29.Bölüm

1.3K 120 28
                                    

Rose (Chaeyoung)

Özel bir bölümdür.

Sehun, sıkıntıyla nefes verip içeri girince Lisa, elimi bıraktı ve mağaranın ağzına gitti. Artık görünürdeydi. Sehun, onu görünce geriye adım attı. Korkmuştu. Buna hafifçe gülümsemiştim.

Lisa, Sehun'un erkekliğine sertçe bir tekme attığında mağaranın içine Sehun'un çığlığı dolmuştu. Buna üzülmüştüm. Canı çok acımış olmalıydı. Kai, "Seni velet!" diye söylendi ve Lisa'nın kollarını arkadan kenetleyerek onu durdurdu.

Chanyeol'da, Kai'ye yardım etti ve Lisa'yı durdurdular. Oyalanmanın bir anlamı yoktu. Sıkıntıyla nefes verip, gün yüzüne çıktım. Ben çıktığımda, Sehun susmuştu. Lisa, bana sinirli bir bakış attı.

Üzüntüyle, "Geliyorum." dedim ve başımı öne eğdim. Sehun, bana yaklaştı ve "Ah be Chae." dedi üzgünce. Samimiydi. Dalga geçmiyordu. Sıcak kanlıydı. Bu beni biraz olsun rahatlatmıştı.

Kai, soğuk bir şekilde "Acele ederseniz... Hani. Gwang2'yu zor zaptediyoruzda." dedi. O da Baekhyun'a benziyordu. Buna yüzümü ekşitmiştim.

Sehun'a bakarak, "Gidelim." dedim çaresizce. Yine canım çok yanacaktı. Sehun'da bana üzülüyordu. Chanyeol, "Özür dileriz Chaeyoung. Öyle gerekmişti. Affet..." dedi.

Derin nefes verdim ve başımı salladım. Aslında hiçkimse de suç yoktu. Herşey benim yüzümden oluyordu. Kaçmadan önce Gwang2, söylemişti. 'Kaçtığın gün 200 kişiyi öldürürüm. Yaparım Chae. Gözümü bile kırpmam.'

Tüm bunlara rağmen ben bencillik edip, kaçmıştım. Herşey benim yüzümdendi. Kendimi çok suçlu hissediyordum.

Lisa'ya üzgünce bir bakış attıktan sonra yavaş adımlarla mağaradan çıktım. Lisa, küfürler yağdırıyordu yine. Sehun, benimle geliyordu. Kai ve Chanyeol'da, Lisa'yı zapt etmeye çalışıyordu.

Sehun, arkamdaydı. Yavaşça arabaların olduğu yöne gidiyorduk. Baya koştuğumuz için yol uzun sürmüştü. Geldiğimizde Baekhyun yoktu. Lucas'ta yoktu. Buna çok rahatlamıştım.

Sehun'la jip tarzı bir arabanın içindeydik. Sehun sürüyordu. Arkamızda ve önümüzde bir yığın araba vardı.

Bu sefer başka bir eve gelmiştik. Bir dağ eviydi ve oldukça kasvetliydi. Siyah, büyük, lüks ama bir o kadarda korkutucu bir evdi. Bahçesi veya belirli sınırı(çitler)  yoktu. Dağın tepesinde karanlık bir evdi.

Şafak daha yeni yeni söküyordu. Eve bakıp, sıkıntıyla nefes verdim. Çok canım yanacaktı. Bunu şimdiden iliklerime kadar hissediyordum.

Sehun, "Onu durduramıyoruz. Biraz acı çekeceksin Chae. Çok üzgünüm..." dediğinde gülme isteğimi durduramamıştım. Alayla "Biraz." dedim ve gülüşüm acıyla sonlanmıştı.

Gözlerim dolarken arabadan indim ve eve doğru yürüdüm. Sehun ve korumaları dışarıda bırakarak eve girdim. Korumalar evin etrafını kuşatıyordu o sırada. Yine bir kafesteydim işte, anlatılacak pek bir yanı yok.

Eve girdiğim gibi hıçkırıklar içinde ağlamaya başladım. Yere öylece yıkılmıştım. Kalbim çok acıyordu. Bu kadarı benim için çok fazlaydı. Zihnime, o hayatıma girdiğinden beridir yaşadıklarım dolmuştu. Göğsüm sıkışıyordu ve ben buna engel olamıyordum.

MONSTER // BaekRoseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin