77

248 13 105
                                    

Merhaba saygı değer okuyucularım! Tüm hafta beklediğinize değecek duygusal bir bölüm yazmaya çalıştım sizler için...

Lütfen okurken kendinizi en duygusal hissettiğiniz bir şarkıyı arka plana alarak okuyun olur mu? Yazarken böyle yaptım ben çünkü. :')

Bu arada hikaye ile ilgili yeni bir karar aldım ve bunu sizinle paylaşmak istiyorum. Emeğimin karşılığını #HBB' de yeterince göremediğim için verdiğim bir karardan bahsediyorum :')

Koyduğum oy sınırları yeniden gündemde olacak :') eğer böyle de istediğim sonuçlara ulaşamazsam en kısa zamanda Final bölümüne gideceğimi üzülerek belirtmek istiyorum.

Sizin için bu hikayenin kıymetli olduğunu çok ama çok iyi biliyorum, böyle bir karara varmamam için sizlerin elinden geleni yapacağına inanıyorum.

Sizi gerçekten çok ama çok seviyorum. İnsan en sevdiklerine geçermiş nazı ve sözü :')

+15 oy ve bolca yorum olursa haftaya Pazar günü görüşmek dileğiyle sevgiyle kalın efendim içinde esen miktarda aşkla... :') ❤️

🌸🌸

Giderek yaklaşan kurt sesleriyle refleksle karnımı tuttum. Sanki kurt gelse kızımı koruyabilecekmişim gibi... Annelik duygusu böyleydi işte, çok güçlü olmak ve dik durmak zorundaydın.

Ben başaramamıştım. Belki de iyi bir anne olamamıştım. Hala içimde bir kız çocuğu gizliydi. Güçlü olamamış, acılarımın üzerine yürüyememiştim.

Korkaktım. Şu zamana kadar hep kendi duygularımı gizlemiş, doya doya yaşayamamış başkası ne der diye düşünmüştüm. Bunda annemin payı da vardı. Çünkü çocukluktan beri böyle yetiştirilmiştim. Her ne kadar Gülden'e özenip onun gibi olmaya çalışsam da bu konuda başarısız kalmıştım.

Ergun ile olabilecek bütün güzel anıları işte bu yüzden harcamıştım. Şanslıydım ki Ergun her defasında bir şekilde beni bulmuş ve bu korlaklığımı yenmemi sağlamaya çalışmıştı. Hiçbir zaman gitmemişti benden, bizden...

Şiddetli bir sancı geldiğinde inledim. Bu koskoca ormanda kendimden başka kimse yoktu. İlk defa kendimle bu kadar yalnız kalmış ve yüzleşmiştim.

Oysa hayat bir iplik gibi inceydi, kısaydı.. Hiçbir şeye değmezdi. Sadece aşka değerdi.

Seviyorsan söylemeliydin, korkuyorsan yenmeliydin, üzgünsen çiçek açtırmalıydın hayatına, mutluysan değerini bilmeliydin...

Ailemin, Ergun'un gömlekleri ile dalga geçtiği gelince aklıma kendi kendime tebessüm ettim. Meğerse defalarca bunun mesajını bizlere yansıtmaya çalışmıştı.

Hayatımızda iyi veya kötü herşey yaşanabilirdi. Fakat hayatımızı renklendirmek aslında bizim elimizdeydi. O gömleklerine çiçekler açtırmıştı, pantolonlarına renk vermişti. Müziğe sığınmıştı sadece, mutluyken, üzgünken, aşıkken, deli doluyken...

Herkesin kah gömlekleriyle kah pantolonlarıyla kah da deli dolu oluşuyla alay konusu olan kocam aslında bize bunu aşılamıştı. Hep bunu savunmuştu. Aşık olduğu kadın bile anlamamıştı bunu asla, onu önceki evliliklerinde değiştirmeye çalışmıştı ailesine uyup...

Hayat felsefesi renk olan insana renksizlik sunmuştu. İşi müzik olan insanı ofise tıkmıştı adeta. Kendisinin dahi şikayet ettiği monoton hayata kendi elleriyle itmişti. Takım elbisenin içinde onu boğmuştu...

Ergun ise göz göre göre kendini sırf aşkı için, aşkın gücü için harcamıştı. Ama sonunda yapamamıştı. Çünkü onun hamurunda monotonluk yoktu.

Herşey Bitmedi BitemezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin