26.Bölüm

1.1K 100 14
                                    

Rose (Chaeyoung)

Silah seslerini duyduğumda, koşmamı hızlandırdım. Deli gibi koşuyordum. Kasıklarımda ki acı, öyle yakıyordu canımı... Anlatılamazdı.

Ama yine de koşmaya devam ediyordum. Sonunda nefesim tükendiği için durmuştum ve ellerimle dizlerimi tutarak soluklanmaya başladım. Arkama baktığımda ve sesleri dinlediğimde bana çok yakın olduklarını hissettim.

Orman çok büyüktü ve zifiri karanlıktı. Ne yapacağımı bilmiyordum. Lisa'nın bana verdiği dersleri hatırladım;

Ders 1: Eğer kaybolursan, bir yerden telefon bul ve bize ulaşmaya çalış. Eğer hepimiz yakalanmışsak ve sen sadece kurtulabilmişsen kendi kendine bir barınak bul ve gizlen. Hayatta kal ve olabildiğince saklan.

Bir yerden telefon bulmalıydım. Ormanda biraz daha ilerledim. Ya otobana çıkıp, bir araba ya da bir telefon bulacaktım. Ya da ormanda öylece gezinecektim. Çok soğuktu ve her an yakalanabilirdim.

Korkudan ve soğuktan her yanım titriyordu. 'Ne yapacağım?' 'Ne yapacağım?' diye düşünürken bir kulübe gördüm. Küçük şirin bir kulübeydi ve bacası tütüyordu.

İçerde bana yardım edebilecek birinin olmasını umarak oraya doğru koştum. Kapının önünde derin bir nefes aldım ve nazikçe kapıyı tıklattım.

Çok geçmeden beyaz saçlı, gözlüklü, kısa boylu, yaşlı bir kadın açmıştı. Umutla gözlerine bakarak, "Şey efendim, kayboldum da..." cümlemi nasıl sürdürebileceğimi bilemeden sıkıntıyla nefes verdim.

İlk önce beni gördüğüne şaşırdı ama sonra gülümseyerek beni içeri aldı. Önünde saygıyla eğilerek, içeri girdim. Sıcak hava yüzüme vurunca, gülümsedim.

Kulübe sobayla ısınıyordu ve oldukça şirindi ama vakit kaybetmemeliydim. Hemen arkamı dönüp, yaşlı kadına "Telefonunuzu kullanabilir miyim?" diye sordum.

İlk önce tereddüt etti ama sonra gülümseyerek cebinden bir telefon çıkardı. Hemen telefonu alıp, pencere kenarına geçtim ve ezbere bildiğim tek numarayı çevirdim. Lisa'yı arıyordum.

Alo? dedi umursamazca.

Lisa? dediğimde hemen bağırmaya başladı.

Rose?! Nerdesin?! İyi misin?! Kaçtın mı?! Nasılsın?

Tam o sırada yaşlı kadın başka bir odaya gitmişti. Mutfakta olabilir, bilmiyorum. Başka birinin evinde olduğum için fısıltıyla konuştum.

Kaçtım ama beni bulabilirler. Ormanda bir kulübeye saklandım. Burada bir kadın var. Hemen gelmeniz lazım.

Lisa birden bağırarak;

Hemen çık ordan. O kadın Gwang'ın adamı. Haber vermiştir. Kaç ordan çabuk. Biz seni buluruz. Ormana dal! Çabuk Rose çık o evden!

Korkuyla;

Tamam.

Deyip, telefonu kapattım ve koltuğun üzerine attım. Hemen kapıdan fırladım. Kadın arkamdan bağırmaya başladığında onu takmadan tekrar ormanın karanlığına daldım.

Sesler çok yakındı. Korkuyla durup, etrafa bakmaya başladım. Öyle korkuyordum ki...

Bir çalılık bulup, içine daldım. İyice gizlendiğimden emin olup, nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Sessiz olmam lazımdı. Çalılığın küçük bir açıklığından etrafı görebiliyordum.

İki adam vardı, önümde. Onlarda koşmaktan nefes nefese kalmıştı. Ağzımı kapattım ve sessizliğe büründüm. Beni görme ihtimalleri vardı. Titriyordum.

Sonunda arasından biri "Şu tarafa!" dedi ve birlikte koşmaya başladılar. Beni görmemişlerdi.

Saklandığım yerin birkaç adım ötesinde bir dağ yolu vardı. Ordan bir arabanın farlarını gördüm. Gözüme değmişti.

Bir yanım belki çetedir diye umutlanmıştı ama diğer yanım belki de Baekhyun'dur diye korkudan deli olmuştu.

Şoför koltuğunda V'yi görünce hemen çalılıktan fırladım. Çıktığım gibi onlarda beni farketmişlerdi. Hemen minibüsün otomatik kapısını açtılar ve gelmem için bana işaret yaptılar.

Bekletmeden koştum ve arabaya bindim. Koltuğa yerleştiğimde, kapı hemen kapandı. Kızlar hemen üzerime çullanıp, sarılmaya başladılar.

Bende onlara sarılıyordum ama özlemimizi bozan J-Hope'un sesi oldu.

"Takip ediliyoruz."

🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙

Bölümler geç geliyor(İki gün arayla) üzgünüm...

🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙

MONSTER // BaekRoseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin