Saatin 5|20 p.m. olmasını özellikle seçmemle beraber çıldırıyorum şuan. Bütün olaylar birbirine girdi :D Neyse, halledeceğiz bir şekilde. Sizi şöyle alalım ;;
"Merhaba. Gelebilir miyim acaba?"
"Kimsin?"
"Ben LuHan. Jackson'a 'Salıncaktaki çocuk gelmiş.' derseniz anlar-"
Kaşında piercing olan çocuk üzerimi dik dik süzdükten hemen sonra kapıyı sertçe yüzüme kapattığında, içimden sürekli dikkatli olmamı söyleyen SeHun'a iyi olduğumu, onunla anlaştığımız gibi, dakika başı söyleyerek beklemeye devam ettim. Kısa bir süre sonra yeniden açılan kapının ardından dışarıdaki soğuğa rağmen üzerinde hiçbir şey olmadan gezen çocuğa teşekkür ederek içeri girdiğimde, işaret parmağı ile kolidorun sonunu göstererek tam tersi yöne doğru ilerlemiş, ardından odaların tekine girerek gözden kaybolmuştu. Derin bir nefes alarak gereğinden sessiz olan evin duvarlarına grafiti yapılmış kolidorunda yürüyerek bahsettiği kapının önünde durduğumda kapıyı hafifçe tıkladım, içimden neler olduğunu ayrıntısıyla SeHun'a anlatırken.
"Gel."
Duyduğum ses ile kapının kulbunu yavaşça indirerek kafamı kapının araladığım kısmından içeriye doğru uzattığımda, gereğinden karanlık olan odanın perdesi açık penceresinin önünde duran Jackson'u fark etmem uzun sürmemişti. Kapıyı ardımdan usulca kapatarak odanın ortasına kadar geldiğimde hala bana bakmaması yüzünden nedensizce tedirgin olmuştum.
"Hoş geldin."
"Hoş bulmadım. Yüzüme bakmayacak mısın?"
"Bakmana gerek yok LuHan."
Dediği şeyle ne diyeceğimi şaşırarak etrafımda göz gezdirdiğimde, Jackson yerinde kıpırdanarak kollarını göğsünde bağladı.
"Üzgünüm. Sana ulaşamadım, biliyorsun havanın halini.."
"Biliyorum LuHan."
"Neden böyle davranıyorsun? Neden soğuksun bana karşı?"
"Sana yalan söyleyen bir insanın buna devam etmesini mi istiyorsun?"
Ben daha onu sıkıştırmadan buraya aslında ne için geldiğimi anladığını sert bir mizaçla dile getirmesiyle beraber ellerimi cebimden çıkardım, herhangi bir atağa karşı koyabilmek için.
"Bana yalan söyledin fakat buradayım Jackson. Nedenini senden dinlemek istiyorum, bir başkasından değil."
"İnanmayacaksın. Bir insan kendisine yalan söyleyen kişiye bir daha asla inanmaz, o an doğruyu söylüyor olsa dahi."
"Sen anlatmadan bilemem Jackson. Buraya geliş amacımın tek nedeni seni dinlemek istemem. Arkadaşlığımızı neden.. yalanlar üzerine kurmanın sebebini öğrenmek istemem."
"Korktum LuHan. Belli olmuyor mu?"
"İyi de.. neyden korktun?"
"Benim de onlar gibi olduğumu düşünmenden korktum LuHan. Ben yıllarca onlardan kaçarak tarafsız kalmaya, sıradan olmaya çalışırken kaçtığım şeye yakalandığımı fark edemedim. Senin de benim gibi olduğunu kabullenmek istemedim LuHan. Sen de benim gibiydin, görmemezlikten gelerek sadece sakin bir hayat yaşamak, yaşıtlarımızın istediği şeyleri isteyerek hayatını bir insan gibi yaşamak umuduyla başlıyordun her yeni güne. Sanırım.. beceremedik."
"Benden neden sakladın? Seni anlardım.."
"Sana yaklaştığımı düşünecektin.. kötülerin adamı olduğumu sanarak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
»玉 (J A D E) - [osh+lhn]
Fanfiction"... Ama sen farklısın." "Biz farklıyız LuHan." - 玉. "Yani, başımıza bunlar gelmeseydi, sen beni korumakla mükellef kılınmasaydın..beni yine de sever miydin, başka bir bedenle ya da ruhla yeniden karşına çıksa...