Büyük bir hızla dışarı çıktık. Sokak sessiz ve ıssızdı. Biraz yürümeye ve düşünmeye ihtiyacım vardı. Arkamı döndüm ve nefesimi dışarıya verdim. Sahiden ne yapmıştım ben ailemden kalan son şeyi ne olduğu belirsiz bir şey için tanımadım bir insanın ellerine bırakmıştım.
Bir sesle düşüncelerimden sıyrılarak arkamı döndüm.
''Desene durum o kadar vahim''
''Kağan geldiğini duymamışım''
''Korkuttuysam kusura bakma Arya Şey ben aslında .. Nasıl söylenir ki...Şey için geldim'' Yüzündeki mahcubiyeti görebiliyordum.
''Yoksa daha önce hiç özür dilemedin mi?''
''Bir kaç kere denemişliğim var. Ama o konu da iyi değilim. Arya ben gerçekten özür dilerim niyetim, Büyük babamdan kolyeni korumaktı ama onu alacağım, söz veriyorum''
''Sana inanıyorum''
''Hem biliyor musun bunu daha önce kimseye anlatmadım ama benimde bileğimde hiç çıkarmadığım bir bilekliğim var. Ben küçükken Annem ve babam boşanmak istiyorlardı çok zor günler geçirmiştim. Onların boşanmaması için olağan üstü bir başarı sergiliyordum. Okuldan her geldiğimde kavga gürültü kırık vazo, tablo ve daha nicesinin üstünden sessizce geçtiğimi hatırlıyorum. Bir gün elimi kesen bir bardağın acısı hiç dinmedi ve abim bunu bileğime bağlayıp'' Acılar hiç bir zaman dinmez, sadece alışırsın kardeşim bunu hiç unutma ve bazı şeyleri ne kadar çabuk kabullenirsen o kadar az acı çekersin ''Demişti, O gün karar vermiştim onlar için en iyisi boşanmaktı ve öylede oldu' ' Siyah bilekliğini gözleri dolu ve gülümseyerek bir sağa bir sola döndürdü . Başını kaldırdı ve ''Biliyorum şimdi ne alakası var diyorsundur içinden açıkçası bende bilmiyorum seni görünce içimdekiler dökülesim geliyor garip değil mi ? Ama iyi haber ileride psikolog olmak istersen daimi hastan olabilirim ''
''O halde bunu kesinlikle düşüneceğim'' Bir birimize bakarak güldük.
Kağan endişeyle bana baktı.
''Sende duydun mu?''
''Neyi?'' Tam o sırada büyük bir gürültü koptu
'' Kağan koş! '' kendimizi dükkanın içinde bulduk. Dükkanın içi darmadağındı.
'' Burada ne olmuş böyle mira ve görkem nerede? Kağan sen içeri bak bende dışarıya bakayım belki arabadadırlar ''
''Tamam '' arkamı döndüm tam dükkandan çıkacaktım ki kağan seslendi.
''Arya dikkat et kendine. Uzaklaşma olur mu? ''
'' Tamam. Hemen geleceğim merak etme ''
Sokak da koşturarak onları aradım kağanın arabası buradaydı ama görkemin ki yoktu. Kağana haber vermek için dükkana döndüğümde onu öylece hareketsiz bir şekilde dikilirken buldum . Bir yere odaklanmıştı. Yanına gittim baktığı yerde kan izleri vardı. Acaba büyük babası mıydı umarım o değildir diye dua ettim. Kan izleri içerideki odaya kadar gidiyordu. Kağanla göz göze geldik. Oraya gidip bakmak istiyordu ama kendin de bu cesareti bulamıyordu görebiliyordum. Yanına gittim ve
'' Ben giderim sen bekle olur mu ?''Tepki vermiyordu sanki şoka girmiş gibiydi. Temkinli adımlarla kan izlerini takip ederek odaya geldim kapıyı açtığımda içerisi karanlıktı. telefonumun flaşını açıp karşımda duran kanlı cesette doğru yol aldım. Hareketsiz duran cesette Her attığım adımda ailemle geçirdiğim o kazada ki anılar gözümde canlanmaya başladı, artık zar zor nefes alabiliyordum. Son kez gücümü toplayıp karşımda ki cansız bedene doğru adım atacaktım ki, Kağan bileğimi kavrayıp telefonun ışığını cesette doğru tuttu. Orta yaşlarda bir adamdı kesinlikle kağanın büyük babası değildi. Rahat bir nefes aldık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
FantasyHiç bulunduğunuz yere ait hissetmediğiniz oldu mu? Cevabınız evet ise yalnız değilsiniz. Sizin gibi birini tanıyorum adı Arya. Ailesiyle çıktığı yolculuk da trafik kazası geçirirler ve Ailesini kaybeder. Aslında bunun bir kaza olmadığını öğrenir. A...