[Part 1] E P I D O S E F I F T E E N ; Be mine.

242 21 3
                                    

Israrla kapıyı tekmelemeye devam ederken kapının hızlıca açılmasıyla bir sonraki tekmemi durduramamış,Jongin'in bacağına sertçe geçirmiştim istemeden.

"Sen manyak mısın?! Kapı böyle mi çalınır?!"

Jongin bacağını tutarak acı acı bağırırken ne yapacağımı bilemez halde eğilip kalkıyor,özür diliyordum. SeHun yüzündeki gülümsemeyle belirdiğinde son kez doğrulmuş,ellerimi yeniden bedenime bol gelen yağmurluğumun cebine sokmuştum.

"Biri kapıyı tekmeliyorsa ya alacaklıdır ya da LuHan'dır."

"Ben alacaklı oluyorum."

İşaret parmağımla şıklardan ilkini işaretlediğimi gösterircesine havada hayali bir çember çizerken kapıda inatla dikilen Jongin'i ittirmiş,SeHun'un dibinde bitmiştim. Parmaklarını kolumdan kaydırarak elimi yakaladığında,içeride bizimkilerin olduğu salona geçmiştik.

"Aa,son sakar bükücü gelmiş!"

BaekHyun yerinden fırlayarak bir nevi üzerime atladığında SeHun'un elini bırakmış,BaekHyun'un kilo almış bedenine sarmıştım ince kollarımı.

"Ne ara barıştınız? Hemen anlatacaksın bana."

BaekHyun isteklerini birer birer kulağıma sıraladıktan hemen sonra geri çekilmiş,işaret ve orta parmaklarının ucunu şakağına bastırarak göz kırpmıştı. Başımı sallayarak SeHun'un yanına çöktüğümde,kolunu omzuma atıp bedenimi kendisininkine yaklaştırmıştı.

İşte en sevdiğim.

Sıcak ve yumuşak bir yer bulup uyumak için kendine en iyi pozisyonu ayarlayan bir kedi misali bacaklarımı kendime çekerek yerimde kıpırdandığımda SeHun'un göğsüne sarmıştım kollarımı. Karnının üzerindeki koluma sol elinin parmaklarını bastırdığında gülümseyerek başımı göğsüne yaslayarak olanları bir bir zihnimden geçirmiştim seslice.

BaekHyun'un yüzü şekilden şekile girerken sonunda sırıtmış,abartılı bir biçimde bacak bacak üstüne atarak karşımdan bana doğru eğilmişti.

"Bu sefer de dudağını mı patlattın? Ne sakarsın.."

Hiçbir şey bahsetmememe rağmen gafil avlamıştı yine beni.

"Ne kadar haklısın BaekHyun. Ne yaptın dudağına?"

SeHun,sırıtarak sorusunu sorduğunda karnını çimdiklemiştim.

"Ölmek mi istiyorsun?"

Fısıldayarak yerimde doğrulduğumda diğerleri susmuş,cevabımı bekliyordu.

"Benim cevap vermemi ister misin?"

Soo,yüzündeki şeytani gülümsemeyle beni süzerken kaşlarımı çatmıştım.

"Geldiğime pişman etmeyin beni.."

"Niye? Ne oldu da saklıyorsun bizden? Cenazemde pizza dağıtın demeyi biliyorsun ama..."

Yifan elindeki telefondan başını kısa bir süreliğine kaldırmış,ortaya başka bir bomba atarak eski işine yeniden dönmüştü.

ChanYeol, BaekHyun'a vurarak gülmeye başladığında somurtarak kollarımı göğsüme bağladım.

"Gülün siz..ben size yapacağımı biliyorum."

"Ne cenazesi?"

SeHun her şeyden habersiz, duymak istemediğim o masum sorusunu ortaya atarken herkes gülme krizine girmişti. İstemeden ben de gülmeye başladığımda anlatmamaları için ellerimi havada salladım.

"Ben sana sonra anlatırım."

"Bana vurmayı keser misin artık?! Fark etmeden dayak attın haberin yok! Elin de ne kadar ağırsa.."

»玉 (J A D E) - [osh+lhn]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin