BÖLÜM 3

1.2K 178 334
                                    

"Kanatları parçalanmış bir kuşum ve yaşamamın tek sebebi intikam."

'''

Asi halasıyla birlikte çay içerken birkaç gün içinde başına gelenleri düşünüyordu. Önce babası katil zanlısı olarak gözaltına alınmış ardından hemen serbest bırakılmıştı. Ama bu işte yanlış bir şey vardı. İstemeden de olsa bir adamın ölümüne sebebiyet vermişti babası, nasıl oluyordu da serbest kalabiliyordu? Nasıl oluyordu da böyle güçlü bir aile babasının serbest kalmasına göz yumuyordu? Babası onların töreye önem verdiğini söylemişti.

Yoksa babasını serbest bırakma nedenleri onu öldürmek miydi? Ne kadar kötü olsa da babasıydı o. Göz göre göre ölmesine vicdanı razı olmazdı. Üstelik yanlışlıkla olduğunu söylüyordu babası. Elindeki çay bardağını sehpaya indirip hızla ayağa kalktı bir an önce babası için bir şeyler yapması gerekiyordu.

"Hala sen Eroğlu evini biliyor musun?"

"Ne yapacaksın yavrum sen? "

"Hala ne olur biliyorsan söyle çok önemli." dedi Asi. Halasının evi tarif etmesiyle çantasını alıp hızla çıktı evden.

🪢

Muhammed Emin Abdullah ile birlikte ağaların toplandığı salona geçtiler. Muhammed Emin hiç olmadığı kadar öfkeliydi. Biraz oturduktan sonra babasının katili Ahmet Şanoğlu girdi içeri. Muhammed Emin ve Abdullah adamın üstüne saldırdılar ağalar zar zor ayırdı. Aşiret reisi Ahmet Şanoğlu'nu dinlemek istediğini söyledi. İçi rahat değildi burada yanlış olan bir şeyler vardı. Hiç tanımadığı bir avuç dolusu insan oturmuş onun adaletini sağlamaya çalışıyordu. Oysa devlet vardı. Polisti o adalet denilen şeyin bu olmadığını çok iyi biliyordu.

"Ben o gün ormana avlanmaya gitmiştim onun orada olduğunu fark etmedim hayvanı vururken bir anda önüme yığıldı. Bilerek yapmadım ağam yemin ederim. "

"Yalan söylüyorsun." diye çıkıştı Mustafa Kemal bey.

"Hayır yemin ederim yalan değil."

Bir kaç saat süren toplantının ardından karar verilmişti aşiret reisi kararı açıklamak üzere söze başladı. "Ahmet Şanoğlu olay her ne kadar yanlışlıkla olmuş olsa da can aldığın için borcunu ancak vereceğin canla ödersin."

Mustafa Kemal bey bu anı bekliyormuş gibi hızla belindeki silahı çıkarıp Muhammed Emin'in avucunun içine koydu. Gözlerini Muhammed Emin'in öfke dolu hareleriyle birleştirip konuştu. "Baban artık mezarında rahat uyuyacak."

Muhammed Emin elindeki silaha ve karşındaki adama baktı. Polisti o katil değil. İlk kez elinin titrediğini hissetti. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Babasının mezarında rahat uyuması için bunu yapması şarttı. Sahi o katil olunca babası rahat mı uyuyacaktı gerçekten? Oysa babası barıştan yana olurdu hep. Affetmeyi severdi, herkese her şeye karşı sevgi doluydu. Onları terk eden annesine bile kin duymamıştı. Annesi... Annesi var mıydı ki gerçekten? En zor zamanında bile yanında olmamıştı. Belkide annesi gerçekten anne olabilseydi şu an elinde silahla burada olmazdı. Annesinin dizinde babasının yasını tutuyor olurdu. Onun hayatı hiçbir zaman olması gerektiği gibi olmamıştı ki.

Bu odada olmaması gerekiyordu. Babasının o mezarda olmaması gerekiyordu. Elindeki silahla can alması değil devletin güvenliğini sağlaması gerekiyordu. Babasının nefesi böyle bir silahla kesilmişti.

KÖRDÜĞÜM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin