Multi: Kitap kapağı GunesAydn
Bir kurguyu bitirmeden başka kurguya başlamak huyum değil ama gelen ilhamı yok sayamadım. Umarım hoşunuza gider.
🤘☮☮🤘
Hani bazen bir yolculuğa çıkarsınız ve bu yolculuğun hiç sona ermemesini istersiniz, işte tam olarak böyle bir duygu barındırıyordum içimde...
Varacağım yerin ve başlayacağım yeni hayatın Nasıl olacağına dair en ufak bir fikrim olmazken, kendi ayaklarım üstünde durmaktan başka çareminde olmadığının ne yazık ki farkındaydım.
Elimi boynumda ki kolyeye atıp sıkıca kavradım. Her zaman yaptığım gibi ondan güç alırken, gözlerimi kapatıp güzel şeyler düşünmeye çalıştım.Herşey güzel olacaktı, olmak zorundaydı...
24 saatten fazla süren otobüs seyahati sonrası adımlarımı Güneydoğu'nun en ücra köşesi olan Hakkari'ye atmayı başarmıştım. Kavurucu sıcağı ve içinde barındırdığı çeşit çeşit insanıyla bir görsel şölen sunuyordu.
Peki benim gibi 24 yaşında ve hayatının tamamını İstanbul'da geçiren bir kızın böyle bir yerde ne işi vardı? Bu merak edilen sorulardan biriydi aslında!
Cidden benim burda ne işim vardı? Bilmediğim bu topraklarda Nasıl yaşamayı düşünüyordum? "Bildiğin topraklar seni içinde barındırmadı unuttun mu?" İç ses haklıydı. İstanbul bana hiç bir zaman ev olmamıştı ki. Kocaman şehre sığamamıştım...Benim kim olduğumu merak ediyor musunuz peki? Aslında kendinden bahsetmekten pek hoşlanan biri değilim, açıkçası sessizliğe vurgun biriyim. Az konuşup, çok iş yapmak benim genetiğimde var.
Ben Şura Derin. 24 yaşında üniversiteden yeni mezun olan bir hemşireyim. Anne babamı soracak olursanız, annem beni doğurduktan birkaç ay sonra vefat etmiş, babamsa annemin ölümünden sonra beni yetimhane köşesine atıp ortalardan kaybolmuş. Kısacası babası tarafından istenilmeyen kimsesiz ve yetimhane köşelerinde yetişmiş biriyim.18 yaşıma geldiğimde, yetimhaneye sürekli ziyarete gelen Tahsin amcanın yardımıyla okul hayatıma devam edip bir taraftanda çalışmaya başlamıştım.
Okul bitip diplomayı elime aldığımda ilk işim Tahsin amcanın yanına gidip verdiği emekler için teşekkür etmek olmuştu daha sonra bana mesleğimi yapmam için son bir iyilik yapmıştı.
Hakkari'de doktor olan arkadaşının görev yaptığı sağlık ocağında hemşire olarak işe başlayacaktım.Bilmediğim bir toprakta Nasıl yaşayacağımı bilemezken, başka çareminde olmadığını ne yazık ki biliyordum!
İstanbul'dan gitmek benim için iyi olacaktı en azından öyle düşünüyordum.Başlarına puşi sarılı insanlara acayip acayip bakarken, yüzümde minik bir tebessüm oluşmuştu. Cidden hiç kimse veya hiç bir yer aynı değildi! Farklıydık hemde bu farklılık sadece dış görünüşle sınırlı değildi. Düşüncelerimiz, sevdiklerimiz, nefret ettiklerimiz, gittiğimiz yollar, aldığımız kararlar ve daha nicesi...
Ben şura derin verdiğim kocaman bir kararla bilmediğim bu uçsuz bucaksız toprakları kendime mesken edinmeye gelmiştim.Tek başına çıktığım bu yolda, gözyaşlarımı sırdaşım, acılarımı dost edinecektim.
Hakkari ya beni bağrına basacaktı ya da bağrına basmayıp bağrımı sökecekti. İşte bunu zaman gösterecekti...🌙Cidde'n bu hikayeyi daha önceleri çok kaleme almak istedim ama bir türlü kafamdakileri satırlara dökmeyi başaramamıştım bu yüzden hep bu kurguyu arka plana atıp durdum.
Şura Derin'e merhaba diyin ve onu bağrınıza basın. Cidden buna çok ihtiyacı olacak.🌙Düşüncelerinizi ufaktan ufaktan alalım. Sizce Nasıl bir kurgu olur?
🌙başlama tarihlerini ve isimleri alsam güzel olur :) okuyucularımı yakından tanımak istiyorum 💞😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAĞLARA SEVDALI
Beletrie🗝️YAYIN TARİHİ: 20:11:2019 Bakışlarımı hiç yıkılmayacak gibi duran bedenine çevirip konuştum. 'Olurda Birgün Yüreğinde iki sevda taşımak zor gelirse, benden vazgeç sevgilim. Ben bilirim ki bu vazgeçişin sebebi bana duyduğun sevdanın bitmesi değil a...