'' Ben yanındayım'' Sol gözümden bir yaş süzüldü. Kendimi daha fazla tutamamıştım. Beni kendine çevirdi ve eliyle gözyaşımı sildi. ''Hadi birlikte yapalım'' Elimden tuttu ve zile doğru kaldırdı. Muhtemelen bana yardım etmeseydi yapamazdım diye düşündüm. Zile basmadan kapı açıldı. Orta yaşlar da bir kadın elinde poşetle kapı da bizi görünce şaşırdı. Oldukça bakımlı esmer beyaz tenli gözleri koyu kahve ve bakışları keskindi ilk başta bakmaya cesaret edemedim.
''Merhabalar ''
''Merhaba buyurun kime bakmıştınız''
''Bir tanıdığım eskiden burada yaşıyordu da''
''Evet taşındıktan sonra duymuştum. Başınız sağ olsun. Bizde altı ay oldu zaten tanışalı. Kötü bir trafik kazası geçirmişler. İçeri girmez misiniz?''
''Teşekkürler'' Kapıdan içeriye adım atmamla bütün anılar üzerime çullanmıştı . Göğsüm sıkıştı nefes almakta zorlanıyordum .Bana endişeyle bakan iki çift gözle, göz göze geldim. Elimi daha sıkı tuttu.
''Bir şey ikram etmemi ister misiniz?''
''Teşekkürler. Uzak yoldan geldik fazla vaktimiz yok. Bir kaç eşya kalmıştı ancak şu zamana kadar vaktimiz olmamıştı. Acaba baka bilir miyiz hepsi aile yadigarı umarım atılmamıştır''
''Ha evet aşağı depoda bir kaç kutu var. Gelin bakalım isterseniz'' Koridorda yürürken eski odamın önünde kalakaldım.
''Bakmak isterseniz odaya baka bilirsiniz. Maalesef bu oda kötü bir durum da. Öyle büyük bir yangın çıkmış ki iki gün söndürememişler. Çocuk neredeyse yangında ölecekmiş zor kurtarmışlar. Duydum kadarıyla trafik kazasında kurtulanda tek oymuş. Mahalledekiler kızın lanetli yada büyücü falan olduğunu düşünüyor. Biraz gariplermiş. Daha bir çok şey anlattılar ama hatırlayamıyorum dedikoducular işte. Kusura bakmayın yaranızı deşmiş gibi oldum''
''Yangın tek bu oda da mı çıkmış ?''
''Duyduğum ve gördüğüm kadarıyla evet diğer odalarda pek bir şey yok. Bu arada siz neyi oluyordunuz ailenin?'' Eyvah düşüncelere dalıp bu detayı unutmuştum. Tam o sıra içeriden telefon sesi geldi.
'' Ben bir telefona bakıp hemen geliyorum '' Başımı salladım.
Nasıl olurdu da burada çıkan yangını ve kurtarıldığımı hatırlamam. Doğru olduğuna inanmak istemedim ama oda gerçekten yanmıştı. ve kötü durumdaydı sanki orada hiç yaşamamışım gibi. Kağan odaya girdi hızlı adımlarla
''Arya hemen buradan gitmeliyiz elimizi çabuk tutalım yolda anlatırım'' Başımı salladım. Hemen aşağı bodruma indik oldum olası buradan hep korkmuşumdur. Merdivenlerden inerken yoğun bir koku ile karşılaştık. Sanki bir şey ölmüş gibi. Burnumu kapatıp devam ettim. Üç kutu vardı. Birini ağzı açıktı ve içinde aradığım çerçeve vardı. Kağan bulduğumu anlayınca hemen kutuyu aldı eline. Diğer kutulara bakacakken Kağana döndüğümde kadını öylece arkamızda ciddi bir yüzle dikilirken gördüm. Hemen sahte bir gülümseme ekledi yüzüne.
''Aradıklarınızı buldunuz mu?''
''Evet ''
''İsterseniz yukarıya çıkalım. Ölü bir farenin kokusunu çekmeyelim daha fazla atmaya bir türlü cesaret edemedim. Eşimin gelmesini bekliyorum'' Zoraki bir gülümseme ile anlayış gösteriyormuş gibi yaptım.
''Yemeğe kalırsınız o kadar uzak yerden gelmişsiniz birazdan eşim burada olacak ''
''Kalmayı çok isterdik ama acil bir işimiz çıktı o yüzden gitmemiz gerek kusura bakmayın ''Kapıya doğru yöneldi açacağını sandım ama o önünde öylece dikildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
FantasyHiç bulunduğunuz yere ait hissetmediğiniz oldu mu? Cevabınız evet ise yalnız değilsiniz. Sizin gibi birini tanıyorum adı Arya. Ailesiyle çıktığı yolculuk da trafik kazası geçirirler ve Ailesini kaybeder. Aslında bunun bir kaza olmadığını öğrenir. A...