"Güçlü olsunlar
ve kanatlarını
onarıp uçmaya devam
edebilsinler. "'''
Muhammed Emin amcasıyla konuştuktan sonra odasında oturmuş Asi'yi nasıl ikna edebileceğini düşünürken telefonu çaldı annesi arıyordu. Meşgule atıp ayağa kalktı pencereden dışarıyı izlerken telefonu tekrar çalmaya başladı. Bir an önce numarasını değiştirmeyi aklına not edip açtı telefonu Muhammed Emin.
"O gün öfkeyle çekip gittin konuşamadık. Bak ben babanla evlendiğimde....."
"Gerçekleri öğrendim babamla evlendiğinde hamileymişsin. Babam bunu bilerek evlenmiş seninle. Çok düşündüm kalbime çok sordum ama yapamadım seni affedemedim. Seni affetmek çocukluğuma ihanet etmek demek. Yoktun sen... sadece on iki yaşımdan sonra değil sen hiç olmadın. "Anne bak ben bugün okulda birinci oldum." "Tamam Muhammed Emin sonra." "Anne ben basketbol takımına..." "Tamam Muhammed Emin sonra." hep aynıydı senin cevabın. Sonra sonra sonra. Ama maalesef ki geç kaldın. Artık sonra diyebileceğin bir evladın yok. Bir daha da arama beni. Hoşça kal. "
Hülya hanım gözyaşlarıyla baktı çoktan kapanan telefonuna. Kanepede oturan Mahmut bey yerinden kalkıp eşinin elini tuttu. "Onu bugün değil on iki yaşındayken kaybettin. Üzgünüm Hülya ama böyle olacağını biliyordun."
"Ben ona anne olamamışım. Onun hayatına sadece acı katmışım. Beni hayatında istemiyor ama acı olan bu değil acı olan sonuna kadar haklı olması."
"İlayda da çekti gitti. Artık beni aramıyor bile. Kabul etmeliyiz ki biz anne baba olarak kaybettik Hülya."
"Keşke kaybeden sadece biz olsaydık. Uçurumdan düşerken peşimizden onları da sürüklemeseydik. Baksana ikisinin de kanatlarını kırdık. Dua edelim de bizim gibi olmasınlar. Güçlü olsunlar ve kanatlarını onarıp uçmaya devam edebilsinler. "
🪢
Muhammed Emin sokakta hızlı adımlarla yürüyordu. Amcasının kulağına fısıldadığı şeylerin fazlası vardı ama eksiği yoktu. Bu zamana kadar yanında olmayan sözde akrabalar böyle bir durumda akbaba gibi hazır olurdu. Bazıları böyleydi işte kana kine öfkeye hayrandı. Tam sokağı dönecekken Abdullah çıktı karşısına.
"Muhammed Emin nereye böyle?"
"Çekil önümden Abdullah. " dedi Muhammed Emin kızgın bir ses tonuyla.
"O kıza gidiyorsun değil mi? Ne oldu sana Muhammed Emin gözlerindeki nefrete ne oldu? O kaltak yüzünden...."
"Doğru konuş Abdullah." diye bağırarak Abdullah'ın sözünü tamamlamasına izin vermedi Muhammed Emin.
"Ne yaparsın? Bana da mı silah çekersin? Tabi sen o kız için amcana silah çekmiş insansın bana ne yapmazsın değil mi?"
"O silahının ateşlenmeyeceğini ikimizde biliyorduk Abdullah boş konuşma."
"Kan önemliymiş hakikaten."
"Ne diyorsun lan sen?" deyip yumruğu Abdullah'ın suratına indirdi Muhammed Emin. Neyi kast ettiğini çok iyi anlamıştı Muhammed Emin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖRDÜĞÜM
Romanceİntikamın içine hapsolmuş bir aşk. Aşk mı daha güçlüdür intikam mı? Gitmek mi daha zordur kabullenmek mi? Aşkınız için nelere katlanabilirsiniz? Ne kadar fedakâr olabilirsiniz? Peki ya kaderinize yazılmış birinden ne kadar uzağa kaçabilirsiniz? He...