64

285 21 92
                                    

Merhaba! Saat şuan 03.00 ve ben yeni bölümü yazdım.. Çok yorgunum lafı gerçekten uzatmayacağım direkt uyumaya gidiyorum. Oy sınırımız 25 olarak belirlendi biraz merak edin ama değil mi? Bol bol yorum bekliyorum! Ortalık fena karışacak...
Sizi çok seviyorum 💕 dualarınızı eksik etmeyin nedenini biliyorsunuz 🤭 iyiki varsınız! 💕 Keyifli okumalar diliyorum! 😌
⭐⭐
Ergun ile kahvaltımızı yaptıktan sonra Ergun dükkana gitmişti. Aramız iki gündür daha iyiydi ve Ergun da benim için çabalıyordu.
Hele ki Poyraz ile arasından su sızmıyordu. Poyraz'ın da 1. Yaş günü giderek yaklaşıyordu.
Aslında Ergun ile yeniden başlamak, onun hafızasını kaybettiğini hatırlamak her ne kadar üzse de bize iyi gelmişti. Birbirimizi baştan tanıyorduk ve aşkımızın güçlendiğini hissediyordum.
Tam elektrik süpürgesini açıp evi süpürecektim ki zil çaldı. Meraklı gözlerle kapıya bakıp süpürgenin sopasını bir kenara bırakıp kapıya doğru ilerledim ve kapıyı açtım.
Karşımda Gülden vardı.
'Hoşgeldin canım..'
'Hoşbuldum canım arkadaşım. Naber?'
'İyidir benden de, Aylin nerede?'
'Onun doktor kontrolü varmış. Son ayları ya sık sık oluyor biliyorsun ki. Eğer yorulmazsa o da gelecek ama sanmıyorum geleceğini.. Sen ne yapıyorsun? Temizlik mi?' başımı sallayarak konuştum.
'Aynen. Hazır Poyraz sakince otururken yerinde ben de evi temizleyeyim demiştim.'
'Bende yardım edeyim de çabucak bitsin. Hem o günden sonra neler oldu deli gibi merak ediyorum..' ikimiz de kıkırdayıp Gülden ile beraber evi temizlemeye başladık. Bir yandan o siliyor bir yandan ben süpürüyordum ki göz açınıp kapanıncaya kadar geçmişti... Salonun tozunu alırken Gülden Ergun ile benim evlilik fotoğrafımı silerken konuştu.
'Ee anlat bakalım. Çok kızdı mı?' gülümsedim.
'Yani evet başta çok kızdı hatta sesini yükseltti bir ara. Sonra ben korkunca korktuğumu anladı ve anlaşarak dükkandan çıktık. Üzerime kabanını giydirdi..' iki kadın kıkırdarken Gülden gözünü devirerek konuştu.
'Abini biliyorsun anlatmama gerek yok. Ama çok kızdı. Hatta seni de doldurduğumu düşündüğü için baya kızdı. Ee yalan da sayılmaz. Her neyse... Gelelim ikinci plana!' anlamayarak başımı ona çevirdiğimde konuştum.
'Ne ikinci planı?'
'Duracak mıyız kızım böyle! Ergun'un seni daha fazla kıskanması lazım.' Gülden'e bakarak ikinci planı hatırladım ve konuştum.
'Yo.. Yo Gülden bence dozunda kalmak en iyisi. Şu aralar aramız da iyiyken kaşınmayalım bence.'  Gülden gülümsedi.
'Ya Nazlı! Sen istemiyor musun yoksa sana iyice aşık olsun? Kıskandıralım işte!' gözlerimi devirerek konuştum.
'Gülden. Bak ben Ergun'u tanıyorum. Beni başka biriyle gördüğü zaman çok sinirlenir. Bu sefer inat eder yine en başa döneriz ve buzdolabı Ergun geri döner. Bence yeterli bu kadar. Ergun evet çok iyi bir aşk adamı olabilir ama sinirlenince gözü kimseyi görmez. İnsanlara yok yere zarar verip başımızı belaya sokmayalım.' temizleme kovasını alıp banyoya giderken Gülden de peşimden geldi.
'Ya Nazlı.. Zaten tanıdık biri. Ben rica ettim hem her şey hazır. Ayarladım yani hepsini.' Gülden'e şaşkınca bakarken konuştum.
'Kimi ayarladın? Ne ara ayarladın?' Gülden saçıyla oynarken bende kaşlarımı çatıp konuştum.
'Kesin benim istemeyeceğim biri değil mi? Kim? Niyazi mi?'
'Yok hayır. O artık evli hemde böyle bir riski göze alamazdım. Hani bizim okuldan bir çocuk vardı. Adı Fırat.. Hani oyunculukta okuyordu. Deli gibi oyuncu olmak istiyordu falan.. İşte o.' biraz düşündükten sonra korku dolu bakışlarla Gülden'e baktım.
'Hani şu Ergun'dan ayrıldığımda bana gelip açılan çocuk! Ya Gülden bravo sana yani. Bulduğun insana bak ya. Niyazi bile ondan daha iyiydir eminim. Fırat sivri dillidir zaten... İyice sinir eder Ergun' u. '
' Ya Nazlı bir şey olmayacak bunu işte film gibi düşünsün istedim zaten. Alt tarafı sadece yarın öğlen pastanede buluşacaksınız. ' Gülden ensesini taşırken ellerimi yıkayıp konuştum.
'Unut bunu Gülden. Bunun düşüncesi bile korkunç. Hem sen nasıl bana haber vermeden kendi başına hareket edip çocuğu pastaneye çağırırsın?!'
'Ya ne yapayım o gün sen kabul edince ben herşeyi ayarladım işte. Ya Nazlı o kadar ısrar ettim çocuğa tam kabul etmişken geri dönemezsin..' mutfağa gidip cezveye kahve ve şeker koyup fincan ile su eklerken konuştum.
'Çok meraklıysan sen buluş Gülden. Başımı belaya sokacaksın ya.. ' kahveyi karıştırıp ocağa koyunca Gülden bana sarılarak konuştu.
'Ya hadi ama Nazlı! Tamam bak Ergun'un haberi olmaz yanında bende gelirim ama söz verdim o kadar yani. Kırma beni. Hem şey gibi düşün... Eski arkadaş buluşması gibi..'
'Peki söyler misin ben bunu Ergun'a nasıl açıklayacağım?' kahvenin üzerindeki köpükleri kaşık yardımıyla fincanlara alırken Gülden de bana yardım ederek dolaptan çikolata çıkarıyordu.
'Söylemeyeceğiz. Ergun nasıl olsa dükkanda değil mi? Kim görecek kızım? Ayrıca şöyle düşün onlar felekten bir gece çalmaya giderken bizim haberimiz yoktu. Yani yalan söylemiş de sayılmazsın.' kahveleri masaya koyup sandalyeye oturduğumda Gülden de çikolataları koyup karşıma oturdu ve yanaklarımı şişirip konuşmaya başladım.
'Of Gülden yine başıma iş açtın her zaman ki gibi. İyi tamam. Ama fazla oturmam ancak 15 dakika ona göre.' Gülden ellerini çırparak gelip yanağımdan öptüğümde tebessüm etmekle yetindim.. Beni yine her zamanki gibi zor duruma sokmuştu.. İçimden bir ses gitmememi ve kötü şeylerin olacağını söylüyordu.
...
Bütün gece yatakta dönüp durmuş ve uyuyamamıştım. Ergun'a sarılmak istesem de içim el vermemişti çünkü hem onu sıkmak istemiyor hem de yarın ki buluşma için vicdanım el vermiyordu.
Nihayet sabah olduğunda yataktan kalkarak Ergun için kahvaltı hazırlamaya başladım. Çay suyunu koyup yumurtaları da ocağa koyarken dünden kalan patatesli börekleri de ısıtarak bir tabağa koyup masanın üzerinde koydum. Kahvaltılıkları çıkarıp domates ve salatalık dilimledikten sonra yumurtayı da tabağa alarak masaya koydum. O anda Ergun esneyerek mutfağa girmişti.
'Günaydın!'
'Günaydın.' Ergun yüzüme dikkatle bakıp masadan salatalık alıp sandalyesine oturdu ve konuşmaya başladı.
'Nazlı sen iyi misin?'
'E-evet iyiyim.'
'Emin misin? Gözlerin kan çanağı gibi. Bir problem mi var? Poyraz mı uyutmadı yoksa? Hasta falan mıydı? Uyandırsaydın ya beni.' tebessüm ettim.
'Yok Ergun bir problem, Poyraz da hasta değil. Dün akşam yemeği çok kaçırmışım sindiremedi midem o yüzden de uyku tutmadı. Bir de artık yaz geliyor çok sıcaktı gece.'
'Evet, ben yine terlemeye başladım. Yaz kış terliyorum zaten biliyorsun.' ikimiz de güldüğümüzde Ergun böreğinden bir ısırık alıp çayını da yudumlayarak konuşmaya başladı.
'Bugün ne yapacaksın? Var mı bir planın?' dudağımı ısırıp gergince düşünmeye başladım.
'Temizlik yapacaktım biraz. Ne oldu?'
'Alışverişe çıkalım mı diyecektim. Dün akşam baktım Poyraz'ın bezi de bitiyor. Gerçi o işten izin almak da iyi olmadı sanırım ne dersin? Maaşımı ödemezler mi? '
'Tuncay abi yani senin patronun seni oğlu gibi severdi. Ödeyeceğini sanıyorum. Zaten polis hastanedeyken söylemişti tazminat parası mıymış neymiş ödeyecekmiş falan. Bugün yarın gelir haber. Oda olmazsa biraz sıkışırız artık napalım.. Sen iyi ol da.' Ergun tebessüm ederek elimi tutup konuşmaya başladı.
' Teşekkür ederim. '
' Ne için? ' çayımı yudumladım.
' Başkası olsa böyle naif olmazdı. Eşine kızardı sürekli. Hatta onu terk ederdi ya da başka biriyle olurdu falan. Ama sen hiç beni bırakmadın. Hep destek oldun. Teşekkür ederim..' içtiğim çay boğazımda kalırken öksürünce Ergun telaşla sırtıma vurarak konuştu.
' Nazlı iyi misin? '
' İyiyim, iyiyim.. Eşler böyle günler için evlenir değil mi ama? Ben her daim senin yanında olacağım. Sen istesen de istemesen de. ' Ergun bana tebessüm ederken ben de gergince tebessüm edip dudağımı ısırmıştım. Ne yapıp edip o buluşmayı iptal etmem lazımdı. Ergun görürse çok kötü olurdu. Ergun çayından içip ayağa kalktı ve beraber kapının önüne gittik. Ayakkabılarını giydikten sonra bana dönerek konuştu.
'Alışverişi bugün yapmıyoruz o zaman değil mi?'
'Bugün biraz evi temizleyeyim Ergun. Hafta sonu yaparız hem sen de müsait olursun.' Ergun başını salladıktan sonra ben yolcu etmek için kapıyı açarken Ergun hızlıca yanağımdan bir buse aldı ve konuştu.
'Görüşürüz.'
'Görüşürüz hayırlı işler.' gülümseyerek birbirimize el salladıktan sonra kapıyı kapatıp gerginlikle dudağımı ısırıp Gülden'e ne diyeceğimi düşünmeye başladım. O sırada Poyraz uyanınca Poyraz'ın odasına giderek oğlumu aldım ve emzirmeye başladım.
...
Yolda dükkana gitmek için ilerlerken Nazlı'nın gergin surat ifadesi aklımdan çıkmıyordu. Canını bir şey sıkmıştı ama bana söylemiyordu. Ben onu çok mu kırmıştım?
Derin bir nefes alıp dükkana vardığımda Mehmet Ali dükkanı benden önce gelip açmış ve dükkanın önünü süpürüyordu. Sami abi de dükkanın önünü süpürmeye çıktığında beni görüp gülümsedi ve el salladı.
'Ergun napıyon bea?'
'Aynı bea Sami abi. İş güç.. Sen napıyon?'
'Aynı bea... Te bu Şahin ile uğraşıyom. Senin yanında da çırakken çok mu beceriksizdi bu, çok mu?' ne dediğini anlamayan bakışlarla ona baktığımda gülerek konuştu.
'Aman sen de hatırlamıyon ki. Kime anlatıyorum bea. Her neyse hayırlı işler olsun bea.'
Sami abiye dönüp gülümsedikten sonra Mehmet Ali ile içeriye girip dükkanın hesap defterini kontrol etmeye başladık....
..
Zil çaldığında kapıyı açar açmaz Gülden'in gülümseyen bakışıyla karşılaştığımda ona gözlerimi kısarak baktım ve konuştum.
'Gülden ben gelmiyorum.' içeriye girip salona oturduktan sonra Gülden de peşimden gelip konuşmaya başladı.
'Ne demek gelmiyorum Nazlı? Söz verdim çocuğa diyorum ya.'
'Ben mi söz verdim? Sen söz verdin. Git sen buluş.. Ne işim var benim ya!'
'Bana bak yoksa sen Ergun'a mı söyledin?'
'Hayır tabii ki de Gülden bunu nasıl söylerim ona ya? Üniversiteden benden hoşlanan bir erkek arkadaşım ile buluşmaya gideceğim mi diyecektim bide pişmiş kelle gibi... İçimde bir sıkıntı var Gülden bak anlamıyorsun. Gel sende gitme, ben de gitmeyeyim. Oturalım kahvemizi içelim.. '
'Ooofff Nazlı! Çok karamsarsın ya. Diyorum ki bir şey olmayacak. Kimsenin ruhu duymadan tereyağından kıl çeker gibi hallederiz biz bu işi. Sadece bir çay içicez. Eski günleri yad edeceğiz üniversite arkadaşı olarak.'
'Sen abime söyledin mi?' Gülden gözlerini kaçırdığında oflayarak konuştum.
'Bari sen söyleseydin abime Gülden! Onlardan gizli iş yapmak beni geriyor Gülden.'
'Abini bilmiyormuş gibi konuşma Nazlı. Adın gibi pek de nazlısın.. Hadi kalk hazırlan sen konuşana kadar böyke hazırlanmış olurdun çoktan.' Poyraz'a dönüp baktığımda konuştum.
'Poyraz ne olacak peki?'
'Benim anneme bırakacağız çocukları. Ay Nazlı bir saat bile sürmez hadi..' oflayarak yatak odasına gittim ve hazırlanmaya başladım. Kibar bir elbise giyip saçımı da yarım topladım ve hafif bir makyaj yapıp odadan çıktım. Gülden acele ile beni evden çıkartarak kendisi de çıktı ve Necla teyzeye Poyraz'ı bırakıp buluşacağımız pastaneye doğru yola koyulduk.
..
Gazete ile yüzümü yellerken bir kez daha bu aşırı terleme özelliğime içimden söverek ellerimi semaya açarak konuştum.
'EY güzel Rabbim sence de fazla sıcak değil mi?' durup düşündükten sonra konuştum.
'Ne diyorum ben tövbe tövbe...' Mehmet Ali kıs kıs gülerken gazetenin tersiyle kafasına vurup konuştum.
'Ne kıs kıs gülüyorsun lan? İşine bak işine. Çalış çalış hadi..'
Dükkandan içeriye namı değer Butik Ali girdiğinde sabır dileyerek gözlerimi devirdim ve konuşmasını beklemeye başladım.
'Ergun abiciiim! Elimde harika bir şey var... Hem de sana üstelik yüzde elli indirim!' ellerimi tekrar semaya açıp konuştum.
'Kurban olduğum Rabbim neden sen sürekli şu kulunu ben döveyim diye yolluyorsun?'
'Bana her şeyi de Ergun abicim ama dövme deme abi! Sen şu güzellikleri bir görsen... Bir görsen....' elindeki çantayı tezgahın üzerine koyup açtığında içinden takılar çıkmıştı
'Gerçek ve orijinaldir abicim.' gülerek konuştum.
'Yeme beni Butik Ali'ciğim. Sadece hafızamı kaybettim. Zekam hala aynı yerinde duruyor. Şimdi lafı oylamadan söyle bakayım şu bilekliği kaça verirsin?' bileklik zarif bir bileklikti, üzerinde de müzik notası vardı. Çok hoşuma gitmişti.
'Abicim sana her zaman severim, sayarım... Her zaman yardım ettim abicim.. -'
'Kes tıraşı. Fiyatı söyle oğlum fiyatı.'
'Abi sen Nazlı yengeye alıyorsan bizim de çorbada bir katkımız bulunsun bir evlilik kurtulsun. 2000 lira.'
'Ben buna 1000 lira veririm Butik.'
'Ama Ergun abicim bana böyle gelme ama. Zaten fiyat olarak baya düşürdüm abi normalde 6000 civarı satmam lazım...'
'Almıyorum o zaman. Elinde kalır inşallah.'
'Tamam abicim, tamam. 1000 lira tamam. Ama bunu sırf senin için ve Nazlı yenge için yapıyorum haberin olsun abi. Başkasına yapmam.'
'Eyvallah. Hadi hayırlı işler.'
'Ergun abi şu yeni pasaja sosisli sandviç dükkanı açılmış. Baya övüyorlar orayı. Gel öğle yemeğini yiyelim oradan abi. Şahin, ben sen ve Çağatay. Nevzat ve Alper'i de çağırırız.' karnımın guruldayan sesine kulak misafiri olduğumda konuştum.
'Hesaplar senden ama.' Butik Ali bozulduğunda tek kaşımı kaldırıp konuştum.
'İyi o zaman gelmiyorum.'
'Tamam abi hesaplar benden...' güldüğümde Butik Ali Mehmet Ali'ye bakarak konuştu.
'Merak etme senin hakkını da getiririz.' Mehmet Ali gülümseyerek teşekkür ettiğinde Butik Ali ise Nevzatları toplamaya gitmişti. Aldığım bilekliği süzüp kırmızı kutunun içine yerleştirdikten sonra kendi kendime tebessüm ettim. Nazlı'ya umarım iyi bir hediye olurdu.
..
Pastaneye yaklaştığımızda pastanenin yanındaki sosis sandviç satan dükkana bakınca gergince konuştum.
' Ya Gülden geri mi dönsek acaba? '
' Ay Nazlı geldik işte.. Merak etme 1 saat bile sürmez. ' oflayıp Gülden'in peşinden ilerlediğimde Fırat çoktan pastaneye gelmiş bizi bekliyordu. Gülden Fırat ile tokalaştığında konuştu.
'Ay kusura bakma biraz trafik vardı da.. Çok bekledin mi?'
'Yok, bende yeni geldim sayılır.' Fırat ile göz göze gelince tedirginlikle beraber zorla gülümsedim.
'Nazlı, yıllar sana yaramış. Hala çok güzelsin..' tebessüm ederek teşekkür ettim ve Gülden'in yanındaki yerimi aldım.
Fırat sipariş verdiğinde konu konuyu çoktan açmaya başlamıştı. Üniversite yılları, hocaların maceraları, üniversitenin bahçesindeki anılar derken kafam yavaş yavaş dağılmıştı. Gülden sanırım haklıydı. Korkacak bir durum söz konusu değildi.
Gülden izin isteyerek tuvalete gitmek için kalktığında kulağına fısıldayarak konuştum.
'Tuvalete git gel çıkalım artık.' Gülden beni başıyla onayladığında tuvalete gitti. Fırat ile yalnız olmanın verdiği tedirginlikle sağıma soluma bakınırken Fırat birden elimi tutarak konuşmaya başladı.
'Hatırlıyor musun bir ara sana oyunculuk yapardım sürekli. Arkadaşlar arasında en çok sen beni desteklerdin. En çok sen bana güvenirdin. Şimdi oyunculuk kariyerimde neyi gerçekleştirdiysem hepsi senin sayende. Teşekkür ederim..'
İçten bir şekilde gülümseyerek konuştum.
'Seni güzel yerlerde görmek beni çok sevindirdi Fırat. Umsrım istediğin herşey olur.' birbirimize gülümserken bir süre öylece durduk...
..
Mahallenin delikanlıları toplandığında aramızda bir tek Çağatay eksikti. Hep beraber yeni açılan pasaja gittik ve sosisli sandviç dükkanına girip sipariş verdik. Yanımızdaki dükkanda küçük ve sevimli bir pastane vardı. Sami abinin pastanesi kadar güzel değildi tabii ki.
Nevzat ve Alper birbirlerine kaş göz işareti yaparken Butik Ali ile ben anlamayan gözlerle onlara bakmaya başladık. En sonunda dayanamayarak konuştum.
'Ne fısırdaşıyorsunuz oğlum siz?'
'Hiç, hiçbir şey.' sosisli sandviç geldiğinde bir lokma aldığımda Butik Ali de arkamdaki bir noktaya bakarak şaşırdı.
'Aaa-ooov ama bu.' Nevzat, Ali'nin kapasına vurup konuştuğunda anlamayan gözlerle ona baktım.
'Ne saklıyorsunuz oğlum ne var arkamda?'
Yanımda oturan Alper benim kolumdan tutup konuşmaya başladı.
'Hiç, hiç bir şey abi. Kızlara falan bakıyorlar işte.' kaşlarımı çatarak konuştum.
'Hadi Alper ve Nevzat bekar çocuklar. Peki ya sen? Utanmıyor musun Dilek ile evliyken başka hatunları süzmeye Bitik Ali!' Butik Ali konuşmaya başladı.
'Bana her şeyi de abi ama Dilek'i aldatıyorsun deme abi. Dilek'e boynuzları takmışsın da deme abi. Asıl boynuzu yiyen sensin abi haberin yok!' Alper Butik Ali'nin ağzına vurup konuştu.
'Lan oğlum sussana. Ya abi saçmalıyor işte sen bunu takma.' Butik Ali bana bakarak konuştu.
'Saçmalamıyorum abi. Yemişsin boynuzları... Nazlı yenge başka erkeklerle dolaşıyor.' hızla yerimden kalkarak butik Ali'nin boğazından tutarak konuştum.
'Lan sen ne diyorsun ağzını topla dağıtırım senin o ağzını! Nazlı hakkında ne diyosun lan sen?' butik Ali arkamı gösterirken boynunu çok sıkmış olacağım ki nefes alamıyordu. Sertçe boynunu bırakıp arkamı döndüğümde gördüğüm manzarayı kör olsaydım da hiç görmeseydim...
Nazlı başka bir adama gülüyor, başka bir adamın elini tutuyordu! Bana yalan söyleyip sevgilisi ile buluşuyordu!
Ellerimle yumruklarımı sıkarken Alper ve Nevzat yanıma gelip konuştular.
'Abi bak sakin ol. Bir yanlış anlaşılmadır.' sesler giderek kulağımda buğulaşırken gözümden bir damla yaş akarak karşımdaki manzarayı izledim.
Ben Nazlı'ya inanmıştım. Demek ki sevgisi tamamen yalandı....Nazlı beni çok güzel kandırmıştı.
⭐⭐
SINIR +25 oy.

Herşey Bitmedi BitemezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin