0.5

5.5K 346 164
                                    

Hepsinin etrafında haftalar, aylar ve mevsimler değişiyordu. Değişen mevsimleri saymak istemişti Marlene fakat midesinin bulanmasıyla bu isteğini göz ardı etmeye karar verdi. Sonunda durmuşlardı -hiç biri bu azabın bittiğine inanmamıştı. Havanın sıcaklığı ortalama bir şekilde olduğunu ve hafif bir rüzgarın etkisiyle hepsi sonbaharın ortasında olduğunu tahmin etmişti.

Korkuyla ve sinirini gizlemedipi sesle Sirius'a çıkıştı, Lily. "Şimdi biz hangi yıldayız?"

Sirius, Lily'nin sorusunu cevaplayamamış ve uzun bir sessizlik -belki de stresten dolayı bu sessizlik onlara daha da uzun gelmişti.- hakim olmuştu. Remus bu uzayan sessizlik yüzünden konuşma gereksinimini duydu

"Bence yılı öğrenip geri kendi zamanımıza gidelim"

"Şey sanırım bunu yapamayız." dedi Sirius sesinden hissedilir bir korkuyla. Herkes başını Sirius'a çevirdiğinde durumun daha da kötüye gideceği konusunda emindi. Elbette kırık bir zaman döndürücü tüm bu olanları daha da katlanılabilir (!) yapmıştı. Bilmedikleri bir zamanda mahsur kalmak muhteşem!

"Dumbledore'un yanına gidelim. O bir şeyler yapabilir belki," ve yutkunarak ekledi Lily, "tabi hala o müdür-"

Lily cümlesini tamamlayamadan gök gürültüsüne benzeyen bir sesle hepsi korkuyla havaya fırladı.

"HARRY! Neden derste değilsiniz?"

Bekleyin, o kocaman görünüşlü, sesi gök gürültüsüne benzeyen adam Hagrid miydi? Eh doğrusu hepsi şaşırmıştı, hiç biri Hagrid'in bu kadar.. yaşlanacağını düşünmemişti. James, Hagrid'in yaşlandığı gerçeğiyle yüzleşmeye çalışırken kendisine Harry ismiyle hitap edildiğinin farkına daha varamamıştı.

Hagrid gözlerini kısmış, gördüğünden emin olmaya çalışıyordu. Onlar James, Lily ve Marlene olamazdı, onlar ölmüştü.

"Ha-hayır siz gerçek olamazsınız. Sizi gördüm," dedi Hagrid titreyen sesiyle, "Harry'i o yıkık evden çıkarırken sizin cansız bedenlerinizi gördüm." İhtiyatla onlara yaklaştı, Hagrid. Elini James'in omzuna koyduğunda artık emindi, onlar burdaydı yaşıyordu. Onları boğacak gibi sarıldı, Hagrid.

"Hag-rid nefes alamıyorum." Lily'nin sesiyle Hagrid onları bırakıp, Sirius ve Remus'a baktı

"Sirius ve Remus, merlin sizi ne kadar özlemişim."

"Hadi ama Hagrid onları bırakacağını düşünmedin, değil mi?" dedi Sirius.

Onları da öldürecek gibi sıkıp, sarıldı Hagrid.

"Dumbledore'un yanına gitmeliyiz," dedi Hagrid, sarılmayı bıraktıktan sonra "o ne yapılacağını bilir. İnanmıyorum Potter'lar ve Marlene burda, yıllar sonra!"

Hepsinin kafasında sorular belirmişti ama belki de en çok kafasında soru işaretleri beliren James'ti. Hagrid neden ona Harry diye seslenmişti, gerçekten ölmüş müydü, Hagrid neden Potter'lar demişti, o yıkık evden neden Harry adında bir bebek çıkarılmıştı, kimin cansız bedenlerini görmüştü..

James bu sorulara mantıklı bir cevap ararken çoktan şatoya girmişler ve bir odanın önünde duruyorlardı ve kesinlikle Dumbledore'un odası değildi! McGonagall'ın odasının önünde durmuşlardı kesinlikle onları öldürecekti!

"Dumbledore'a gitmemiz daha mantıklı değil mi Hagrid? McGonagall bizi öldürür!" dedi Sirius

"Sirius'a katılıyoru-" Lily'nin cümlesi aynı saat içinde ikinci kez birisi tarafından kesiliyordu fakat o buna bir tepki gösterememişti çünkü karşında McGonagall duruyordu! İşte şimdi bitmişlerdi.

"Ders saatinde burda ne arıyorsun Potter-" McGonagall'dan affalayarak onlara baktı. Hiç birinin beklemediği bir ses tonuyla, hepsinin adını tek bir nefeste bağırmıştı McGonagall'dan beklenmeyen bu tepki ile hiç biri bir şey söyleyememişti.

McGonagall James ve Sirius'a sarılmış ve gözünde parlayan bir dakika onlar GÖZ YAŞI MIYDI! "Verdiğim cezalar yüzünden özür dilerim çocuklar." Evet artık hepsi bir konu hakkında hem fikirdi, McGonagall kesinlikle bunamıştı.

Hepsine sarılmıştı fakat en sonunda yaşlı cadı her zamanki mizacına dönüp sert bir şekilde onları süzmüştü. "Buraya nasıl geldiğinizi şu an sorgulamayacağım fakat unuttuğumu sanmayın. Onları Dumbledore'un odasına götürmeliyiz Hagrid." Önlerinden azametle yürümüş, adeta onlara 'beni takip edin!' emri vermiş gibiydi. Çapulcuların alışık olduğu kartal heykelinin orda durdu, McGonagall.

"Çapulcular." dedi sakin bir ses tonuyla McGonagall. James, Remus ve Sirius birbirlerine karanlık bakışlar atıp rahatsız rahatsız hareket etmeleri, Lily'nin gözünden kaçmadı.

Kapıyı tıklattı ve içeri girdi McGonagall "Olanlara inanmayacaksın Albus!"

"Ne oldu Minevra, ah ne güzel süpriz Harry-" gözlerini pörtleterek açtı. Dumbledore için oldukça büyük ve beklenmeyen bir tepkiydi. Aslında stres içinde olmasalar belki gülebilirlerdi.

"Sizi burda görmek ne kadar hoş bir sürpriz."

Lily içinden 'evet, kesinlikle öldük muhteşem!' diye geçirdi. Onları gördüklerinde herkesin verdiği tepkilerin ve görünüşlerin ışığında Lily erken öldüğünü düşündü. Bu kadar kısa bir süre içinde öldüğünü düşününce bir tuhaf olmuştu Lily'nin. Nasıl öldüğüne emindi! James'i öldürüp azkabana atılmış, ruh emicilere dayanamamış ve ölmüştü kesinlikle!

"Bu küçük maceranızı dinlemekten zevk alırdım," dedi Dumbledore "elbette bir gönüllü varsa."

Sözcüleri (!) Sirius anlatmaya başladı olanları. "Aslında buraya gelmeyi planlamıyorduk.." panikle cümlesini düzeltti. "aslında bir yere gitmeyi planlamıyorduk,"

Çapulcular golden trionun zamanındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin