7

539 26 12
                                    

Ellerimiz birbirine kenetli bir şekilde zile bastık ve heyecanla beklemeye başladık. Kapıyı açan Hatice teyzeydi. Bize dikkatle baktıktan sonra içeriye buyur etti.
'Hoşgeldiniz.'
Ergun annesine dönüp konuştu.
'Anne, Rukiye anneler geldi mi?'
'Evet, salondalar.'
Ergun beni salona doğru yönlendirerek beraber salona girdik. Abimler, annem ve babam hatta ne alaka ise Gülden'in annesi ve babası da vardı.
İçeriye girdik. Ergun yemek masasındaki sandalyelerden iki tane aldı ve yan yana koyarak ikimizi de oturttu.
Herkes birbirine merakla bakıyordu. Hatice teyze ikramlıkları dağıtmaya başladı. Ben ayağa kalktığımda Ergun beni oturtmuştu.
'Ergun, dur bir. Yardım edeyim Hatice teyzeye.'
Ergun benim anneme, 'Rukiye anne' diyordu. Ben onun annesine 'Hatice teyze' diyordum. Buna içten içe üzülmüyormuş gibi hissediyordum ama Hatice teyzenin sözlerini bir sineye çekip ona henüz anne kelimesini diyemezdim.
Ayağa kalkıp mutfağa girdim ve Hatice teyze ile karşı karşıya geldik.
'Nazlı, bir şey mi oldu kızım?'
'Hayır, yardım etmeye gelmiştim.'
'Geç otur sen içeriye. Ben kendim hallederim.'
'Olur mu hiç öyle şey Hatice teyze? Yardımlaşarak yapalım hemen bitsin.'
İkramlıklardan alıp dağıtmaya başladık. İkramlıkları bitirince çayları doldurup çayları dağıttık ve en sonunda Hatice teyze Hasan babanın yanında yerini aldı, ben de Ergun'un yanındaki yerimi...
Hasan baba fazla uzatmadan söze girdi.
' Çocuklar, oturup konuşup bir karara vardınız mı?'
Ergun tam ağzını açmıştı ki ben araya girip konuşmaya başladım.
'Biz konuştuk. Bir süre vermeye karar verdik. O süre zarfında da Ergun kendi dükkanını kuracak. İşini kuracak. Sonra da evleneceğiz.'
Ergun bana bakıp gülümsedi. Babam söze girdi.
'Bende Ergun'un işi konusunda konuşacaktım. Ne iş yapacak?'
'Tekrar plak dükkanı açacak. İşlerini büyütücek, ben de çalışacağım öyle beraber ihtiyaçlarımızı karşılayacağız.'
Annem yine söze girdi.
'Ama SSK'sı olmayacak. Bağkurlu olacak. Peki geleceğiniz ne olacak kızım?'
Gözlerimi devirdim. Ben tam söze başlıyordum ki Hatice teyze söze girdi.
'Rukiye Hanım, niye oğlumu küçük görüyorsunuz? Ergun çalışkandır, aklı başındadır. Kendi ekmeğini kendi evine getirebilir. Yıllarca Hasan emekli olduğundan beri Ergun bize baktı. Nazlı için evini yurdunu kaybettiğinde, Almanya' da gurbette çalışırken bile bizi unutmayıp para yolladı. Oğlumun gözü dışarıda değil. Ailesine düşkündür. Benim oğlum bir evi geçindirebilir Allah'ın izniyle. Peki sizin kızınız bir evi geçindirir mi? '
' O ne demek Hatice Hanım, o benim kızım. Onu ben büyüttüm. Nazlı kendi evini geçindirebilir. Onlar evliyken kim evi çekip çeviriyordu sanıyorsunuz? Bir kereden bir kereye Nazlı yardım aldı mı benden yada sizden? Gayet de iyi bakmadı mı evine, eşine? '
Ergun en sonunda dayanamadı.
'Anne, Rukiye anne. Yeter. Biz birbirimize bakabiliyoruz. Nazlı da ben de bir evi çekip çevirebiliriz. Hatırlarsanız biz evliydik ve Nazlı ile bu güne kadar hiç bir sorunumuz olmadı.'
Hasan baba ise konuya girdi.
'Fehmi bey, sevgili dünürüm. Artık anlaştığımızı düşünüyorum. Bu çocuklar birbirlerine çok düşkün ve bağlılar. Bir birleri olmadan yapamıyorlar. Hayırlısı olsun diyelim o halde. Nazlı kızımızı ne zaman istemeye gelelim?'
