34

337 25 24
                                    

Sabah Aslı'nın Nazlı ile benim yanağımdan öpüp yatakta zıplamasıyla uyanmıştık. Öyle neşeliydi ki..
'Günaydın amca, hala! Hadi kalkın kardeşimi görmeye gidelim artık.'
Onun bu hevesli haline güldükten sonra yataktan doğrulup ayağa kalktık. Nazlı lavaboya girdikten sonra mutfağa gidip çay koydu ve kahvaltı için hazırlıkları yapmaya başladı.
Aslı ile beraber lavaboya girip Aslı ile yüzümüzü yıkadıktan sonra ikimiz de mutfağa gidip Nazlı'ya yardım ettik.
El birliğiyle kahvaltıyı hazırlsdıktan sonra kahvaltımızı güzelce ettik ve Nazlı ile Aslı bulaşıkları bana bırakıp yatak odasına gidip hazırlanmaya başladılar. Aslında bu iyi olmuştu çünkü onlar hazırlanana kadar boş oturup sıkılmaktansa bulaşık yıkamak daha mantıklı geliyordu her zaman.
Bulaşıkları yıkadıktan sonra ellerimi kuruladım. O an mutfağa giren iki güzellikle gözlerim patlamaya başlamıştı.
Aslı dün aldığımız cicili kırmızı elbiselerden bir tanesini giymiş, halasının yardımıyla saçlarını iki yandan örmüş, kırmızı rugan ayakkabılarıyla çok tatlı olmuştu. Nazlı ise Aslı ile uyumlu olmak için kırmızı bir elbise ve kırmızı kısa topuklu ayakkabılarını giymiş ve güzel çehresini hafif bir makyajla süslemişti.
'Biz hazırız amca!'
Güzellerime güzel bir bakış attım ve gülümseyip yanlarına ilerledim.
'Pabucum dama atılacak galiba, bu ne güzellik hanımlar?'
Nazlı ile Aslı güldükten sonra tekrar konuşmaya başladım.
'Hadi siz beni bekleyin. Ben de üzerime bir şeyler giyip geliyorum. Sonra çıkarız.'
Nazlı ve Aslı başıyla beni onayladıktan sonra yatak odasına doğru ilerledim ve dolaptan kırmızı pantolonum ile mor gömleğimi aldım. Üzerime giyip saçlarımı düzelttim ve iki güzel kızın yanına geri döndüm. Ceketlerimizi giyip ayakkabılarımızı giydikten sonra dışarıya çıktık ve hastaneye doğru ilerlemeye başladık.
Hastaneye gitmek üzere minibüse bindiğimiz de Nazlı kucağında Aslı ile oturmuştu. Ben ise onların yanındaki boş olan yere geçmiştim. Karşımızdaki yaşlı çift Aslı'ya sevgi dolu bakmışlardı. En sonunda teyze dayanamayıp konuştu.
'Maşallah, çok tatlı bir kızınız var. Allah size bağışlasın yavrum.'
Nazlı ile birbirimize şaşkınca bakıp gülümsedik. Nazlı konuşmaya başladı.
'Yok teyzeciğim, bizim kızımız değil. Yeğenimiz.'
Aslı tatlı tatlı gülümsedi.
'Ben de anne ve babam olmalarını isterdim ama benim anne ve babam zaten var ki. Hem onlar da çok iyiler. Halam ve amcamı da seviyorum.'
Beraber Aslı konuşurken gülmeye başlamıştık. Otobüsün camından yansımamıza baktığımda gerçekten beraber çok güzel göründüğümüzü düşündüm ve teyzeye hak verdim. Biz beraber o kadar güzeldik ki...
..
Hastaneye geldiğimizde Gülden, Ahmet'in desteğiyle çıkışa doğru yürüyordu. Necla teyze ve annemin elinde ise çantalar ve bebek vardı.
Aslı annesini ve babasını gördüğünde bizim elimizi bırakıp koşmaya başladı.
'Anne, baba!'
Ergun ile ikimiz düşecek diye telaşla bakarken Aslı anne ve babasının yanına ulaşmış ve onlara sarılmıştı bile..
Biz de abimle Gülden'in yanına yaklaştığımızda Ergun konuşmaya başladı.
'Ahmet'im, çıkıyor musunuz?'
'Evet, her şey yolunda gitmiş çok şükür. Doktor çıkardı bir sorun olmadığını söyleyerek.'
Gülden, Aslı'ya sarıldıktan sonra Ergun ve Aslı'ya dönüp konuşmaya başladı.
'Üzmedin değil mi amcanı ve halanı kızım? '
Ergun sevecen bir şekilde konuşmaya başladı.
'Hayır annesi aksine biz çok eğlendik. Aslı bizim evimizin neşesi oldu. Zaten evimin neşesi bir tane vardı, bir tane daha eklendi. Evim huzur doluydu. Valla bu akşam da Aslı isterse eğer bizde kalsın.'
Herkes Ergun'a gülümserken ben ona aşkla bakıyordum. Bu adam çok güzel bir eş olduğu gibi çok iyi bir baba da olacaktı.
'Amca, sen bugün halamın karnındaki bebeğinizle idare et. Ben kardeşimle kalmak istiyorum.'
Hep beraber Aslı'ya gülerken Ergun eğilip onu gıdıklamaya başlamıştı.
Daha fazla beklemeden hastaneden çıktığımızda arabaya bindik ve Gülden'in evinin yolunu tuttuk.
Gülden ve abimin evine geldiğimizde Dilek ve Nurten abla evi düzenlemiş hatta Gülden'e lohusa yatağı ve şerbeti bile yapmıştı. Gülden ve Necla teyze Nurten ablaya minnetle baktıktan sonra gülümsediler. Gülden'i abim, ben ve Ergun lohusa yatağına canını acıtmadan yatırdıktan sonra Ergun konuşmaya başladı.
'Nazlı canım ben dükkana gideyim. Şimdi Gülden rahat edemez ben varken falan, akşam görüşürüz nasıl olsa.'
Ergun'a aşkla gülümsedikten sonra konuşmaya başladım.
'Tamam hayatım. Ben biraz yardım edeyim onlara.'
'Aman Nazlı canım, kendine çok yüklenme bak senin de karnında bebeğimiz var. Dikkatli ol tamam mı?'
Ergun'un bu telaşlı haline gülümsedim ve onu dışarıya çıkardım. Boşu boşuna telaşlanıyordu. Zaten annemler ve Gülden de yardım etmeme izin vermemişti.
Gülden'in yanında biraz durduktan sonra ayaklandım. Annem, Necla teyze ve Nurten abla nereye gittiğimi merak ettiler. Onlara dönüp konuşmaya başladım.
'Eve gideyim ben artık. Gülden de biraz dinlensin. Bir şey olursa arayın tamam mı anne?'
'Deli kızım, sen kendine iyi bak. Biz Necla Hanım ile zaten buradayız. Merak etme artık Gülden'i. Şuan önemli olan sen ve bebeğinin sağlığı annecim. Aman dikkatli ol.'
Annemin hamilelikle ilgili nasihatlarını kapının önünde dinleyip ayakkabılarımı giydim ve Gülden'e el sallayıp evden çıktım.
Evimize doğru ilerlemeye başladım. Manav Mustafa başkandan bir kaç sebze ve meyve aldıktan sonra Bahtiyar abiden de biraz et aldım ve eve doğru ilerlemeye devam ettim. Evin önüne geldiğimde poşetleri yere koyup evimizin kapısını açtım ve ayakkabılarımı çıkarıp içeriye girdim. Poşetler ağır gelmişti ve yorulmuştum.
Poşetleri mutfağa teker teker taşıdıktan sonra mutfak masasına oturdum ve birazcık soluklandım. Daha sonra aldıklarımı buzdolabına yerleştirirken zil çaldı.
Mutfağımızdaki saate baktığımda saatin akşam üzeri 5 olduğunu gördüm. Ergun bu saatlerde gelmezdi. Acaba bir şey mi olmuştu?
Kapıya doğru ilerledim ve belimi tutarak kapıyı açmam ile gördüğüm kişi ile şaşkınca duraksadım.
Serpil tam karşımdaydı. Tam kapıyı yüzüne kapatmak üzere örtüyordum ki Serpil kapıyı tuttu ve konuşmaya başladı.
'Nazlı, sadece güzelce buraya konuşmaya geldim. Merak etme ne sana ne de bebeğine bir şey yapacağım yada saçma sapan konuşacağım.'
Tek kaşımı çatarak ciddi olduğunu anlamaya çalıştım ve kapıdan çekilerek elimle knu içeriye davet ettim. Serpil içeriye girip ayakkabılarını çıkarırken ayakkabılıktaki terliklerden birini önüne fırlattım.
Serpil terlikleri giyerken ben de sabırsızlıkla onu bekliyordum.
'Ne için geldin buraya?'
Serpil terliklerini giyip beni inceledikten sonra konuşmaya başladı.
'Nerede oturuyorsun? Konuşacağımız konu baya uzun çünkü.'
Mutfağı gösterip mutfağa doğru ilerlediğimde oda benim peşimden mutfağa geldi ve mutfak masasının üzerine oturdu. Masanın üzerindeki poşetleri şimdilik mutfak tezgahına koyduktan sonra masaya oturdum ve konuşmaya başladım.
'Serpil bak vaktim yok. Ne konuşacaksan konuş artık.'
Serpil derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya başladı.
'Nazlı bak ben bir şeyler düşündüm. Ben Ergun'u çok sevmiştim. O ilk karşılaştığımızda aradığım kişinin o olduğunu söylemişti biri sanki bana ve kendimi bu rüyaya çok kaptırdım. Ne yazık ki Ergun senin eşin ve ben size kötülük üstüne kötülük yaptım hatta Niyazi'yi geçtim. Kendi gururumu ayaklar altına aldım ve bir erkek için hemcinsimle kavga ettim. Beni gerçekten seven birinin kalbini defalarca kırdım.. Onu yarabandı olarak kullandım. Niyazi'yi çok kırdım Nazlı. O bunu size veya kendi ailesine fark ettirmedi. Herşeye rağmen beni gerçekten sevdi fakat ben onun sevgisini asla haketmiyorum. Sonra senin hamile olduğunu öğrendim. Senin hamile olduğunu öğrenmeden önce Ergun'u ikna etmek için her yolu deneyecektim inan ki. Ama sen demiştin ya, 'Biz türlü yollardan geçtik yine de birbirimizden vazgeçmedik.' diye. Benim gücüm de sizin aşkınıza yetmedi. Dünyanın en şanslı kadınısın Nazlı. Ergun senden asla vazgeçmedi, vazgeçmeyecek de. Şimdi de ondan bir çocuğun olacakmış. Tebrik ederim. Ben artık daha fazla ne gururumu ayaklar altına almak istiyorum, ne hemcinsim ile tartışmak istiyorum ne de Niyazi'nin sevgisini daha fazla kırmak istiyorum. Ben buradan gidiyorum. Bunu kimse bilmiyor, sadece sen biliyorsun. Söz veriyorum bir daha hayatınıza gelmeyeceğim. Ergun da, sen de ve tabii ki Niyazi de daha güzel anları, daha güzel mutlulukları hakediyorsunuz. Özür dilerim herşey için. Biliyorum beni affetmek çok zor ama yine de beni affet... '
Serpil göz yaşlarını sildikten sonra konuşmaya başladım.
'Serpil, seni affetmem öyle zor ki. Ve sana yine de inanmıyorum. Ama Niyazi gibi seni böylesine güzel seven birini çok zor bulursun. Senin hatalarına rağmen bize karşı yine seni savundu o. Yine de ben senin de mutlu olmanı isterim. Ben senin kadar kinci değilim. Biz Ergun ile çok zorlu yollardan geçtik. Önümüze bir çok engel kondu fakat ne o ne de ben birbirimizden vazgeçtik. Şimdi hiç vazgeçmeyiz Serpil. Biz şuan ayrılsak bile ki Allah göstermesin. Ergun yine hayatına birini almaz. Ben de. Niyazi için çok üzülüyorum. Ben onu sevemedim, olmadı. Ama sevgisine karşılık vermedim. Ama sen yalan da olsa sevgisine karşılık verdin ve onu kabullendin. Niyazi sen gittiğinde buna yıkılacak. Çünkü mahallede Niyazi'yi herkes hor görürdü. Bir tek sen ve ben onu böyle kabullendik. Şimdi sen de gidersen Niyazi kolay kolay kendini toparlayamaz. Gitme konusunu Niyazi için düşün Serpil. Ben bize yaptığı kötülükler olmasına rağmen yine de Niyazi'nin iyiliğini istiyorum. O da güzel bir sevgiyi, yuvayı, mutluluğu hakediyor. Yine de, eğer özründe samimi isen ben seni affediyorum Serpil. Umarım senin de gerçek mutlu bir yuvan, seni sevgi dolu seven bir eşin olur. Ve tabii ki eşin ile senin bir parçan, çocuğun olur. Ben yine de seni tanıdığım için mutluyum. Çünkü sen her ne kadar sen farkında olmasan da bizim zaten güçlü olan aşkımızı daha da güçlendirdin. Bize tecrübe verdin. '
Serpil acı dolu gülümsedikten sonra ayaklandı. Ben de onunla birlikte ayağa kalktığımda Serpil gülümseyerek konuştu.
'Nazlı, sana son bir kez sarılabilir miyim?'
Tereddüt ile etrafıma bakındıktan sonra konuşmaya başladım.
'Tabii ki..'
Serpil ile birbirimize sarıldıktan sonra tereddütlü bir şekilde ondan ayrıldım. Yine de ona hala güvenmiyordum.
Serpil çantasını alıp kapıya doğru ilerlerken peşinden ilerledim. Serpil ayakkabısını giyerken kapı anahtarla açıldı ve içeriye poşetleriyle Ergun girdi.
'Nazlı canım sana güzel bir tatlı aldım Sami abiden, afiyetle yer- Serpil? Senin burada, Nazlı'nın yanında ne işin var?'
Ergun sertçe Serpil'e bakarken, Serpil ne diyeceğini bilmezmiş gibi bana baktı. Ergun'un da bakışları bana kaydığında derin bir nefes alıp konuşmaya başladım.
'Serpil yaptığı her şey için özür dilemeye gelmiş. Zaten şimdi de bir daha hayatımıza girmemek üzere gidiyordu.'
Ergun beni yanına çektikten sonra konuşmaya başladı.
'Ne konuştuysan konuştun, hadi şimdi uğurlar ola. Bir daha görünme buralarda.'
'Ergun, ben senden de özür dilemek istiyorum. Senin Nazlı' ya olan sevgin beni kızdırdı ne yaptıysam sana olan sev-'
'Ben seni dinlemek istemiyorum. Gittiğin yerde huzurlu ol, bizi rahat bırak yeter. Hadi uğurlar ola.'
Ergun kapıyı açtığında Niyazi'nin içeriye girmesi bir oldu.
'Serpil?!'
Ergun sinirle gülümserken ben de şaşkınca bakakalmıştım. Niyazi neden gelmişti? Bizim evde ne işi vardı?
En önemlisi Serpil bizim hayatımızdan çıkacak mıydı? Hayatımızdan çıkarken yanına Niyazi'yi de alacak mıydı?
🦋🦋
MERHABA! Nasılsınız canlar? Yeni bölümün gelmesi bu hafta biraz aksadı kusura bakmayın. Çok yoğundum ve açıkçası ilham perilerim kaybolmuştu.
Bundan sonra pazar günleri yazmayı düşünüyorum çünkü pazar günleri daha müsait oluyorum sanki. Siz ne diyorsunuz? Cuma gününe devam mı?
Bu arada kız/erkek bebek isimlerini önermeye devam edin yahu!
Instagram'dan Ergun Plak sayfamı takip edin! : @ergunplaktumblr
Twitter'dan görüş, düşünce ve önerilerinizi benimle paylaşabilirsiniz: @atugceaksu
Sizi çok seviyorum 💜

Herşey Bitmedi BitemezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin