76

209 12 79
                                    

Uzun bir bölümle hepinize merhabalar! Bu bölümümüze rekor beğeni istiyorum çünkü heyecanlı bir bölüm olduğunu düşünüyorum... Ve en heyecanlı yerinde kaldık yine :)

Dün gece yorgun olmam sebebiyle ve bugün bazı işlerimin olması sebebiyle bölüm gecikse de değdiğine eminim :)

Arkadaşlar biliyorsunuz ki Covid-19 vakaları çok fazlalaştı. İnsan yakınlarında veya çevresinde olmayınca durumun ciddiyetini anlayamıyor ama artık burnumuzun dibine kadar illet gelmiş. Elimden geldiğince önlemleri almaya çalışıyorum... Lütfen sizde kendi önleminizi alın..😷

Oy ve yorumların azlığı devam ederse Final bölümünün yakın olacağını belirtmek istiyorum. Arkadaşlar elimden geldiğince aksatmamaya çalışıyorum sizden de aynı duyarlılığı bekliyorum...

Sizi çok seviyorum, keyifli okumalar diliyorum 💜

🌸🌸





-1 hafta sonra-

Poyraz'ın bornozunu askıdan aldıktan sonra üzerine geçirip oğlumu iyice kurulduktan sonra kucağıma aldım ve odasına götürdüm.

Banyodan sonra giyeceği kıyafetleri önceden hazırladığım için giydirmek kolay olacaktı. Oğlumu giydirirken Poyraz birden duraksayıp konuştu.

'Baba, annem ne zaman gelecek?' nefesimin sıkıştığını hissettiğimde oğluma belli etmeden derin bir nefes aldım ve gülümseyerek konuştum.

'Dedim ya oğlum, arkadaşlarıyla kalıyor.. Keyfi iyi herhalde, bir kaç güne gelir.' Poyraz kaşlarını kaldırmıştı.

'Hiç mi özlemiyor mu beni ve seni? Arkadaşta bu kadar kalınır mı?' dudağımı ısırdığımda Poyraz bunu fark ederek konuştu.

'Yoksa annemle kavga mı ettiniz? O yüzden mi geri gelmiyor?' derin bir nefes aldım ve tişörtünü başından geçirdim.

'Anne ve babalar da  bazen yalnız kalmak, arkadaşlarıyla olmak ister. Böylece aile bağları daha güçlenir...' Poyraz tereddüt ile baktığında bir an gerçeği söylesem mi diye düşünmüştüm. Poyraz burnunu çekip konuştu.

'Ama ben onu özledim, gelsin artık..' kalbim sıkışır gibi olmuştu. Ben de çok özlemiştim. Kokusunu, gülüşünü, bakışını, cıvıldayışını, öfkesini, sinirini, korkusunu, neşesini, hüznünü... Kısacası her şeyini özlemiştim.

1 haftadır bakmadığımız delik deşik kalmamıştı. Polisler de arama işlerine başlamıştı fakat hiçbir şekilde haber yoktu...

1 haftadır Poyraz ile bu evde boğuluyorduk onun özleminden. Birbirimize belli etmemeye çalışıyorduk ama en sonunda Poyraz isyan etmişti... Çok küçüktü, bu kadar susması bile mucizeydi.

Her gece 'anne' diye sayıklayan oğlum ve onun kokusuyla o olmadan yatağımıza yatmaya cesaret edemeyen ve kıyıda köşede birkaç saatlik uykuyla günlerdir ayakta durmaya çalışan ben...

Annemler Poyraz'a bakmayı teklif etseler de ben oğlumu bırakmamıştım. Gün bitince evimize geliyor, beraber yemek yiyor, oyun oynuyor ve uyuyorduk. Nazlı bunu isterdi.. Kendimi bırakıp oğlumu da başkalarına bırakmamı istemezdi.

Havluyla oğlumun saçlarını kurulamaya başladığımda Poyraz bundan hoşlanmamış olacak ki kaçmaya çalışıyordu. Telefon sesi geldiğinde oğlum havludan kurtuldu ve koşarak salona gitti. Arkasından bende koşarak gittiğimde Poyraz çoktan telefonu açmıştı.

Poyraz'ın elinden telefonu almaya çalışma sürecim başarılı olmuştu ve telefonu aldığımda Poyraz oflayarak televizyonun başına geçti.

Herşey Bitmedi BitemezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin