23 Nisan Özel/55

224 15 19
                                    

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız Kutlu ve Mutlu olsun! Virüs olayları olmasaydı stajyer öğretmen olarak miniklerimin gösterisini izleyecektim.. Sağlık olsun, gelecek yıl daha güzel bir şekilde kutlayalım inşallah.

Ergun ve Nazlı 23 Nisan'da oğulları Poyraz ve Asya ile neler yapıyorlar diye merak edenler için özel bir bölüm olacak...

Küçüklerimin gözlerinden, büyüklerimizin ellerinden öperim...🇹🇷❤️
⭐⭐

'Nazlı canım, hadi gösteriye geç kalacağız!'

Poyraz'ın kostüm şapkasını kafasına taktıktan sonra ayakkabılarımızı giyip beklemeye başladık. Poyraz ilkokula başlamış ve bugün onun için gerçekten önemli bir gündü...

Asya eteklerini savura savura gelmiş ve önümde durup annesi gibi saçını savurup konuştu.

'Babacığım, nasıl olmuşum?' bu fındık kurdu da henüz 5 yaşındaydı ama çok cimcimeydi. Ben gözlerimle kızımı süzerken çok bilmiş oğlum konuştu.

'Ne bu hal kızım? Annemden gizli bir de makyaj mı yaptın sen? Anneee! Sil şunun boyasını. Katil edecek beni, gelemezsin böyle hiç bir yere!' Asya abisine karşılık aynı annesi gibi topuğunu vurup dudağını büzerek konuşmaya başladı.

'Sanane be! İstediğim gibi gelirim. Ayrıca annemle beraber makyajımızı yaptık, bugün Çocuk bayramı değil mi? Büyükler bugün bize saygı duymayacak mı? Hem ben TRT'de bile gördüm, başkan koltuğundan kalkıyor yerine çocuklar oturuyor. Ya beni de bir başkan koltuğuna oturtursa? Özenli ve şık olmalıyım, fotoğraflarım gazetede basılacak sonuçta. Hem benim babacığım varken sana ne oluyor?' top bana patladığında Poyraz bana bakarak konuştu.

'Baba, onun bu şekilde gitmesine izin vermeyeceksin herhalde?' Poyraz'ın başına hafifçe vurdum.

'Dayısı kılıklı, çok güzel olmuş işte kardeşin. Ne var bunda?'

'Baba sen fazla rahat değil misin sence de?'

'Rahatlıkla ne alakası varmış bunun? Her kız istediğini giyebilir, bize elbette korumak görevi düşüyor ama çaktırmadan. Ahmet dayın gibi öküzce değil yavrucuğum...' Asya saçlarını savururken Poyraz konuştu.

'Bak bak şu havalara bak! Her zaman onu savunmaya devam et baba..' çaktırmadan ona güldüğümde Nazlı da yanımıza gelmişti.

'Siz yine niye kavga ediyorsunuz bakayım?' Poyraz hemen annesinin yanına giderek konuştu.
'Ya anne, sen nasıl Asya'yı böyle güzel giydirirsin? Şimdi bütün herkesin gözü Asya'da olacak, dans ederken benim dikkatim dağılacak..' Nazlı çaresizce bana bakarken ellerimi ve kaşlarımı kaldırdım.
'Dedim ben sana aynı dayısı diye..'
'Ergun!'
'Tamam ya karışmıyorum ben anne oğulun arasına.' Nazlı gözlerini devirirken konuştu.
'Poyraz, nasıl konuşmak o öyle? Oğlum siz daha çocuksunuz. Ayrıca siz kardeşsiniz. Kardeşler böyle kavga etmez sürekli. Hadi geç kalıyoruz artık.'
Asya ve Poyraz ayakkabılarını giyerken didişmeye de devam ediyordu.
'Çok çirkin olmuşsun!'
'Aynı senin gibi deve!'
'Senden uzun boyluyum diye kıskanma bu kadar kızım.'
'Gıcıksın işte, gıcık! Sen nasıl benim abimsin ya!'
'5 yıl önce seni hiç istemememde haklıymışım kızım. Sen insana anca dert olursun. Sen geldin annemle aram açıldı.'
'Sen annemle babamın arasını açmışsın ya, ona say. Hem bak ne diyeceğim, sen annemi al ben de babamı. İkimiz de böylece çok mutlu oluruz.' Poyraz düşündü ve konuştu.
'İlk defa seninle bir konuda anlaşıyorum. Kırmızı kar yağacak heralde.' Asya gözlerini devirdi.
' Kabul mü sevgili abicim? '
'Kabul canım, sen gece babamla kendi yatağında yatıyorsun, ben de annemle.'
'Anlaştık!' Poyraz ve Asya ellerini tokalaştırarak anlaştığında bizim duyduğumuzdan haberleri yoktu. Sessiz konuşmaya çalışmışlardı fakat başarılı olamamıştı. Nazlı kaşlarını çatarak bana baktığında konuştu.
'Görüyor musun Ergun? Sen yaptın böyle bunları..'
'Ben ne yapmışım Nazlı canım?'
'Asya sana aşık olduğunu zannediyor. Çok bağımlı oldular bizlere. Sosyalleşmeleri gerek.'
'Poyraz sana bağımlı değil sanki. Yanına yaklaştırmıyor benimle yarışıyor eşek sıpası. Hem ayrıca sen kocanı mı kıskandın bakayım?' yanağından öptüğümde Nazlı hafifçe koluma vurdu.
'Napıyosun çocukların yanında Ergun?!'
'Karımı öpüyorum.'
'Ayıp çocukların önünde. Yürü hadi, geç kalacağız.' Asya annesini kıskanarak konuştu.
'Babacığım, bugün beni hiç öpmedin yani...' Nazlı gözleriyle işaret ederek konuştu.
'Ben bundan bahsediyorum. Kızım beni kıskanıyor şaka gibi.' tam cevap verecekken Poyraz konuştu.
'Hadi anne, geç kalıyoruz.'
Poyraz ve Asya çıktığında biz de arkalarından çıktık. Poyraz annesinin Asya da benim elimden tuttu. Halimize bakarak gülümsedim.
Sokaklar bayraklarla doluydu, çocuklar oynaya zıplaya ya okula gidiyor ya da gezmeye gidiyordu. Sami abi meşhur şekerlerini bugün çocuklara hediye etmişti.
Okula geldiğimizde Poyraz koşturarak sınıfının sırasına girmişti. Öğretmeni onu gördüğünde başını okşadı ve öğrencilerini İstiklal Marşı ve gösterileri için uyardı.
Biz de velilere ayrılan sandalyelere geçip oturduk. Asya tabii ki benim kucağıma oturmuştu.
'Baba, benim de böyle gösterilerim olacak mı?'
'Olacak tabii ki kızım, seneye sen de ana okuluna başlayacaksın.' Nazlı konuştu.
'Keşke bu sene verseydik okula Asya'yı..'
'Okuldan erken sıkılmasın diye düşündük ya canım. Bak Poyraz'ın halini gördün. İlk dönem zor gidiyordu okula. Okumayı öğrendim, gerek yok diyordu. '
'Bilemedim ki her neyse. Başlıyor sanırım gösteri.'
Okul müdürü çıkıp günün anlam ve önemiyle ilgili kısa bir konuşma yaptıktan sonra herkes ayağa kalkıp saygı duruşunda 3 dakika durdu ve ardından İstiklal Marşı okundu. Daha sonra sınıflar tek tek gösterilerini yapmaya başladı.
'Fotoğraf makinesini aldın mı Ergun?'
'Aldım canım, merak etme.'
Sıra Poyraz'ın sınıfına geldiğinde sınıf anons edildi.
'Evet şimdi 1/C sınıfı Harmandalı gösterisini izleyeceğiz.'
Öğretmenin yönlendirmeleriyle çocuklar sahneye çıktı. Poyraz ile göz göze gelince hep beraber el salladık. Heyecanı yüzünden okunuyordu.
Müzik başladığında okulda çalıştığı gibi hareketleri yapmaya başladılar. Fotoğraf makinemi çıkarıp oğlumun fotoğraflarını çektim. Nazlı hıçkırdığında ona döndüm ve tebessüm ettim.
'Nazlı canım niye ağlıyorsun şimdi?'
'Ergun el kadar bebekti, ne ara büyüdüler....' benim de gözlerim dolduğunda gözümden bir damla yaş akmasına engel olamadım.
'Hatırlıyor musun o doktorun söylediklerini? Çocuğunuz olmaz demişti. Bak şimdi iki tane nur topu gibi evladımız var ve sırasıyla güzel günlerini görüyoruz.' Nazlı başını omzuma koyduğunda kıskanç kızım Asya da başını omzuma koymuştu. Onların bu hallerine gülümsedim.
Gösteri bittiğinde çocuklar sahneden indi ve biz de yerimizden kalkarak oğlumuzun yanına gittik. Öğretmen tüm çocuklarına sarılıyor ve tebrik ediyordu. Poyraz'a da sarıldıktan sonra konuştum.
'Hocam, acaba bir fotoğraf çekebilir miyiz Poyraz ile sizi?'
'Tabii ki, seve seve. Gel bakalım Poyraz.'
Poyraz öğretmeniyle fotoğraf çekildikten sonra öğretmen Asya'ya dönüp konuştu.
'Gel bakalım sen de. Abiyle ve benimle fotoğraf çekilmek ister misin?'
Süslü kızım sevine sevine öğretmenin yanına gittiğinde Poyraz gözlerini devirdi. Onların da fotoğraflarını çektikten sonra Nazlı ile eğilip kollarımızı açtık ve konuştuk.
'Kocaman aile sarılması!'
Poyraz ve Asya koşarak ikimize de aynı anda sarıldı. Sımsıkı sarıldıktan sonra ayrıldık. Nazlı konuştu.
'Harikaydın benim canım oğlum.'
Poyraz bana bakarak konuştu.
'Nasıldım baba? Beraber çalıştığımıza değdi değil mi?'
'Süperdin aslan parçası! Çak bakalım!' Poyraz ile tokalaştıktan sonra sarıldık ve ayağa kalkıp konuşmaya başladım.
'Eee, bugün sizin gününüz! Dileyin babanızdan ne dilerseniz!' çocuklar el çırptı. Asya konuşmaya başladı.
'Baba, ilk önce yemek yemeye gidelim mi?' hafifçe burnunu sıktım.
'Tabii ki, Ergun Plak emrinize amadedir efendim!' hep beraber güldük ve el ele tutuşup okuldan çıktık ve yakınlardaki kafeye giderek yemek yedik. Kafeden çıktıktan sonra lunaparka gitmek için yola düştük.
Lunaparka geldiğimizde çocuklar pamuk şekeri görünce koşarak gitmeye başladı. Biz de Nazlı ile el ele arkalarından yavaşça yürüyorduk.
'Ne güzel oldu böyle değil mi?'
'Ne güzel oldu Nazlı Hanım?'
'4 kişilik kocaman bir aile olduk. Bir zamanlar ikimiz gezerken şimdi dördümüz geziyoruz.'
'Ben sana demiştim 2. Çocuk ile daha güzel oluruz diye. Hatta konu açılmışken ne dersin ailemiz 5 kişi olsun? Üçüncü çocuğu da yapalım hazır çocuklar büyümüşken.' Nazlı sağına soluna baktıktan sonra beni dürtüp konuştu.
'Ergun, sokak ortasında neler diyorsun sen?'
'Ne olacak canım? Sen söyle bakalım, üçüncü çocuğu yapalım diyorum ben.'
'Ben de diyorum ki böyle daha iyiyiz.' tam konuşacakken çocuklar gelmişti.
'Baba, atlı karıncaya binebilir miyiz?'
'Ne atlı karıncası kızım? Çarpışan arabalara binmek istiyorum ben.'
'Ya abi! Ben atlı karınca istiyorum ama.'
'Atlı karınca çok sıkıcı, asla binmem ona.' eğilip konuştum.
'Hep beraber her oyuncağa da bineceğiz. İtiraz etmek yok. Sırasıyla her oyuncağa bineceğiz.'
Poyraz oflarken Asya konuştu..
'Babacığım çok haklısın. Her oyuncağa hep beraber binebiliriz. Sen çok istiyorsan annemle git çarpışan arabaya!'
'Giderim tabii. Sen de babamla mıy mıy git atlı karıncaya bin!' göz devirip konuştum.
'Az önce ne dedim ben? Herkes her oyuncağa binecek. Hadi atlı karıncadan başlayalım!' Poyraz tam itiraz edecekken Nazlı kaşlarını çattı.
'Babanı duydun küçük bey, yürü bakalım.' Poyraz'ın oflamaları eşliğinde atlı karıncaya gittik ve binmek için bilet aldıktan sonra turun bitmesini beklemeye başladık. Tur bitince atlı karınca başta olmak üzere tüm oyuncaklara bindik.
Yol üzerinde baloncu amcadan balon aldıktan sonra hep beraber balonu tuttuk birbirimize bakarak konuştuk.
'Ne olursa olsun bu aile ve bu eller asla ayrılmayacak.'
Çocuklar birbirine bakıp gülümserken ben de Nazlı'ya bakıp gülümsedim.
'Seni hala ilk günkü gibi hatta daha fazla seviyorum.' Nazlı çocukların yanında olduğumuz için utanmıştı. Asya kıkırdarken Poyraz da gülümsemişti.
'Ben de seni ve sizi çok seviyorum.'
Balonları beraber bıraktıktan sonra hep beraber sarıldık. Nazlı ile birbirimize göz kırptık ve aynı anda konuştuk.
'23 Nisan Çocuk Bayramı'nız kutlu olsun. Asla Atatürk'ün izinden ayrılmayın. ' Poyraz dayısından öğrendiği gibi asker selamı yaptıktan sonra Asya'nın gülüşüne hep beraber güldük.. Biz böyle çok güzeldik...
⭐⭐

Herşey Bitmedi BitemezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin