecanını hissedebiliyorduk. Bugün Altuğ abi onu havaalanından alacaktı ve hep beraber yemek yiyecektik. Babam her ne kadar kıskanmaya devam etse de ikisinin de birbirini çok sevdiğini kabul etmeye başlamıştı tıpkı Rüya ablam ve Altuğ abinin iki ay sonra evleneceklerini kabul ettiği gibi. Bazen çok ciddi ve onu tanımadığımı düşündürecek kadar sert olsa da çoğu zaman küçük bir çocuğun ruhunu taşıyordu. Düğün hazırlıklarını yapmaya başladığımızda babam ilk birkaç gün hepimizle küsmüştü, aslında torunları dışında hepimizle demek daha doğruydu. O günler aklıma geldiğinde dudaklarıma kocaman bir gülümseme yayıldı ve daha fazla oyalanmadan yavaşça yataktan kalktım.
Üzerimi değiştirip odanın dışına adımımı attığımda hissettiğim keskin bir acıyla olduğum yerde kaldım. Bir elimle duvara tutunurken bir kez daha kendisini hissettiren acıyla derin bir nefes aldım ve sakinleşmeye çalıştım. Boştaki elimle bebeklerimi okşadığımda elimin altında hissettiğim hareketlerle canım acısa da gülümsedim. Birkaç dakika sonra acı azaldığında yavaş adımlarla salona gittim ve yavaşça koltuğa oturdum. Aldığım derin nefesler kendimi biraz daha iyi hissetmeme yardım ederken başımı koltuğun arkasına yaslayıp gözlerimi kapattım.
''Yağmur'um iyi misin?''
Duyduğum telaşlı sesle gözlerimi açtığımda Bulut hızlı adımlarla yanıma gelip oturdu ve bir eliyle karnımın üstündeki elimi tutup endişeli mavilerini yüzümde dolaştırdı.
''Bulut?'' dedim sesimin şaşkın çıkmasını engelleyemeden. ''Sen ne zaman geldin?''
Sorumu duymazdan geldi ve diğer eli yanağımı okşarken sesindeki telaşı gizlemeden yeni bir soru sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHUMA DOKUN (TAMAMLANDI)
General FictionGözlerim pencereye kaydığında bakışlarım çok uzaklara daldı. Gözlerimin önüne gelen bir çift yeşil göz ruhumu ateşe attı, kalbimi tekletti. Yaşadığımız her şeyin bir nedeni vardı mutlaka ama gözlerinde gördüğüm aşk nasıl bu kadar sahte olabilirdi? R...