BÖLÜM 4

1K 171 315
                                    


"Benim ne suçum vardı? Bak kimsesiz kaldım demek ki hayat sandığımız kadar adil değil."


'''

"Merhaba İstanbul' un güneşi ben Asi... Annem bana derdi ki herkes gibi olma farklı ol. Bir yanlışı bin kişi savunsa da sen hayır deyip doğruyu savunmayı bil kızım kim bilir belki de Asi Nehrinin aktığı yön doğrudur herkes aksini iddia etse de."

Asi kulaklığını çıkarıp defteriyle beraber çantasına koydu. Nikahtan sonra Muhammed Emin'in amcasının evinde imam nikahlarını da kıyıp yola çıkmışlardı. O evdeki herkes bakışlarla bile bir insanın canını nasıl sıkmaya başarabildiklerini çok iyi göstermişti Asi'ye. Fakat hiçbir şey umrunda değildi Asi'nin. O iki yıldır hayalini kurduğu şeye kavuşmuştu. Bu şekilde olmasını kendisi de istemezdi elbette ama elimden gelen bir şey yoktu.

Yol boyunca Muhammed Emin tek kelime konuşmamıştı. Şimdi ise taksiyle Muhammed Emin' in evine gidiyorlardı. Asi bakışlarını yanında oturan adama çevirdi. İki yıl önce ilk görüşte aşık olduğu adama. Asi marketten ekmek almış eve dönerken neredeyse arabanın altında eziliyordu ama son anda Muhammed Emin -o zamanlar ismini bilmiyordu tabi- çekip kurtarmıştı onu. İşte o gün orada ilk görüşte aşık olmuştu Asi.

Anlatsa bir kez gördüğün insana hiç aşık olunur mu deyip, insanların onu deli diye nitelendireceğini biliyordu. Zeten anlatacak kimsesi de yoktu. Asi kendi kafasına göre hareket ettiği, aklındaki neyse diline vurduğu için kimse onunla dostluk kurmuyordu. Bir kaç tane arada görüştüğü arkadaşı vardı sadece o kadar.

Çok klasik bir tanışma hikayesiydi hikayeleri. O gün ikisi de bilmiyordu sıradan olan hikaylerinin dünyadaki en ilginç hikayeye dönüşeceğini. Ama sanki şimdi yanında oturan o merhamet bakışlı adam değil de bir başkası gibiydi. 'Senin azrailinim.' demişti nikahta. Oysa o sevdam diye bahsediyordu iki yıl boyunca günlüğüyle konuşurken. Acısı taze olduğu için böyle davranıyor olmalıydı. Kendine geldiğinde Asi'nin de günahsız olduğunu anlayacaktı.

Bir binanın önünde durduklarında Muhammed Emin' in ücreti ödemesiyle arabadan indiler. Şoför valizleri kaldırıma indirip taksiye binerek uzaklaştı. Muhammed Emin hiçbir şey söylemeden kendi valizini alıp binaya doğru ilerlemeye başladı. Asi kaldırımda duran valize bakıp buruk bir şekilde gülümsedi orada bırakılan valiz ne çok anlam ifade ediyordu. Henüz binaya bile geçmeden anlamıştı bu evde iyi günlerin kendisini beklemediğini.

Çantasını sırtına takıp zorda olsa valizini kaldırarak binaya girdi. Muhammed Emin asansör kapısında durmuştu asansör gelince kendi valizini asansöre koydu ve Asi'ye cebinden çıkardığı yedek anahtarı verip "Kat 2 daire 2" diyerek asansöre bindi ve asansörün kapısını kapattı. Aynı asansöre binmeye bile tahammül edemeyen bir adamla aynı evde yaşamayı ve bir hayatı paylaşmayı planlamıştı. İlk o anda yaptığı şeyden pişmanlık duydu. Asansöre binmeyip gitse... Omuzlarını kaldırıp indirdi ve çocuksu bir ses tonuyla fısıldadı Asi 'Seviyorum ama çok seviyorum.'

Asansörün gelmesiyle düşünmeden bindi ve 2 numaraya bastı. Çabalayacaktı. Aşk için her zaman erkekler savaşacak diye bir kural yoktu. Asi'ydi o bir şeyi istedi mi son ana kadar savaşırdı. Muhammed Emin şimdi çok üzgün, kızgın olabilirdi. Fakat geçecekti. Her şey geçtiğinde onu da aşkını da görecekti.

Asansörden inip elindeki anahtarla kapıyı açtı. Kapıdan baktığında kısa bir kolidor karşıladı onu. Kapıyı kapatıp girdi içeri. Ayakkabılarını çıkarıp kapının ağzında duran dolaba koydu. Dolabı açmasıyla Muhammed Emin'in babasının olduğunu tahmin ettiği kundaraları görmesiyle gözleri doldu. İnsanın ailesinden birini kaybetmesinin acısını en iyi o bilirdi. Ayağına göre bir terlik bulup kapattı dolabı. Kısa kolidoru geçmesiyle karşısında mutfakla karşılaştı. Sağında büyük bir salon ve solunda da üç oda vardı.

KÖRDÜĞÜM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin