Aradan onca zaman geçmesine rağmen ilk günkü gibi acıyan yaralar mıydı bizi kötü yapan yoksa gördüğümüz her şeyin bize anılarımızı hatırlatmasından mı kaynaklanıyordu?
Cevabını bulamasam da elimden gelen tek şeyi yapıyor,alışmaya çalışıyordum geçip giden zamana.
Parmaklarım arasına sıkıştırdığım pipeti sıkıp yeniden eski haline gelmesini beklerken oturduğum bar taburesinden ayaklarımı sallıyor,arkadaşımı bekliyordum usulca. Neyse ki gözlüklerimin ötesinden içeriye girdiğini kolayca gördüğüm arkadaşım ,beni fark etmesiyle yüzünde oluşan gülümsemeye dokunmadan yanımdaki tabureye çökmüştü.
"N'aber yıkık?"
"Aynı..sen?"
"Muhteşemim,şuan ne desen yaparım,o derece."
"O zaman hesabı sen ödeyeceksin."
Jackson göz devirerek önüne döndüğünde usanmadan ayaklarımı sallamaya devam etmiştim,pipeti limonatanın içindeki buzları karıştırmak için hızlıca sallarken beynimde yankılanan sözcüklere aldırmamaya çalıştım yine.
Onca zaman geçmesine rağmen SeHun'un sesi beynimde yankılanmaya devam ediyordu fakat cevap verecek gücüm yoktu. Çünkü cevap verirsem,onu unutmam daha da zorlaşacaktı. Yorgunluktan şişmiş gözlerimi,gözlüğümü çıkarmadan ovaladığımda Jackson telefonunu dibime sokmuştu.
"Konser varmış,gidelim mi?"
"Sınavlarım daha bitmedi."
"Bu hafta sonu zaten. Çoktan bitmiş olacak."
"Jackson.."
"Karşımda gerçek LuHan'ı görmek istiyorum bu yüzden elimden geleni yapacağım. Mesela konsere iki bilet alıyorum."
"Keşke salıncağı sana bırakıp gitseydim.."
Söylenerek yerimden kalkarken hızlı adımlarla caddeye çıkmış,anneme beni almamasını söylediğim için eve doğru yürümeye başlamıştım. Okulla evin arası Kore'deki gibi pek uzak olmadığı için çekeceğim uzun bir yol yoktu,bunun için de otobüs filan kullanmama gerek kalmıyordu fakat annem ısrarla benimle gelip gitmekte ısrar ediyordu. Son olaylardan sonra korkan tek kişi sanırım annemdi. Çünkü ben bile pek umursamıyordum artık.
Sonuçta her şey olacağına çıkıyordu ve bizim de kaderimize yenilmekten başka çaremiz kalmıyordu.
Jackson,kolunu omzuma atarak yeniden bir şeyler anlatmaya başladığında,kolunun altından sıyrılmaya çalışmıştım fakat omzumu kavrayan büyük eli bedenini bedenime yaklaştırdığı için isteğime kavuşamamıştım.
Sinirle nefesimi verirken gülerek burnumu parmakları arasına sıkıştırmıştı.
"Sana sevmiyorum diyorum,çeksene elini.."
"Olmaz. Böylesi daha iyi."
"Jackson,elim ağırdır. Kaşınma."
"Minicik bir şeysin-"
Yüzüne tam anlamıyla yumruk attığımda durarak kolunu omzumdan çekmiş,elleriyle yüzünü kapatmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
»玉 (J A D E) - [osh+lhn]
Fanfiction"... Ama sen farklısın." "Biz farklıyız LuHan." - 玉. "Yani, başımıza bunlar gelmeseydi, sen beni korumakla mükellef kılınmasaydın..beni yine de sever miydin, başka bir bedenle ya da ruhla yeniden karşına çıksa...