Ergun bana bakıp gülümsemişti. Şaka gibiydi, biz artık birbimize kavuşuyorduk ve artık iki kişilik aile olmaya devam edecektik.
Biz tam konuşurken o sırada kapı çaldı. Hatice teyze koşup kapıya baktı. İçeriye giren Niyazi ve ailesiyle, Ergun ile birbirimize baktık...
...
Niyazi içeriye girince Nazlı ile bakıştık ve hemen ayağa kalkıp Niyazi'nin önünde durdum.
'Sen niye geldin buraya? Hemde benim evime?'
'Çizik plak Ergun. Senin evine gelmedim aslında Rukiye annelere geldim. Hayırlı bir iş için. Ama evde yoklardı Nurten abla burada olduklarını söyledi bende buraya geldim ailemle beraber.'
Çiçeğini, çikolatasını almış gelmişti. Beynimden kaynar sular dökülüyordu. Yakasına yapıştım.
'Lan, bu ne demek oluyor?'
'Nazlı'yı istemeye geldik.'
Niyazi'nin tam burnuna bir kafa indirdim ve dayanamayıp yere düştü.
'Bu ne demek oluyor Rukiye Hanım? Kızınız mavi boncuk mu dağıtıyor böyle? Bu ne rezalet?'
Annemin söylediklerini duyunca çıldırdım.
'Anne, şimdi sırası değil!'
'Nasıl değil oğlum? Bu ne terbiyesizlik?! Bir de evde bulamamışlar bizim evimize kadar gelip Nazlı' yı istemeye gelmişler. Rezalete bakar mısın?! '
Babam annemi susturmaya çalışıyordu. Fehmi baba da Rukiye anneye sorgularcasına bakıyordu. Nazlı ise şaşkındı.
'Ergun, yemin ederim benim bu olandan bir haberim yoktu.'
'Nazlı, şimdi sırası hiç değil. Gerçekten.'
Nazlı'nın gözleri dolmuştu. Rukiye anne söze girdi.
'Ben biliyordum geleceklerini. Gelsinler istedim.'
Fehmi baba Rukiye anneye bağırmaya başladı.
'Rukiye?! Sen nasıl benim, Nazlı'nın rızası olmadan böyle bir işe kalkışırsın? Bu nasıl rezalet bir şey?'
Annem kolonya alıp kendine sürmeye başladı. Niyazi ise doğrulup Fehmi babaya bakıp konuşmaya başladı.
'Babacığım, izin verseniz bir de beni dinleseniz. Ergun sizin eski damadınız, sizi ve kızınızı en çok üzen o. Buna rağmen siz ona bir şans verebiliyorsanız bana da bu şansı vermeniz gerekiyor.'
Nazlı konuşmaya başladı. Nazlı'nın bu konuyla ilgili konuşmasını, hatta Niyazi ile selamlaşmasını bile istemiyordum.
'Niyazi, biz seninle buluştuğumuzda ben sana ikimizin olamayacağını, evlilik düşünmediğimi söylemiştim. Sen neden böyle kendi başına iş yapıyorsun ki?! Ayrıca anne, sen bunu nasıl kabul edersin? Ben kaç kere Niyazi ile evlenmek istemediğimi söylediğim halde sen nasıl inatla, Niyazi'ye de umut vererek beni nasıl onunla evlendirmeye çalışırsın? Şuan Ergun'un, ailesinin gözünün önünde ne kadar küçük düştüğümü görmüyor musun anne?! Ergun da olmayan, Niyazi'ye olan ne var anne?! '
Nazlı, ağlamaya başladı. Onun ağlamasına dayanamıyordum. Ona sıkıca sarıldım.
'Anne, evlenme kararı alırken sana sormamalıydım. Hatta gidip gizlice Ergun ile evlenip bir anda karşınıza çıkmalıydık. Neden bana, Ergun' a, aşkımıza saygı duymak yerine bunları yapıyorsunuz? Böyle daha mı mutlu olacağımızı sanıyorsunuz? '
Niyazi'nin anne ve babası da' bu ne rezillik ' tarzı konuşmaya başlamışlardı.
Nazlı' nın elinden tuttum ve onu kapıya doğru sürükledim. Bu kadarı fazlaydı.
'Ergun nereye?'
'Nazlı, sen şimdi evet de. Çok uzaklara gidelim. Kimsenin bizi bulamayacağı, hayatımızı mahvetmeyeceği, aşkımızın saygı duyulduğu bir yere gidelim. Orada bir aile kuralım. Çocuklarımız olsun...'
'Ergun, aileme ne kadar kızarsam kızayım. Onları çiğneyip de gidemem ki.. Lütfen beni anlayışla karşıla. Ben buna hazır değilim. Ben herkesin mutlu olduğu, bizim daha çok mutlu olduğumuz bir hayat istiyorum.'
Ona sarıldım.
'Sana söz veriyorum. Seni çok mutlu edeceğim. En yakın zamanda işimi kuracağım ve evleneceğiz. Kocaman bir aile kuracağız ve ömür boyu çok mutlu olacağız. Ne aile baskısı altında kalacağız, ne de başka herhangi bir şey bizi birbirimizden ayıramayacak.'
Nazlı kocaman gülümsedi...
..
Evimize gelmiştik. Anneme hala çok kızgındım. Bana sormadan Niyazi ve ailesini kabul etmişti. Ergun' un ailesine çok büyük bir ayıp olmuştu.
Sabah uyandığımda işe gitmek için hazırlandım. Amacım kahvaltıya kalmadan erkenden çıkıp gitmekti bu evden. Anneme çok kırgındım çünkü.
Odamın kapısını açtım. Ayak ucumda yürümeye başladım. Tam dış kapıya vardım, ayakkabılarımı giyiyordum ki, annem mutfaktan çıktı.
'Nazlı? Kahvaltı etmeden mi gideceksin işe?'
'Geç kaldım. İş yerinde yerim.'
Kapıyı açtım, tam çıkıyordum ki annem seslendi.
'Nazlı, kızgın mısın hala bana?'
'Anne, şuan bu konuyu hiç konuşmak istemiyorum. Ayrıca geç kalıyorum. İzin verirsen işime gitmek istiyorum.'
Kapıyı çektim ve evden çıktım. Anneme olan kırgınlığım uzun süre boyunca geçmeyecekti. Zaten Hatice teyzenin yeterince gözüne batmışken, Niyazi'nin gelip beni istemesi, bu göze batışın tuzu biberi olacaktı. Ve bu göze batış uzun süre boyunca gözüme sokulacak,unutulmayacaktı.
Apartman kapısını açmam ile Ergun'un yüzünü görmem bir oldu. O anda gülümsedim. Ergun benim şu hayattaki tek gerçek aşkımdı. Ailemdi..
Beni görünce kocaman gülümsedi.
'Nazlı'm.. Özlüceğim, sevdiceğim...'
Kocaman sarıldık birbirimize. Artık eskisi gibi biri görecek korkusuyla da yaşamıyorduk. Biz birbirimize deliler gibi aşıktık. İsteyen görebilirdi.
Benden ayrıldı ve saçımı okşadı.
'İyisin değil mi?'
'İyiyim. Kırgınım sadece biraz. O kadar. '
Biz böyle tatlı tatlı bakışırken iki avukat ve arkalarında zabıta ekibi Niyazi'nin Taş Plak dükkanının önünde durmuştu.
'Niyazi Argun. Dükkanınıza ödemediğiniz borç yüzünden icra gelmiştir. Tüm mallar alınacaktır, dükkan da mühürlenecektir.'
Ergun ile birbirimize öylece baktık.
'Nasıl yani avukat bey? Bir yanlışlık olmalı.'
'Hayır, yanlışlık yok. Siz plak şirketine borcunuzu ödememişsiniz.'
Ergun da yanlarına gitti.
'Avukat bey, bir yanlış anlaşılma olmalı. Tamam her ne kadar dükkan benim eski dükkanım olsa ve beni kandırıp bu dükkanı açsa bile birinin ekmek teknesini böyle kolay kapatamazsınız.'
'Beyefendi, biz görevimizi yapıyoruz. Bize verilen emir bu. Bunu uygulamak zorundayız. Evet arkadaşlar boşaltalım dükkanı.'
Niyazi ve çırağı dükkan önündeki kaldırıma oturup kalmışlardı. İkisi de çok üzgünlerdi. Ergun ise üzülmüştü.
O kadar güzel kalbe sahip biriyle beraberdim ki.. Niyazi onun dükkanını yalanla dolanla elinden almıştı. Ona kızgın olmalı hatta avukatların yanına geçip belki onunla alay etmeliydi ama Ergun, Niyazi'nin çaresiz halini görünce kolunu onun omzuna koydu.
'Düzelir merak etme. Allah nasibini verir bir yerden. Ödersin borcu.'
Dükkanı boşaltıp, dükkan kepengini mühürlediklerinde Niyazi için herşey bitmişti. O parayı ödeyene kadar o kilit açılmayacaktı. Açmaya kalkarsa bile hapis cezasına çarptırılacaktı.
Ergun benim elimden tuttu ve işe doğru yürümeye başladık. Niyazi hem aşkta, hem de işte kaybetmişti. Ergun'u kandırıp onun dükkanını elinden almanın cezasını baya ağır ödüyordu.
Ergun beni iş yerime bıraktı ve kendi de yeni dükkan bakmaya gitti. Her ne olursa olsun herşey çok güzel gidiyordu. Tıpkı eski günlerdeki gibi..
..
'Ergun, her sabah işe giderken beni bırakmak zor olmuyor mu senin için?'
'Hayır, aksine okulunu da görmüş oluyorum. Hem ayrıca ben de üniversite havasını tatmış oluyorum. Hem de senin yanında daha fazla zaman geçiriyorum.'
Kocaman gülümsedim.
'Ergun, benim şu harçlar baya pahalı. Bak istersen babama söyleyelim biraz o yardım etsin. Yada ben bırakıyım okulu. Sana çok yükledim bu ara. Ne olur.'
'Nazlı, bir daha böyle bir şeyi duymak istemiyorum. Sen benim karımsın. Kazandığım para elbet sana ve evimize harcanacak. Ayrıca ben yine de limon satar seni okuturum. Ben doğru dürüst okuyamadım. İmkanlar el vermedi zamanında. Ama sen okuyacaksın. Güzel bir diploman olacak ve beraber diplomalarımızı yan yana evimizin en güzel köşesine asacağız ve gururla bakacağız. '
Gözlerim yaşlarla dolmuştu.
'Sabah sabah ne bu duygusallık böyle karıcım? Hassas günlerinde misin yine?'
Kıkırdadım ve kızardım.
'Ergun,utandırmasana beni ya! Ayrıca ne de güzel seviyorsun beni öyle sen!'
Kocaman gülümsedi.
'Hadi bakalım Nazlıcan. Sen okuluna, ben de işime. Akşam seni alırım yine, beraber evimize gideriz.'
'Tamam aşkım, seni çok seviyorum.'
'Bende seni çok seviyorum. Öğretmenlerini iyi dinle bak! Acıktığında da bir şeyler ye Nazlı'm. Sen bana lazımsın, hasta olursan ne yaparız?'
'Tamam kocacığım. Haydi geç kaldın işe!'
Ergun kocaman gülümsedi.
'Sen bana kocacığım mı dedin?'
Cilveli cilveli gülümsedim.
'Evet, öyle değil misin?'
'Neyse, ben işe gideyim artık yoksa ben bu kızı burada yiyeceğim.'
Beraber kahkaha attık ve kocaman gülümsedik. Birbirimize el salladıktan sonra ben okula, o işe gittik...
..
İş yerimden çıktığımda Ergun yine kapının önünde beni bekliyordu. Kocaman birbirimize sarıldık ve eve doğru yürümeye başladık.
Eve gitmeyi hiç istemiyordum. Annem ile yüzleşmeye hazır değildim.
'Nazlı, biliyorum Rukiye anneye kırgınsın. Ama o senin annen. Anneye küslük olmaz. Oturup konuşman gerekli.'
'Ergun, güzel kalbin için teşekkür ederim. Ama biraz zamana ihtiyacım var. Onunla yüzleşmeye hazır değilim.'
Yürümeye devam ettik. Evin önüne geldiğimizde Niyazi pastaneden çıktı ve Ergun'un yanına geldi.
'Ergun, sana bir teklifim var.'
'Ne o dümbüllü? Ne teklifiymiş bu?'
'İcra cezasını ödemek için paraya ihtiyacım var. Eğer sende birikmiş paran varsa, dükkanı sana satabilirim. Ben artık yoruldum. Kendime yeni bir hayat kuracağım. Ne dersin?'
Ergun ile ben, şaşkınlıktan küçük dilimizi yutacaktık. Niyazi, dükkanı Ergun'a para karşılığında tekrar geri satıyordu. Acaba bu işin içinde de bir iş var mıydı?...
🦋🦋
Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum, ne kadar çok oy ve yorum,o kadar çok daha uzun bölüm;) ❤️

Herşey Bitmedi BitemezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin