Byun Baekhyun 🌙 Park Chaeyoung
*
On yıl önce aramıza yeni katılmış olan oyun arkadaşım Baekhyun'a da bir oyun ismi takmıştım. 'Gwang2'. Anlamı ise 'Kanca Ay' ıdı.
Ama bir gün bütün oyun arkadaşlarım ve beni, terk edip gitmişti ve bir daha onu göre...
Hemen kızlarla birlikte arkamızda ki arabalara baktık. Jisoo, şüpheli bir fısıltıyla "Bunlar, Gwang2'nun adamları değil." dediğinde V, dikiz aynasından Jisoo'ya soru dolu bir bakış atıp tekrar yola odaklandı.
Jennie, "Ne demek istiyorsun?" diye sordu. Jisoo'da dikkat kesilmiştim. Jisoo, "Bu Lucas olmalı. Geçen de yaptığımız banka soygununu batıran velet. Hatırlamıyor musunuz? Bunlar, Lucas'ın adamları." dediğinde ben hariç hepsi hatırlamaya başlamıştı.
Lucas kim bilmiyorum. Hırsızlığın 'H'sini bile bilmem ben. Birde bu çıkmıştı başımıza. Oflayarak J-Hope oppaya döndüm. "Bu kim?" diye sordum ortaya.
Lisa, ciddiyetle "Bu da seri katil. Gwang2 kadar pislik olamaz ama onun gibi bir şey. Üstelik Gwang'ın dostu. Şimdi dünyanın en iyi seri katillerini peşimize takmış durumundayız. Muhtemelen yani kesin bir dille söylüyorum SIÇTIK!" dediğinde içimi bir sıkıntı basmıştı.
Bıktım ya.
Yıldım.
Uyansam da işe gitsem yine.
Ama ne yazık ki hiçbir şey rüya değildi.
Şu an herşey gerçekti.
Bunlar oluyordu.
Birden araba ani fren yapınca yere düşmüştüm. Minübüs'ün açık bir alanı olur ya, tam o boşluğa düştüm. Hemen toparlayıp, yola baktım. Kızlarda yola bakıyordu. İki tane jip tarzı arabalar karşıya karşıya yolun ortasında durmuşlardı ve yolu kapatıyorlardı.
Ne ekşın ama!
Cidden yıldım ya.
Sıradan hayatımın içine ediliyordu.
Artık sıradan değildi...
İki arabanın tam ortasında siyah sweatli, siyah salaş pantolonlu ve siyah botlu bir adam vardı. Bilin bakalım kim?
Gwang2.
Baekhyun.
!!!
O iki arabanın birinden Sehun çıkınca şaşırmıştım. Sehun'un çıktığı arabadan, Chanyeol'da çıkınca ister istemez "Oha!" demiştim. Diğer arabadan yakışıklı bir çocuk daha çıkmıştı. Jennie, o çocuğa bakarak "Kai.." diye fısıldadı.
Ve o iki arabanın arkasında bir ordu koruma vardı. Arkamızda ki arabalarda, bizi arkadan sıkıştırmıştı. Arkamızda ki siyah minibüsten de sanırım Jisoo'nun bahsettiği adam çıkmıştı. Lucas. O da Baekhyun'un yanına gitti ve el sıkıştılar.
Baekhyun, kollarını göğsünde birleştirmiş sinirle bizim arabaya bakmıştı. V, isyan edercesine "Hadi ama saatlerdir araba sürmekten çüküm acıyo. Bir salın ya..." diye bağırdı.
Sanırım dışardakiler duymuştu. Gwang2, hariç hepsi hafifçe sırıtmışlardı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Lucas)
Korkuyla J-Hope oppayı hafifçe sarstım ve "Ne yapacağız?" diye fısıldadım. J-Hope kendinden emin bir şekilde V'ye seslendi: "Yanda ki ağaçların arasında ki yolu görüyor musun?" diye sordu fısıltıyla.
V'de fısıltıyla, "Evet." diye karşılık verdi. J-Hope güldü ve "Ellerinden öper. Dal!" diye emir verdi. V'de gülerek emri yerine getirdi. Ormanın içine dalmıştık. Hem de bu koca arabayla...
Lisa, "Fuck!" diye bağırdı. Ben hariç hepsi kahkaha atıyordu. Adamları atlatmıştık ama Baekhyun'un yüz ifadesi gözümün önünden gitmiyordu.
Sevdiği birinin onu terk etmesi, ona çok acı veriyordu. Biliyorum. Annesi de onu terk etmişti. O, buna katlanamazdı ama bende onun bana sahip olmasına katlanamazdım. Mecburen kaçmıştım.
Ormana daldığımız gibi adamları geçtikten sonra tekrar aynı yola dönmüştük. Böylece onlar bizim arkamızda kalmıştı. Onlarda arabalarına tekrar binip, bizim peşimize düştüler.
J-Hope ciddiyetle, "Bu araba arkamızdakilere fazla dayanmaz. Ormana dalıp, yaya kaçmalıyız..." dediğinde hepimiz kara kara düşünmeye başlamıştık.
V, "Neden ateş etmiyorlar.?. Normalde şimdiye, arabanın delik deşik olması lazımdı." dedi hayretle. Jennie'de, "Çünkü Rose bizimle. Gwang2, Rose'ye asla zarar vermez." dediğinde güldüm.
"Zarar vermez ha.?." dedim alayla. V yola bakıyordu. Diğerleriyse şaşkınca bana. Lafımı sürdürdüm. "En çok bana zarar veriyor da. Benim gıkım çıkmıyor. Bırak unni ya. Ne çektiğimi bir ben biliyorum..." dedim öfkeyle.
🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙
Fırsat buldum ve yayımladım. Üzülenler olmuştu çünkü...
