20 YIL SONRA
Adam bugün her yıl olduğu gibi yine sabah erkenden kalkmıştı. Elini yüzünü yıkadı yüzünü kurularken gözleri aynadaki yansımasına takıldı. Saçlarına aklar düşmüş yüzünde kırışıkıklar oluşmuştu. Yürümekte bile zorlanıyordu "Sonsuz bir uykuya teslim olmanın vakti geldi de geçiyor bile bu neyin inadı?'' diye fisıldadı aynadaki yansımasına bedeni ona ihanet ediyordu ruhu öleli çok olmuştu ama bedeni bir türlü devrilmiyordu. Havluyu sepete atıp mutfağa geçti artık bir rutin haline gelmişti bugün yapılanlar çünkü sırf o mutlu oluyor diye ailesi her sene bugün aynı saatte evinde toplanıp kahvaltı yapıyor. Denizi ziyaret ediyor daha sonra da sanki ilk kez dinliyormuşçasına anlattığı hikayeyi dinliyorlardı. Onlarla birlikte yaşaması bu şehirden taşınması için çok ısrar etmişlerdi ama onun için bu şehri terk etmek mazisini sevdiklerini terk etmek demekti. Bahçede ki kedilerinin mamasını hazırlarken aklına gelen düşünceyle tebessüm etti. Yıllar önce biri ona böyle sakin bir hayat yaşayacağını söylese o kişinin akıl sağlığından şüphe ederdi.
Hazırladığı mamaları alıp bahçeye çıktı. Gözlerini kapatıp bahçedeki çiçeklerin kokusunu içine çekti. Her sabah olduğu gibi "Koğuş kalk" demesiyle etrafına toplandı kediler. Onların mamasını verdikten sonra sokağa çıktı sokaktaki kediler için koyduğu kapları da doldurduktan sonra tam içeri giriyordu ki duyduğu sesle tebessümü büyüdü her sene olduğu gibi bu sene de tam zamanında gelmişlerdi. "Hey Kedili Dede kahvaltı hazır mı?" diye sordu. Ona bu lakabı takalı yıllar olmuştu isminden bile çok sevmişti lakabını. "Vallahi gençlerde utanma duygusu kalmamış hem dede diyorsun hem de hizmet bekliyorsun."
Bahçe kapısını kapatıp içeri girdiler. Gençler sırayla ellerini öperken "Doğru söyle Kedili Dede kahvaltı hazır mı?" dedi yeşil gözlerini adama dikip. Kedili Dede ensesine bir tane vurup "Sen adam olmazsın yaramaz kime çekmişsin oğlum sen?" dedi gülerek. Oğlan başını dikleştirip yanıtladı "Babama" "Doğru vallahi sanki klonlamışlar seni" dedi adam tebessüm etmeye devam etse de gözleri dolmuştu. Bu çocuğun babası onun en değerlisiydi. Hayat onlara bir türlü gülmemişti. Kördüğüm misali olan hikayelerini çözmeye çalıştıkça sanki daha da karmaşık bir hal almıştı günün sonunda mutlulukları da gülüşleri de yarım olmuştu hep. Ne olmuştu peki? Neredeydi babası? Annesi neredeydi bu çocuğun? Yoksa hikayeleri bitmiş miydi?
''Sarılmayı unutacak kadar yalnızdım.''
''Kanatları parçalanmış bir kuşum ve yaşamamın tek sebebi intikam.''
''Gidişinle yıktığın kalpleri dönüşünle tamir edemiyorsun.''
•••
Kedili Dede yerine ben cevap vereyim ''Ne bitmesi yahu yeni başlıyoruz'' Peki kim bu Kedili Dede? Bu çocuk kim? Annesi, babası kim? Neredeler? Kördüğüm bize ne anlatacak? Tabi ki bu soruların cevabını vermeyeceğim :)
Okuyup öğreneceğiz, okuyup huzur bulacağız, okuyup üzüleceğiz, okuyup kızacak, okuyup seveceğiz.... E hadi başlayalım o zaman.
Bismillahirrahmannirrahim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖRDÜĞÜM
عاطفيةİntikamın içine hapsolmuş bir aşk. Aşk mı daha güçlüdür intikam mı? Gitmek mi daha zordur kabullenmek mi? Aşkınız için nelere katlanabilirsiniz? Ne kadar fedakâr olabilirsiniz? Peki ya kaderinize yazılmış birinden ne kadar uzağa kaçabilirsiniz? He...