Eve gittiğimizde saat 16:45 di. Direk odaya çıkıp kendimi yatağa attım. Galiba ayaklarımı hissetmiyordum. Odanın kapısının açılması ile kafamı oraya çevirdim.
Gelen berkti. Oda benim yanıma uzanıp ellerini belime doladı ve beni kendine çekti. Normaldede sarılırdı fakat bu sefer farklı hissetmiştim. Farklıydı işte. Gözlerimi onun gözlerine diktim. Çünkü onu yakından incelemek istiyordum.
Biraz daha yüzüne baktıktan sonra kafamı yavaşça eğdim. O sırada berkin telefonunun melodisi bizim ayrılmamıza sebep oldu. Berk telefona uzanıp onu alıp açtı ve kulağına götürdü.
"Efendim mert?" Mert. Kimdi kimdi kimdi. Buldum kardeşi olmalı. Bahsetmişti. "Tamam." Telefonu kapatıp gözlerimi ona diktim. Ne demişti.
"Akşam yemeğine başka bir yerdeyiz. Yani ailemin yanına gidiyoruz." Gözlerimi şaşkınlıktan kocaman yapmıştım. Ailesi ile tanışacaktım. Belki daha önce tanışmıştım ama bu benim hafızasız ilk tanışmam olacaktı. "Ailen mi?" Berk kafasını evet anlamında salladı. "Yani annen baban ve kardeşlerin değil mi?" Berk tekrardan kafasını salladı. Gitmemek için zorlamalı mıydım? Denemekte fayda vardı.
"Çoook yorgunum ben." Berk bana alaylıca gülüp "yorgunsun istersen başka bişeyler yapabiliriz. Hiç yerimizden kalkmadan şurada sen ve ben." Bir anda berk üzerine çıkmıştı. Ağırlığını vermeden bana alaylı bakıyordu. "Düşündümde gitsek mi?" Bana biraz daha yaklaştı. Kulağıma eğilip "Ben istemiyorsam." İşler çığrından çıkmak üzereydi. En iyisi gitmekti. "Be-berk ben kalkayım hazırlanayım." "Tamam ama kırmızı olsun?" Giyinme odasına girmiştim bilene. Ne diyordu bu gene (kafiyeye gel bilene-gene kvmfmkc) "ne kırmızı olsun?" "Geceliğin. Bekliyorum." Manyak mıydı neydi bu? Hızla üzerimi giyinip odaya döndüm.
Odadan içeri girdiğim an banyodan berk çıktı. Hemde altında sadece havlu sarılıydı. Hemen gözlerimi kapatıp arkamı döndüm. Beklemiyordum sonuçta bunu. Arkamdan kahkaha sesleri yükselirken kırmızının tonlarından renk beğeniyordum. Çok utanıyordum şu an. Bir şeyin bedenime deymesi ile buz kestim. Galiba bu berkti ve oda şeydi...
Arkama yavaşça döndüm. Gözlerimi açtım ve sadece berkin gözlerine baktım. Yoksa o çıplaktı. Altında havlu olmadı hiç bir şeyi değiştirmez.
"Öykü? Ne o utandın mı sevgilim? Utanma bak bu benim kaslarım. Bak bu baklavalarım bak bu senin adının yazılı olduğu dövme bu daaa şey işte şey..." son söylediği ile çok utanıyordum. Ellerimle yüzümü tekrardan kapattım. "Aaa yeter kapatma. Bak bakayım bana. Annemgil bizi bekliyor uzatmada bak bana." Yavaşça beni kendine döndürdü. Ellerini bedenime sımsıkı sardı. Bende onun kollarını tutuyordum. Yavaşça kulağıma yaklaştı.
"İstiyorum seni." Diye fısıldadı. Sesi huzur vericiydi. Birazda istekli. Gözlerim kocaman olmuştu. Yavaşça kulak mememi ağzına aldı. Bu benim huylanmama neden olmuştu. Birazda iğrendim diyebilirim. Öpücük bırakıp yüzüme baktı. Gözlerine bakamıyordum. Utanıyordum çünkü.
"Ee güzel. Söyle bakalım sende beni istiyor musun?" Korktuğum soru ile karşılaşmıştık. Gözlerimi ona çevirdim. Gözleri kapkaraydı. Kuyu gibi kapkara. İçine çekiyordu beni resmen. Gözlerimle cevap versem anlar mıydı? "Şey...korkuyorum...yani..." sözümü bölen o oldu.
"Tamam miniğim. Ben seni beklerim ölene kadar..." ölene kadar kulaklarımda bu söz yankılanıyordu.
"Giyiniyim ben. Sen aşağı in yada istersen bekleyebilirsin bende burada-" hızla ondan uzaklaştım. "Aşağıdayım." Diyip odadan çıktım. Koşarak aşağı indim. Evde büyük bir telaş vardı. Herkes bir o yana bir bu yana koşuşturuyorlardı. Mutfağa girdim. Masada bir sürü yemekler vardı. Kimin içindi bunlar.
Masadaki sarmalar ile bakışmaya başladım. Aslında birkaç tane yesem sorun olmazdı. Elerleyip elimi sarmalara attım ve ağzıma götürmeye başladım. Tam 10 dakika oldu ve son sarmayı ağzıma attığım an belime dolanan eller ile duraksadım.
"Sarmalarım nerde?" Ağzımdakini yutmama az kalmıştı. Arkamı döndüm. "Midemdeee" diye konuştum. Bir süre eli karnımda gezinmeye başladı. Gene aynısı olmuştu. Gözleri kapkara olmuştu.
"Acaba bu midede başka şeylerde..." sözünü bölen ben oldum. "Acaba çıksak mı?" Kafasını evet anlamında salladı. Sonra önden ilerlemeye başladı.
***
Dünyanın en gergin ortamındayım şu an. Berkin ailesi ile aynı masadaydım. Belki hepsini tanıyordum ama hafıza kaybından sonrası yok. Hepsi beni pür dikkat izlerken berk bey umursamazca yemek yiyordu. Bense öylece oturup yemeğim ile bakışıyordum.
Berkin bir babası var benim lisede müdürümmüş. Annesi yok. Bu biraz üzücü ama onu büyüten dadısı Fatma Teyze var. Sonra erkek kardeşi mert ve karısı var. Karısı biraz değişik biri adı Ada (ilk kitapta neydi hatırlamıyorum. Hatırlayanlar yazasın) sonra birde kız kardeşi var. 17 yaşında. Adı secem. Çok güzel bir kız. Biraz ailesi tarafından fazla korunuyor galiba onu anlıyorum şu an. Berkin konuşması düşünce balonumu patlattı.
"Eee hadi süzmeyin karımı. Yemeğinizi yiyin." Bunun üzerine herkes yemeğini yemeye koyuldu. Ben hala bakışıyordum yemeğimle. Yavaşça sandalyemi iterek kalktım. Herkesin gözü beni buldu. "Şey..tuvalete gitmeliyimde nerde?" Bana gülümseyerek cevap vermeye çalışan secem oldu. "Yenge ileride-" secemin sözünü berk böldü. "Secem orası misafir tuvaleti. Gel benle öykü." Berk önde ben arkada merdivenleri çıktık. Sonra ilerledik. Tekrar merdiven çıktık. Azıcık ilerledikten sonra bir odaya girdik. Oda ciddi ciddi kapkaraydı. Perdeler siyah yerler siyah duvarlar siyah. Yatak ve yatak örtüsü, dolaplar, aynanın rengi bilene koyu tondaydı. Hee unutmadan kapılar bilene siyahtı.
Berk eli ile bir kapıyı gösterince oraya doğru ilerledim. Tuvalet olmalıydı burası. Oraya girdim.
İşimi halledip ellerimi yıkayıp kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda berk yatağın üzerinde oturmuştu. Şaşırmadan edemedim. "Niye burdasın?" "Çünkü aşağıda rahat değilsin." "Neden eve gitmiyoruz?" "Evet evet evde rahat ederiz." Gene yanlış manalar çıkarıyordu. Tekrardan o önde ben arkada evden ayrıldık.
***
Eve bayağı geç gelmiştik. Saat 2 gibi falanda. Evin içi kapkaranlıktı. Yavaşça merdivenleri çıktık. Giyinme odasına girdim. Üzerime pijamalarımı giyinip odaya ilerledim. Odada sadece berkin tarafındaki gece lambası yanıyordu. Bu çok az bir yeri aydınlatıyordu. Yavaşça berkin oturduğu tarafın tersine oturdum. Acayip yorgundum. Yorganın içine girecekken berk kolumdan tuttu ve beni yanına oturttu. Gözlerin karalığı beni ürpertiyordu. "Sadece kısa bir süre benim istediğimi yapalım. Olur mu?" Sesi fısıltı gibi çıkmıştı. Ve baya arzulu. "Ne gibi?" Sorduğum soru ile biraz bana yaklaştı. Konuşsa dudakları dudaklarıma değecekti. "Mesela eğlenceli şeyler. Söz gecenin sonunda senin içine girmicem sadece azıcık eğleneceğiz. Olur mu?" Aslında kocamdı ve o zamanki aklıma bakılırsa kabul edecektim. "Söz mü?" Başını salladı. Bende onun ardından salladım. "Giyinme odadındakileri giy gel bekliyorum." Ayağa kalktım. Hata mı yapıyordum. Ya durduramazsam. Yok canım. Sonuçta bir gün okacaktı bu. Hata değil. Güzel şeyler olurdu belki.
Canlar geç oldu ama idare edin. Vote basın yorum yapın.
Bu arada ARMY'ler bura mı? Yorum yazın ARMY'ler.
Sizce öykü berkin isteğini kabul etmekten vaz mı geçecek?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Erkek Lisesindeki Kızlar 2 |Tamamlandı|
ChickLitErkek lisesindeki Kızlar'ın ikisidir. Hayattaki tek şeyim oydu. Ama onu kaybedeli tam altı ay olmuştu. Borası için gitmişti. Kendi canını hiçe saymıştı. Ama artık borada yoktu. Kaçıralı galiba beş ay oldu. Sadece bir ay sonra kim tarafından kaçı...