8. Bölüm

1.6K 116 20
                                    

Rose (Chaeyoung)

Yukarısı da çok büyüktü. Karanlık bir koridora girmiştim. Bana çok yakın olduğunu hissediyordum. Rastgele bir odaya girdim. Burda ışık vardı, yani sadece bir gece lambası yanıyordu ama etrafı görebiliyordum.

Odanın içinde ki gardolaba girip, çömeldim ve sürgülü ama ses çıkarmayan kapısını çektim. Dizlerimi kendime çektim ve yüzümü gömdüm. Beni bulacağını biliyordum ama ondan çok korkuyordum. O bir seri katil...

Kapının açılma sesini duyunca, korkuyla hıçkırdım. İçimden 'gelmesin' diye dua ediyordum. Yavaşça, dolabın kapağını sürdüğünde beni bulduğunu anlamıştım.

Kapak, tamamen açıldığında onu gördüm. Kendimi iyice dolaba bastırıyordum. Birşey yapmadan olduğu yerde, erkeksi bir şekilde çömdü.

Ağlamaktan şişen gözlerimle ona bakıyordum. Şefkatle "Sana asla zarar vermem Chae. Korkma..." dediğinde başımı iki yana salladım. "Hayır. Konu ben değilim zaten. Nasıl aileni öldürürsün Baekhyun. Se-sen sen, sen bir katilsin... Lütfen uzak dur benden, Lütfen..."

Sinirle nefes verdi. O sinirlenince daha çok korkmuştum ama sanki sakinleşmeye çalılıyordu. Elini uzatıp, elimi tuttuğunda ölebilirdim. Beni yavaşça dolaptan çıkardığında ona engel olamamıştım.

Birden bana sarılınca çok şaşırmıştım ama karşılık vermemek için kendimi zor tutuyordum. Ellerimi hafifçe sırtına dokundurdum. Dokundurduğum gibi de geri çektim.

Sarılması bittiğinde benden ayrılıp, yüzüme bakmaya başladı. Üzerimi süzdü ve elimi tutup, beni bir yere götürmeye başladı. Evin pencerelerinden mavi bir ışık giriyordu.

Güneş daha doğmamıştı ama etraf hafif mavileşmişti. Beni bir yatak odasına getirdi. Oda baya büyüktü ve banyosundan giyinme odasına kadar yok yoktu.

Beni giyinme odası sandığım yere getirdi ve bana beyaz bir gömlek uzattı. Gömleği giyersem, bütün bacaklarım ortaya çıkacaktı. Bu yüzden giymek istemedim.

"Giy, yoksa fena olur." dedi ve gömleği elime tokuşturup, gitti. Oflayarak banyoya girdim ve elimi yüzümü yıkadım. Aynadan kendime baktığımda, berbat görünüyordum. Gözaltılarım efsane şişmişti...

Çekinerek gömleği giydim. Bacaklarım apaçık kalmıştı. Sanırım o da bunu istiyordu zaten. Ne kadar fesat birisi...

Kapının yanında gördüğüm, beyaz be sade olan ev terliğini ayaklarıma geçirdim. Gün ağarmıştı ve yeni yeni güneş kendini gösteriyordu. Aklımda sadece 'annemler?' sorusu dolaşıyordu. Çok üzüleceklerdi ve çok sıkıntı çekeceklerdi. Bunları düşünürken, ister istemez gözümden, bir damla yaş süzüldü.


Birden iki tane elin, arkadan belime dolandığını görünce korkmuştum. Çenesini omzuma koymuştu ve kulağıma "Sen burda uyu." dedi.

Boynumdan bir nefes daha çekip, devam etti. "Evin etrafında, korumalar var. Birde temizlikçi bir kadın var. Birşeye ihtiyacın olursa, hizmetliye söyle. Benim gitmem lazım. Sakın bir delilik yapma, anneni bende sevdim yazık olmasın.!." dedi tehditkar sesiyle.

Utanarak "Sen?" diye sordum. Düz bir şekilde "İş." dedi. Ağzım açık bir şekilde ona döndüm. Ellerini belime yerleştirmişti. Benimse ellerim boştaydı. Yüzünde, yorgun bir ifade taşıyordu...

"'Kimseyi öldürmeyeceğim' dedin. Sözünü tut Baekhyun..." dedim ince bir sesle. Gülümsedi ve yanağımı okşadı. "Tutuyorum." dedi ve alnımı öpüp gitti.

O gittiğinde derin bir 'Ohh' çekmiştim. O, benim çocukluk arkadaşım. Onu çok seviyorum ama arkadaş olarak. Onun sevdiği gibi değil yani. Ayrıca bir katil, olduğu için ondan çok korkuyorum...

Annemler ne yapıyordur şimdi acaba.?. Korkmuşlar mıdır? Üzülmüşler midir? Annem? Ablam? Yeğenim? Off ne yapacağım şimdi ben?

🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀

Bu bölüm klişe mi oldu acaba? Korumalar falan?? İçime sinmiyor gibi. Siz ne diyorsunuz bu işe?

🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙

MONSTER // BaekRoseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin