5

681 43 20
                                    

Bölüm Şarkımız:Yüzyüzeyken Konuşuruz /Ölsem Yeridir 💫
Gülden bizi öyle görünce öksürdü. Nazlı ise utanıp başını eğdi. Ben de onun utanışına gülümsedim ve içeriye girdim. Ahmet salonda oturuyordu. Televizyonda maç vardı.
'Ne maçı bu?'
'Türkiye - Hollanda. 1-0 öndeyiz.'
'Ooo iyiymiş'
Biz böyle maçtan sohbet ederken, kızlar sofrayı kuruyordu. Gülden gelince ayağa kalktım.
'Yardım edilecek bir şey var mı Gülden?'
Gülden şaşırmıştı.
'Yok canım, hazırladık biz. Ergun sen yardım eder misin böyle annene?'
O sırada Nazlı ekmekleri getirmişti.
'Anneme de, eşime de yardım ediyorum ben Gülden'ciğim. Değil mi Nazlı?'
Nazlı iyice kızarmıştı.
'Oturalım mı artık?'
Gülden, arkadaşını kurtarmak için yemeği bahane edip bizi masaya çağırdı. Beraber oturup yemek yemeye başladık.
'Nazlıcığım, neler yaptın bugün?'
Gülden Nazlı'ya sormuştu.
'Ne yapayım Gülden, arkadaşlarımla gezdim işte. Bizim eski sınıftan Cem var ya, sempatik olan. Şakalar yapıp grubu eğlendiren. Oda vardı. Keyfimi yerine getirdi. Baya özlemişiz birbirimizi.'
'Ee, Nazlı o senden hoşlanmıyor muydu? Hala hoşlanıyor- aa, pardon karıştırdım.'
Gülden kırdığı potu en sonunda fark edip susmıştu. Nazlı da kızgın bir şekilde ona bakıyordu. Ben ise sıkıca çatalımı tutuyordum. Sakin olmalıydım. Sakin olmalıydım.
'Ahmet, sen neler yaptın?'
Diyerek konuyu değiştirmeye çalışsa da nafile oldu Gülden için. Çünkü ben bu konuya takılmıştım.
'Bu doğru mu Nazlı? Yani biz beraberken o çocuk senden mi hoşlanıyordu? Ve bana bunu Gülden ağzından kaçırmasa söylemeyecektin?'
Nazlı sustu.
'Gerçekten mi Nazlı? Benden bu kadar mı korkuyorsun yada nefret ediyorsun?!'
Nazlı sonunda dayanamadı.
'Senden korkmuyor yada nefret etmiyorum Ergun. Aramızda tatsızlık olmasın diye sustum. Ve ona defalarca da dedim zaten. Benim sevdiğim başka diye. Yani seni aldatmadım senin aksine.'
'Benim aksime mi? Derken?'
'Helga'yla evlenen ve aylarca bunu saklayan sendin.'
'İşte bizim sorunumuz bu. Sen sürekli benim eski yaşattığım şeyleri yüzüme vuruyorsun! Ben zaten bunlar için çok pişmanım. Ama sen bunları hatırlatıp iyice pişmanlık yaşayayım istiyorsun.'
Ahmet araya girdi.
'Ergun, Nazlı! İkiniz de bir sakin olun. Birbirinizi onarmak yerine iyice kırıyorsunuz. Sakin kafayla oturun konuşun.'
Ayağa kalktım ve kapıya doğru ilerledim. Gülden ve Ahmet arkamdan 'Ergun nereye?' diye seslendiler.
'Ben yeterince doydum. Afiyet olsun size. İyi akşamlar.'
..
Gülden'lerden çıkıp yürümeye başladım. Yürüdüm, yürüdüm. Kalbim, aklım, ruhum ve bacaklarım beni tek bir noktaya getirdi. Bizim evimiz. Nazlı ile benim evim.
Buraya uzun zamandır gelmiyordum. Cesaret edemiyordum.
Anahtarı cebimden çıkarıp apartman kapısını açtım ve içeriye girdim. Daha sonra 2. Kata çıktım ve kapımızın önünde durdum. Aklıma kapıyı açan Nazlı'nın tatlılığı geldi.
Kapıyı açtım ve içeriye girip ışığı açtım. Evin her şeyini bu evden ayrılsam bile karşıladım her gün. Bir gün Nazlı ile beraber geri döneriz umuduyla..
İçeriye girer girmez Nazlı'nın kokusu buram buram burnuma doldu. Herşey bıraktığımız gibiydi..
Nazlı'nın şalı koltuğun üzerindeydi. Onu aldım ve kokladım. Yavaşça koltuğa geçip oturdum ve Nazlı'nın şalıyla beraber saatlerce oturdum.
Nazlı'yı düşünüp durdum. Ağladım, ağladım. Daha sonra koltuğa uzandım. Gözlerim direnemedi ve yavaşça gözlerimi kapattım....
...
Abimlerin evinden çıkıp yürümeye başladım. Gülden'e çok kızgındım. Hiç olması gerekmeyen kişilerin, konuları hiç olur olmaz yerde açıyordu.
Ergun'a Helga meselesi yüzünden laf söylediğim için de pişmandım. Sonuçta o eskide olan bir şeydi ve biz bu yüzden ayrılmamıştık. Ailelerimiz yüzünden, dükkanı kaybetmemiz yüzünden ayrılmıştık.
Yürüdükçe aklım, kalbim, ruhum ve bacaklarım beni evimize getirmişti. Ergun ile bizim evimize.
Uzun zamandır, Ergun'u bu evde bırakıp annemin evine gittiğimden beri bu eve adımımı atamamıştım. Hatta eşyalarımın bir kısmı bile bu evde kalmıştı.
Anahtarımı çıkarıp apartman kapısını açtım ve içeriye girdim. Kapının önüne gelince, Ergun işten geldiği zaman onu karşılamalarım aklıma geldi ve tebessüm ettim. O günlere geri dönebilmek için nelerimi feda etmezdim ki...
Oyalanmadan kapıyı açtım ve içeriye girdim. Evimizin içi hala biz kokuyordu. Ergun ile benim kokum vardı. Ama Ergun'un kokusu daha ağırlıklıydı. Işık açıktı. Kapıyı kapattım ve içeriye girdim. Herşey bıraktığım gibiydi...
Koltuğa yaklaştığımda Ergun'un yattığını gördüm. Ergun buraya mı gelmişti?
Üzerine bir şey örtmemişti ve benim şalım ellerinin arasındaydı. Yüzümdeki tebessüm ile onu bir süre öylece izledim.
Daha sonra yatak odamıza girdim. Dolaptan bir pike alıp çıkmayı düşünüyordum ki, Ergun'un yıkanmış ama ütülenmemiş gömleklerinin hala yatağımızın üzerinde duruşunu görünce o günü anımsadım... Ayrılık günümüzü..
..
Küçük balkonumuzdan çamaşırları toplayıp içeriye aldım ve balkon kapısını kapattım. Çamaşırları dürdüm ve Ergun'un gömleklerini ayırdım. Onları ütülemem gerekiyordu.
Dürdüğüm çamaşırları dolabımıza dizerken kapının açılma sesini duydum. Ergun'un gömleklerini yatağa bırakıp gelenin kim olduğuna baktım.
Gelen Hatice anneydi. Onda ve kendi annemde yedek anahtarımız vardı.
'Hoşgeldin anneciğim.'
'Hoşbulduk, Ergun daha gelmedi mi?'
'Hayır, gelmedi. Daha erken ki hem bu saatte gelmez Ergun. 7-8 gibi geliyor.'
Kafasını salladı.
'Anladım, sen neler yapıyorsun?'
'Çamaşırları topluyordum, şimdi yemeği ocağa koyacaktım.'
'Saat 3 olmuş hala yemeği koymadın mı ocağa? O ne zaman pişecek, ne zaman yanına ek olarak bir yemek yapacaksın da ne zaman yiyeceksiniz Allah bilir? Ergun zaten çok zayıfladı. Bir deri bir kemik kaldı oğlum.'
Gözlerimi devirdim. Her şeyimize karışıyordu. Ergun'un annesi olduğu için sustum ama o yine söylenmeye devam etti. Sabırla onun söylenmesini beklemeye devam ettim.
'Şimdi ben eve gidiyorum Hasan baban yemek bekler acıkmıştır, Ergun geldiğinde bize gelin bari de oğlumun karnı bir yemek görsün.'
'Bunun için mi gelmiştin anne?'
'Yok, Ergun'un halası gelecekmiş yarın sizi görmek istiyormuş. Onu haber vereyim dedim. Evi şöyle güzel bir temizlersin. Zaten temiz evin, aferin bak. Neyse ben hadi gidiyorum. Görüşürüz.'
Kapıyı açtım ve onu uğurladım. Mutfağa gidip yemeği yapmaya başladım. Ben yemeğin yanına çorba ve makarna yaparken anahtarla kapı tekrar açıldı. Bu sefer mutfaktan seslendim.
'Kim o?'
'Benim.' Bu Ergun'un sesiydi. Sesinde bir yorgunluk, bıkmışlık vardı. Ve her zaman yanıma gelip benim saçımdan öpen adam bu gün öpmemişti...
Yanına gittim. Koltukta baygın baygın oturuyordu. Saat 6 idi.
'Ergun? Hayırdır sen bu saatte gelmezdin eve? Çok mu yorgunsun? Dinlen biraz istersen hayatım.'
'Evet, yorgunum Nazlı. Hem de çok yorgunum. El altında çalışmaktan, köpek gibi çalışmaktan ve sürekli monoton olmaktan çok yoruldum. Ben müzik adamıyım. Ne anlarım muhasebe işinden?'
Biraz sinirliydi. Üzerine gitmek istemedim.
'Sürekli ailen ve sen mutlu ol diye sustum. Sürekli senin ve ailenin istediği şekilde yaşadım. Sırf aşkım için. Ama yok, olmuyor. Yine işten çıktım. Yine mutsuzum. Yine huzursuzum. Yine parasızım.'
İşten mi çıkarılmıştı?
'Ergun, işten mi attılar seni? Ama niye, herşey çok güzel gidiyordu?'
Bana bağırmaya başladı.
'Gitmiyor artık herşey güzel Nazlı. Ben çok yoruldum. Artık dayanamıyorum bu yüke. Üstelik en büyük düşmanıma dükkanımı kaptırdım sırf iyi olalım, kira ödemeyelim diye. Yine anne ve baban yüzünden.'
Artık onu alttan alamıyordum.
'Ne demek anne ve babam yüzünden Ergun? Senin annen çok mu iyi biri zannediyorsun sen? Evlendiğimiz günden beri ne yaptığım yemeği, ne ütülediğim çamaşırı, ne temizliği beğendi. Sürekli komşularının, akrabalarının yanında beni hor gördü. Senin ailen dedim, sustum, görmemeye çalıştım ama artık bende dayanamıyorum. Daha bugün teftişe gelir gibi geldi. Yine bir şeyleri beğenmeyip geri evine gitti. Ergun sen benim ailemden çektiysen eğer ben de senin ailenden çektim emin ol. Hasan baba hariç. O beni hep kızı gibi sevdi, hiç hor görmedi ama Hatice anne beni hiç istemedi. Hele dayın? Balayımızı, aldığımız evi, düğünümüzü sırf fazla masraf olmasın diye berbat eden o değil miydi?! Ve kaç ay bizde, yeni evli çiftin evinde kaldı? Yine de sustum. '
' Nazlı, ben senin ailen beni sevsin, beni kabullensin diye senden sonraki aşkımdan, mesleğimden, işimden, dükkanımdan oldum. Yine de beni kabul etmediler. Yine de beni hor gördüler. Keşke seni sevmeseydim. Keşke sana hiç aşık olmasaydım. Sana aşık olmanın sonuçlarının bunlar olacağını bilseydim sana aşık olmazdım inan. '
Kalbim çok kırılmıştı bu sözlere..
'Gerçekten böyle mi düşünüyorsun Ergun? Bir dükkan yüzünden kalbimi kırabilecek kadar mı?'
Ergun bağırmaya başlamıştı.
'Yapamıyorum Nazlı. Olmuyor. Sürekli senin ailene yaranmaya çalışmaktan çok yoruldum ben. O işsiz güçsüz Niyazi' yi bile kabullendiler ama beni bir türlü ben ne kadar çabalarsam çabalayayım kabullenmediler. '
'O işsiz güçsüz dediğin Niyazi, beni seven Niyazi. Şuan bu yaptığını o asla yapmazdı. Beni kırmazdı, aileme söz söylemezdi.'
Ergun'un gözleri dolmuştu.
'Benim sana olan sevgimi eğer Niyazi ile kıyaslıyorsan, git Nazlı.'
Artık ağlamaya başlamıştım. Üzerime ceketimi geçirip ayakkabılarımı giyerken, bu sözlerle daha fazla gururumu incitemeyeceğimi biliyordum.
'Ben bu kapıdan çıkarsam Ergun, bir daha asla geri dönmem. Ve işte o zaman, herşey biter.'
Ergun sessizliğini korudu. Ben de kapıyı açıp yavaşça evden çıktım ve kapıyı kapattım....
...
Dolan gözlerimi silip içeriye girdim ve salonda koltuğa yatan Ergun'un yanına gittim. Üzerini pikeyle örtüp onu izlemeye başladım. Gözleri hafifçe oynadı ve daha sonra gözlerini araladı. Uykulu gözlerle bana baktı ve sonra gözlerini kapattı. Tekrar açtığında beni görünce şoka uğramış olacak ki, yattığı yerden doğruldu ve elime dokundu.
'Nazlı? Burada ne işin var senin?'
İşte şimdi gerçekten ne cevap vereceğimi bilmiyordum.
'Ben gitsem iyi olacak.'
Ergun'un tuttuğu elimi çekip kapıya doğru yöneldim. Ama Ergun bir kaç adımda kapıya ulaşmış ve kapıyı tutmuştu bile.
'Hayır, gidemezsin. Gitme.. En son bu kapıdan çıktığında herşey bitti Nazlı...Gitme..'
Ergun hemen arkamdaydı. Ona sırtım dönüktü. Saçımın kokusunu çekti. Gözlerimi kapattım.
'Ergun, lütfen. Gitmem gerek. Merak ederler beni. Çek kapıdan elini.'
'Hayır Nazlı. Seni bırakamam...'
Bana sıkıca sarıldı. Aklım onu it diyor, kalbim ise sıkıca sarıl diyordu. Bu sefer kalbimi dinledim ve ona dönüp sıkıca sarıldım. Kokusunu içime çektim. Saçlarımı okşadı ve saçımdan öptü.
'Çok özlemişim.. Nazlıcan'ım, cananım, ne olur bırakma bir daha beni.. '
Sıkıca sarıldık birbirimize. Sanki dünyanın son günüymüş gibi bizi yaşadık. İlişkimizi yaşadık.
Ergun benden zorla ayrıldı.
'Bu gece beraber uyuyalım. Burada, yatağımızda..'
'Ergun, annemler bekliyor delirdin mi sen? Merak ederler beni. Olmaz.'
Ergun gülümsedi.
'Bırak biraz onlar merak etsin. Bu gece burada, beraber uyuyalım.'
Beni yatak odamıza götürdü. Yatağın üzerindeki gömleklerini tebessüm ederek aldı ve kenarıya koydu. Sonra beni elimden tutarak yatağa yatırdı. Yanıma yattı ve başımı göğsüne aldı. Sıkıca sarıldık ve öylece kaldık. Uyumadan önce son söylediğimiz şeyler de: 'Seni çok seviyorum...' Du...
🦋🦋
Çok güzel bir bölümle karşınızdayım. Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum. Bundan sonra daha güzel bölümler gelebilir :')

Herşey Bitmedi BitemezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin