Remus ve Sirius tüm kuleleri, ihtiyaç odasını hatta yasak ormana kadar aramışlardıf akat James'i bulamamışlardı. Ne kadar inkar etseler de kabul etmek zorundalardı, James Kayıptı!
Lily panik olmuş, Marlene beraber bir daha bakmalarını önermişti.
"Benim yüzümden, James kayboldu eğer ona bir şey olursa onu öldürürüm." diye mırıldandı Lily.
"Yasak ormana baktınız mı?" diye sordu Marlene.
"Bu kadar dayanması imkan-"
"Ne olduğunuzu biliyoruz, yalan söylemeyi bırakın baktınız mı?" diye çıkıştı Marlene.
"Ne olduğumuzu mu-"
"Üçünüzün yasadışı animagus olduğunuzu ve senin kurt adam olduğunu biliyorum. Bu kadar risk alıp animagus olduğunuza hala inanamıyorum! Ayrıca senin için önemliyse Remus kurtadam olman benim için bir şey ifade etmiyor, hala arkadaşımsın. Şimdi James'e dönersek.."
Remus şaşırsa da mutlu olmuştu ona önyargıyla yaklaşmadıkları için.
"James'i en son onu gördüğümüz yere bakalım, belki bir şeyler buluruz."
Lily'nin önderliğinde hastane kanadına giden koridora gelmişlerdi. Lily sadece birkaç saat önce orada duyduğu sözlere kırıldığını fark ettiğinde yüzünü buruşturmuştu, kimi kandırıyordu ki James'i gerçekten önemsiyordu. Koridorda James'in asasını bufluklarında şaşkınlıkla birbirlerine baktılar, durum iyiye gitmiyordu. Lily öfkeyle kafasına vurmuştu.
"En son onun asası bendeydi, bileğimi iyileştirmem için vermişti."
"Asasız yapabileceği tek büyü va-"
"Ormana gitmeliyiz hemen." dedi kaygıyla Lily.
"Olmaz Lily tehlikeli orası! Ben gidip-"
"Seni tek başına gönderemeyiz Sirius çıkar onu aklından." Remus sinirle Sirius'u payalamıştı, orman tehlikeli şeyler doluydu onu oraya tek başına gönderemezdi.
"Hepimiz gideceğiz." dedi Marlene kendinden emin bir şekilde, ormana doğru yürümeye başladı. Marlene'nin bu tavrına şaşırsalarda arkasından gitmişlerdi.
Sirius patiayak'a dönüşmüş ve burnunu havaya doğru kaldırmıştı James'in kokusunu alabilme umuduyla.
"Kokusunu alabiliyor musun?"
Evet dercesine havladı Sirius.
"Yani?" dedi anlamayarak Marlene.
"Evet diyor." dedi açıklayarak Remus.
"Yolu göster." Lily asasıyla James'i bulmak için büyü yapıyordu, işe yarayacağını umarak.
Hermione okulda yeni gelen öğrencileri arıyordu. Kütüphanede olacaklarını düşünmüş fakat ordan da eli boş ayrılmıştı.
"Granger?"
"Malfoy?" Bir bu eksikti diye düşünemeden edemedi Hermione.
"Yine kütüphane de ne arıyorsun?"
"4 gündür kütüphaneye gelmiyorum, Malfoy izninle."
"Demek öyle Granger, seni düşerken tutan kimdi?" Her halinden bundan keyif aldığını belli etmeye çalışarak gülüyordu Draco.
"MERLİN AŞKINA!" diye bağırdı Hermione ve Gryffindor ortak salonuna doğru koşmaya başladı.
"Harry! Ron!" diye bağırdı nefes nefese kalmış bir sesle Hermione.
"Bu halin ne Hermione!" diye telaşla Hermione'nin yanına gitti Ron.
"Harry, çapulcu haritasını getir. Hemen."
Harry yanındaki haritayı açtı, "tüm ciddiyetimle yemin ederim hayırlı bir şey düşünmüyorum" dedikten sonra haritaya vurdu. Mürekkepler hızla birbirini sararmış, harita okunur hale gelmişti. Üçü de haritanın üstüne eğilmiş yeni gelenleri arıyordu fakat Harry'nin gördüğü şeyle yüreği ağzına geldi. Yasak ormanda, kırmızı parlayıp sönen 4 tane kutucuk vardı, daha da garibi öldüğünü birinin ismi vardı.
"Biliyordum!" diye bağırdı Hermione.
"Ne?!"
"Bunu sonra anlatırsın Hermione. Onlara yardım etmemiz lazım."
Hermione korkuyla nefesini verdi, kesinlikle başlarına iş açacaklardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çapulcular golden trionun zamanında
Fanfiction"ne garip bir macera, gel oynayalım zamanla." Çapulcular yanlışlıkla golden trionun zamanına gitse ne olurdu?