14

407 27 29
                                    

Ergun beni bıraktıktan sonra eve geri gelmiştim. Gece onunla tartıştığımı düşünüp uyuyamamıştım. Ona sarılarak uyumaya alıştığım için de bir türlü uykuya dalamamıştım.
İçeriye girdiğimde üzerime bir ağırlık çökmüştü. Evi biraz dolaştım, sağa sola bakındım. Dağınık yerleri topladıktan sonra hafifçe esneyerek yatak odamıza doğru ilerledim. Üzerime pijamalarımı geçirdim ve battaniyeyi kaldırarak Ergun'un tarafına yatarak gözlerimi kapattım. Yastığı o kokuyordu. Ve onun kokusu olmadan uyuyamıyordum..
..
Mehmet Ali ile ortalığı toparladıktan sonra kasayı incelemeye başladık. Allah bereket versin işler iyi gidiyordu.
Sayım yapıldıktan sonra Mehmet Ali ile dükkanın kapısını kapatıp kepengi çektik. Mehmet Ali ile vedalaşırken Sami abi dükkanının önüne çıktı.
'Ergun, napıyon bea?'
'Aynı bea Sami abi, sen napıyon bea?'
'Aynı bea. Ergun çok güzel tulumba tatlım var, bir güzel paket yapayım bea Nazlı kızımla beraber yersin.'
Biraz düşündükten sonra Sami abiye gülümsedim.
'Ver bakalım Sami abi tulumba tatlından biraz bea. Nazlıcan çok sever.'
'Hemmen bea.'
Sami abi hemen içeriye girdi, ben de peşinden pastaneye girdim. Elvan beni görünce konuşmaya başladı.
'Hoşgeldin Ergun abi.'
'Hoşbuldum fıstık, kocan nerede?'
'Fırını temizliyor Şahin. Sen ne istiyordun abi?'
'Elvan'ı Sami abinin o güzel tulumba tatlılarını afilli bir paket yaparsın abine? '
'Tabikii abicim, hemen hazırlıyorum.'
Elvan tatlıyı hazırlarken fırından pöftirik çıktı.
'Ergun plak abim pardon eniştem gelmiş ya. Vaaay, romantik romantik tatlı mı yiyeceksiniz Nazlı ile?'
'Ben şimdi sana bir vurucam sen ömrü hayatın boyunca yemek yiyemeyeceksin. Gönlümden koptu bir tatlı aldım.'
'Ee, çocuk ne zaman çocuk, çocuk, çocuk?'
Sinirle gülümsedim.
'Siz bizden önce evlendiniz, siz düşünün çocuğu.'
'Ergun plak abi, teknik olarak siz bizden önce evlendiniz. Yani ilk sizin haberinizi almak gerekir. Zaten halam soruyor ne zaman olucak çocukları diye..'
Gözlerimi devirdim.
'Ayrıca ben de mavişimle çocuğum olsun istiyorum ama o şuan istemiyor hemde Erol Taş baba Sami varken çok zor bu ihtimal.'
Sami abi, eline küreği aldığı gibi Şahin'in yanına geldi. Elvan tatlıyı uzattıktan sonra eşini korumak için harekete geçti. Ben de tatlıyı alıp konuştum.
'Sami abi, parasını bıraktım. Benim yerime de bir güzel döv abicim, hayırlı akşamlar'
Pastaneden çıkıp eve doğru ilerlemeye başladım. Başta annem olmak üzere herkes bizi özellikle Nazlı'yı sıkıştırıyordu çocuk konusunda. Ama Nazlı, şuan için düşünmüyordu.
Bir çocuğumuzun olması çocukluğumdan beri hayalimdi. Nazlı ile çocuğumun olmasını bende istiyordum ama onu zorlamak istemiyordum. Biraz evliliğimizin, yalnız kalmanın tadını çıkarmamız gerekti.
Evin önüne geldiğimde cebimden anahtarı çıkarıp apartman kapısını açtım. Şirin posta kutumuzu açıp bir şey gelmiş mi diye baktım, faturadan başka bir şey yoktu.
Kapımızın önüne geldiğimde kapıyı açıp içeriye girdim. Evimiz karanlıktı.
Kapıyı kapattım ve ışıkları açtım. Nazlı ortalıkta görünmüyordu. Acaba annesine mi gitmişti?
Yatak odamıza doğru ilerleyip ışığı açtığımda onu uyurken gördüm. Kocaman tebessüm etti. Işıkla beraber yavaş yavaş gözlerini açmıştı. Yanına uzandığımda gözlerini açıp kocaman gülümsedi.
'Günaydın.'
'Günaydın da, sevdiceğim akşam olmuş ya,'
Yataktan acele ile doğrulup konuşmaya başladı.
'Hih! Ergun ben yemek yapmadım, ne yiyeceğiz şimdi?'
Ona kocaman gülümsedim.
'Sevdiceğim, peynir ekmek yelek gömlek misali kahvaltı gibi yaparız. Hem ben sana en sevdiğin tatlıyı da aldım. Çayla beraber keyif yaparız karı koca.'
Yanağından kocaman öptüm. Nazlı ise kıkırdadı. Yataktan çıkıp mutfağa gittik ve birimiz çay koydu, birimiz de kahvaltılıkları çıkardı.
Nazlı, menemen yapmak için biberleri ince ince doğrarken ben de domatesleri rendeledim. Çay olunca çayı demleyip tekrar ocağa koydum ve masaya kahvaltılıkları dizmeye başladım. Nazlı da menemeni yaptı ve ortaya koydu. Ekmeği de masaya koyduktan sonra çayları koyup sofraya oturduk ve yemeye başladık.
'Nazlı canım, hasta mısın yoksa? Neden bu kadar çok uyudun?'
'Gece sana sarılmadan uyuduğum için uyku tutmadı, uyuyamadım sabaha kadar. İş görüşmesinden geldikten sonra da uyku bastırdı, etrafı toparlayıp uyudum.'
Kocaman gülümsedim. Beni de uyku tutmamıştı. Oysa aynı yatakta yan yanaydık tek farkımız birbirimize sarılmadan uyumak olmuştu.
'Ergun, biz nasıl ayrı kalabilmişiz aylarca? Nasıl yapmışız bunu kendimize, aşkımıza? Bir daha aynı şeyleri, aynı ayrılıkları yaşatmayalım birbirimize. İkimizin aşkı sonsuza dek sürsün.'
Ellerini tutup kocaman öptüm ve konuşmaya başladım.
'Bundan sonra asla ayrılmayacağız. Aksine kocaman bir aile olacağız. Çocuklarımız olacak, Allah ömür verirse torunlarımızı göreceğiz. Bizi ancak ölüm ayırabilir, oda ilahi takdir ama umarım beni önce yanına alır. Senin acını yaşattırmaz bana..'
'Asıl beni önce alsın. Senin acını yaşattırmasın bana..'
Kocaman tebessüm ettik ve yemeği yemeye devam ettik. Ben de dükkanda Mehmet Ali'nin beceriksizliklerini anlattım.
'Ergun, çok da sert olma çocuğa karşı. Hatta bir akşam onu ve ailesini çağırsana bize yemeğe.'
Kocaman gülümsedim.
'Zaten artık onun da bir sevdiği var. Bir görsen keratayı, bir süsleniyor kızın yanına giderken. Bir limon sürüyor, bir düzeltiyor saçını. Çok merak ediyorum zavallı kızcağızı. Artık ciddiye binerse işleri kızı da çağırırız. Hem de evliliğimiz ile onlara örnek oluruz. '
Nazlı ile güldükten sonra masayı toparlamaya başladık. Nazlı ile beraber yardımlaşarak bulaşıkları yıkadıktan sonra Nazlı tabaklara tulumba tatlısını koydu, çayları bardaklara doldurdu ve salona girdik.
Dükkandan getirdiğim kasetlere baktıktan sonra güzel bir film koyup izlemeye başladık. Nazlı filmi izliyordu, ben ise onu.
Filmdeki kadının saçları sarıydı. Nazlı bir şey hatırlamış gibi güldü.
'Ergun, ne dersin tekrar sarıya boyayayım mı saçlarımı?'
Kahkaha atarak güldükten sonra konuşmaya başladım.
'Nazlı, ne saçına ne de başka bir yere bir şey yaptırma. Ben seni bu halinle gördüm, sevdim, kabullendim. Benim için kendi doğallığını kaybetme lütfen. Ayrıca o sarı değildi, yeşildi baya ama yakışmıştı.'
Kahkaha atarak gülerken Nazlı koluma sertçe vurdu. Benim gülmem ile oda gülmeye başladı.
Film bittikten sonra ikimiz de esnemeye başladık. Uykumuz gelmişti.
'Hadi yatalım artık.'
'Tamam hayatım sen git giyin ben de şurayı toplayıp geliyorum.'
Ben pijamalarımı giydikten bir kaç dakika sonra Nazlı da gelmişti ve beraber yatağımızda birbirimize sarılarak güzel bir uyku çekmiştik.
..
Sabah kalktığımızda Ergun üzerini değiştirirken ben de yatağımızı toplayıp kahvaltı hazırlamaya başladım. Ben hazırlıkları yaparken Ergun da yanıma gelmiş, bana yardım etmişti.
'Hani bakayım benim hayatımın aşkı günaydın öpücüğü vermemiş?'
Yanağından kocaman öptükten sonra Ergun gülümsedi.
'Günüm şanslı, güzel ve bereketli geçecek anlaşıldı.'
Kocaman gülümsedikten sonra Ergun ile kahvaltımızı yapmaya başlamıştık.
Ergun saatine bakarak son lokmasını ve çayından son yudumunu aldıktan sonra kalktı.
'Nazlıcağım, ben gidiyorum. Mehmet Ali dükkanı rezil eder yoksa. Haydi görüşürüz.'
Yanaklarımdan kocaman öptükten sonra işe gitmek üzere yola koyulmuştu.
Mutfağı ve etrafı güzelce toparladıktan sonra güzel bir temizlik yapmıştım. Temizliğim bittiğinde ocağa yemeği koyup kendime güzel bir kahve yapmıştım ki, zil çaldı.
Gülden gelmiştir diye düşünüp sevinçle kapıyı açtığımda Hatice teyzeyi görünce yüzüm az da olsa düşmüştü. Onunla yalnız kalmayı istemiyordum.
'Gelebilir miyim kızım? Müsait misin?'
'Tabikii Hatice teyze, burası benim olduğu kadar Ergun'un da evi.'
Yavaş yavaş salona doğru ilerlerken konuşmaya başladı.
'Nerede oturuyorsun? Ona göre oturayım.'
'Mutfakta oturuyordum ama bana fark etmez istediğiniz yere geçebilirsiniz.'
'Yok, mutfakta konuşalım.'
Mutfağa girdiğinde masaya oturdu. Masanın üzerindeki kahveyi görünce ona ikram ettim.
'Hiç içmedim, buyurun siz alın.'
'Teşekkür ederim, haydi sen de bir kahve al gelin kaynana azıcık konuşalım seninle.'
Kendime de kahve yaparken genel bir sohbet etmiştik. Asıl konuşacağı konuyu merakla bekliyordum.
Kahvemi alıp masaya oturduktan sonra Hatice teyze derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya başladı.
' Nazlı, bak kızım. Ben senin, Ahmet'in çocukluğunu hatta bebekliğini bilirim. Ne kadar güzel, temiz kalpli biri olduğun çocukluğundan beri belliydi zaten. Ergun'un sana olan hisleri çocukken başladı. Ben bunu anladım. Anneler her şeyi hisseder. Bunun hep önüne geçmeye çalıştım. Olmazdı bana göre, Ahmet'in kardeşiydin sen. Hem iki ailenin arası kopardı hem de dostlukları biterdi. İlk başta heves sandım. Çok kız tanımadığı için seni gözünde büyütüyor sandım, ama öyle değildi. Ergun seni gün geçtikçe daha çok sevdi. Bu sevgi onun yüreğine de acı verdi. Çok kız buldum. Seni unutsun, hayatına baksın diye ama bulduğum kızlarla hiç görüşmek istemedi. Zorla biriyle görüştü ama oda olmadı. Kız sevdi Ergun'u ama Ergun'un gönlü sendeydi bir kere. Ama yine de Ergun kimseyi kırık dökük bırakmadı. Kızla bir güzel konuşup güzelce yolunu ayırmış. Ona hiç umut vermemiş. Benim oğlumun kalbi her zaman güzeldi. Daha sonra herkes öğrendikten sonra, kendi kendime düşündüm. Senden iyi gelin nasip olur muydu bana? Hamarat, güzel, akıllı, iyi yürekli. Çok sevindim başta. Ama sonra, Helga geldi. Ben Helga'yı bilmiyordum kızım. Eğer bilseydim gerçekten buna engel olurdum. Siz ayrıldınız, Ergun yine çok üzüldü. Senin için, aşkı için çabaladı.. Seni de anladım inan ki, ama söz konusu evladımdı. Sonra sen Niyazi ile oldun. Ergun içine kapandı. Dükkanını kapattı. Sinema sinema gezdi durdu... Daha sonra araba çarptığını öğrendim oğlumun. İşte o gün sana öfkelendim. Seni suçladım. Eğer senin aşkın olmasaydı oğlum kaza geçirmezdi diye düşündüm. Ergun sağ salim, yine senin aşkının yüzü suyu hürmetine çıkmıştı ama bu sefer ayakları tutmadı. Oğlum iyice kendini kapattı.. Daha sonra siz evlenmeye karar verdiniz. Bu sebeplerden dolayı istemedim. Ergun beni yine susturdu. Ama senin ailen bu sefer benim oğlumun işini, aşını beğenmedi. Tabii sizin aranıza giren en büyük etken ailelerdi, bizlerdik. Abim yüzünden çoğu şey içinde ukte kaldı. Yarım kaldı. Bunun adına senden çok özür diliyorum. Ama beni en iyi anne olunca anlayacaksın. Bana çok kırgınsın. Haklısın, sen de bir anne kuzususun. Sen de benim sözlerimi haketmedin ama beni de anla. Oğlumu kaybetme eşiğinden döndüm. Oğlum bir gitti aylarca gelmedi. Ben ne yaptıysam onu düşündüğüm için yaptım. Özür dilerim kızım. Sizin aşkınızın önünde durmaya çalıştığım için, seni hor görüp senin kalbini kırdığım için. Şimdi bana bir şans daha vermeni istiyorum. Asla kaynana/gelin olmayacağız. Ben senin aşık olduğun adamın annesiyim. Sen de benim oğlumun en büyük aşkısın. Anne farklı, yar farklı. Ben artık senin annen olmak istiyorum. Kendi annenin yerini tutamam asla ama beni anne olarak görmeni, bana anne demeni istiyorum tüm kalbimle.. '
Hatice anne gözlerini sildikten sonra konuşmaya başladım.
' Hiç öyle şey olur mu? Evet size çok kırıldım ama ne yaptıysanız Ergun için yaptığınızı çok iyi biliyorum. Ben sizi affediyorum anne, ben de size anne demek istiyorum. Anne/kız gibi olalım istiyorum.'
Hatice anne kocaman gülümsedikten sonra ayağa kalktı. Ben de ayağa kalktım ve birbirimize kocaman sarıldık. Ağladıktan sonra saçlarımı sevip alnımdan öptü. Kocaman gülümsedim.
Hatice annenin gözü mutfak kapısına takıldığında arkama baktım ve Ergun ile göz göze geldik. Ergun gözleri dolmuş bir şekilde ikimize bakıyordu. Yanımıza gelip bir kolunun altına Hatice anneyi, bir kolunun altına da beni aldıktan sonra üçümüz kocaman sarıldık.
'İkinizi çok seviyorum. İkinize çok teşekkür ederim. Beni böylesine sevdiğiniz için..'
Hatice anne gözlerini silip konuşmaya başladı.
'Ayh, yeter bu kadar duygusallık. Biz bir aileyiz artık ayrıca Ergun bey kızımla arama girmeyeceksin ve kızımı da üzmeyeceksin yoksa etini koparırım dayak yersin anandan bu yaşta.'
Ergun kocaman gülümsedi.
'Şimdiden ittifak kuruldu bile..'
Üçümüz de güldükten sonra Hatice anne ayağa kalkıp çantasını aldı.
'Anne, nereye? Ben çok güzel yemek yaptım. Yanına bir de bir şeyler uydururuz. Babamı da ararız hep beraber bu akşam yeriz. Gitme bir yere.'
Hatice anne kocaman gülümsedikten sonra çantasını bıraktı ve Ergun'a döndü.
'Ergun, hadi sen babanı al da gel. Rukiye annenlere de haber ver. Biz de Nazlı ile bir şeyler yapalım sofrayı kuralım. Haydi çocuğum.'
Ergun kocaman gülümsedikten sonra ikimizin de yanağından öptü ve babamları çağırmak üzere dışarıya çıktı. Biz de Hatice anne ile güzel yemekler pişirdik. Hatice anne yemek hakkında güzel püf noktaları veriyordu.
Yemek hazır olunca misafir odasındaki masayı el birliğiyle kurarken kapımız açıldı ve Ergun, annemler, Gülden'ler, Elvan'lar ve Hasan baba sırayla içeriye girdi. Herkesle kucaklaştıktan sonra el birliğiyle kızlarla masayı kurduk ve herkes sofraya oturdu.
Babamın ve Hasan babanın esprileri, Şahin'in çok yemesi ve babamın korkması, abim ile Gülden'in tatlı çekişmeleri, annelerimizin mahalle hakkındaki dedikoduları, herkesin Çağatay'ı takılıp kız bulmasını söylemesi ile beraber kocaman ve neşeli bir soframız olmuştu.
Ergun ile yan yana oturuyor, şen şakrak olan ailemize bakıyorduk. İkimizin de gözlerinin içi gülüyordu.
'Başardık Nazlı canım.'
'Neyi?'
'Kocaman, şen şakrak, çocukluğumdaki kurduğum hayal gibi bir aile olmayı başardık. Bin şükür...'
'Bin şükür...'
🦋🦋
Merhabalar! Yeni bölüm geldi! Bu sefer aşk dolu, aile dolu kocaman geldi hemde!
Kocaman oy ve yorumları unutmuyorsunuz. ❤️ Sizi seviyorum ❤️

Herşey Bitmedi BitemezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin